Filistin’de sistematik zulüm devam ediyor
Bu yılki saldırılara sebep olarak İsrail'de yaşanan seçim karmaşası gösteriliyor. Koalisyon pazarlıklarında Filistinli bazı vekillerin, Netanyahu karşıtı bir koalisyona destek verme ihtimali vardı. İsrail bu tür bir saldırıyı başlattığında o ihtimal ortadan kalktı. Dolayısıyla kimileri bunu Netanyahu ve İsrail devletinin koalisyon çalışmalarına bir müdahalesi olarak görüyor.
Ama esasen biz biliyoruz ki, İsrail'in bu ramazan saldırıları sadece bu yıla ait bir durum değil ki. Her yıl özellikle de ramazanın son 10 günü sistematik biçimde saldırıyor. Hedefi de Filistinlilerin direniş gücünü kırmak. Sürekli ve bilinçli olarak kutsal gün ve gecelerde şiddet kullanarak Filistinlileri uzun yıllara yaydığı bir bezdirme stratejisine tabi tutuyor. Umutlarını kırmaya ve hayatı onlar için yaşanmaz hale getirmeye çalışıyor.
İsrail bu süreçlerde inisiyatifi elinde bulundurmaya özel bir önem verir. Zaman zaman saldırıları hızlandırır. Zaman zaman barış müzakeresine giriyormuş numarası çeker. Bu esnada dünya bir önceki zulmü unutur. İsrail'in o zulüm esnasındaki kazanımlarını normal görmeye başlar. İsrail onlarca yıla ve hatta binlerce yıla yayılmış bir stratejiyi adım adım takip eder.
Unutan biziz. Onlar değil. Her ramazan belki bu yıl saldırmazlar diye uman biziz. Onlar ne yapacağını çok iyi bilir. Saldırılar her durduğunda bir daha başlayacağını unutan biziz, İsrail değil. Bunca yıldır nasıl ilerlediğine kısaca bir bakın.
BATI MEDYASININ HALLERİ
Bu da bilmediğimiz, alışık olmadığımız bir durum değil. Batı medyası hunharca katledilen 14'ü çocuk 53 Filistinliyi konuşmak yerine Hamas'ın cevap verme çabasını konu ediniyor. İsrail'in tek taraflı saldırılarını karşılıklı çatışma olarak sunuyor. İsrail savaş uçaklarının saldırılarına rağmen olayları sadece polisiye olaylar olarak göstermeye çabalıyor.
Sözüm ona polisle gençler çatışıyormuş. Bunu da bir kenara not edin. Batı medyası da neyi neden yaptığını çok iyi biliyor. Onların değil, bizim kafamız karışık. İçimizde Batı medyasının objektif habercilik falan yaptığını düşünenler olabilir. Ama bunun doğru olmadığını en iyi Batılılar kendileri biliyor.
ARAPLARIN SORUMLULUĞU
Ama bizde de var her fırsatta Arapları aşağılamaya çalışan ırkçılar. Yüzyıllık nefret dili ve söylemi bugünlerde yine devreye giriyor. Birileri kendi söyledikleri ve sorgulanamaz sandıkları yalanlar üzerinden sıradan Arap insanına hakaret ediyorlar. Neymiş? Araplar buna kendileri sebep olmuş.
"Kukla Arap rejimleri sorumludur" deseler anlarım. Ama doğrudan Arap insanlarını sorumlu tutuyorlar. Halbuki Arap insanları kendi ülkelerinin kaderine müdahale edemeyecek kadar ezilmiş haldedir. Batı'nın yarattığı kukla rejimlerce sürekli baskı altında tutulan bir toplumu suçlayamazsınız, sorumlu tutamazsınız. Uluslararası siyaset, toplumların değil devletlerin arenasıdır. Bu nedenle "Asıl sorumlu Arap devlet başkanlarıdır" diyebilirsiniz. Ama onlar bile Batı'nın birer kuklası değil mi?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Koridorun da ötesine geçen bir etkinlik (07.10.2023)
- Terörün farklı yöntemleri (05.10.2023)
- Liberal demokrasiden geriye ne kaldı? (03.10.2023)
- Sivil Anayasa mümkün (02.10.2023)
- Menendez çok da önemli değildi (30.09.2023)
- Zengezur koridoru ve Türk dünyası (28.09.2023)
- CHP’de herkes haklı (26.09.2023)
- Daha adil bir dünya mümkün (25.09.2023)
- Blöf mü, değil mi? (23.09.2023)
- Tesla fabrikası otomobil endüstrisine katkı sağlar (19.09.2023)