Neden şimdi?
Yaklaşık 40 yıldır Amerikan başkanlarının 24 Nisan tarihlerinde hangi kelimeyi kullanacağına odaklanırız. Haklı olarak Ermeni lobilerinden şikâyet ederiz. Amerikan siyaseti üzerinde kurdukları baskıyı konuşuruz. Buna karşı da Türkiye yıllarca başka lobi şirketleriyle anlaşarak bu konuda mücadele vermiştir.
Fakat asıl mesele, lobilerin çok üzerinde. Asıl mesele, ABD'nin kendi içinde bulunduğu kriz. Ermeni iddialarını ve Ermeni lobisini ABD hep Türkiye'ye karşı birer araç olarak kullanmıştır. Türkiye'yi zaman zaman tehdit etmenin araçlarıydı. Lobiler bu işin gerçek aktörü hiçbir zaman olmadı. Mesele Kongre'ye falan gelirdi ama en sonunda Amerikan başkanları çeşitli pazarlıklar çerçevesinde kendilerinin köpürttükleri bu konuyu yavaşça kapatırdı.
Çünkü o tarihlerde aklı başında ve gerçekçi Amerikan yönetimleri vardı. Ne istediklerini bilirlerdi. Düşmanları belirliydi. Türkiye gibi ülkelere anlamsız düşmanlıklar yapmazlardı. Aksine Türkiye gibi ülkelerle çeşitli pazarlıklar yaparak Rusya, İran veya Irak gibi ülkelere karşı koalisyonlar kurarlardı. Bu nedenle de ne kendisine ne Ermenilere ne de Türkiye'ye zırnık kadar faydası olmayan bu tür işlere girişmezlerdi.
Hep söylerim. Bir ülke ne zaman soyut işlerle uğraşır hale gelmişse somut çıkarlarını unutur. Gerçekten Amerika'nın uluslararası siyasete dair bir planı olsa onunla pazarlık yapabilir ve ortak noktalarda somut anlaşmalar üretebilirdiniz. Fakat Amerika'nın somut işlere bakacak niyeti ve mecali yok. O yüzden zaten bu tür boş işlerle vakit geçiriyor.
SON KURŞUNU SIKTILAR
Böylesi bir savrulmanın içinde olan bir süper güçle uzlaşmak kolay değil. Bir yönüyle herkese ceza kesmek istiyor. Bir yönüyle "Herkes benim sözümü dinlesin" istiyor. Bir yönüyle dünyayı kontrol etmek istiyor. Bir yönüyle bunun maliyetine katlanmak istemiyor.
O yüzden Türkiye'ye karşı kontrol edemedikleri bir öfke var. Defalarca hizaya getirmek istediler. Ama her seferinde Türkiye direndi ve kazandı. Şimdi de sanırım son kurşunu sıktılar. Şiddetle kınamışlar. Bu tür kınama sözlerinin zafiyet ifade ettiğini bilmem söylememe gerek var mı?
Ama ülkemizde maalesef hâlâ Amerika'yı haklı, Türkiye'yi suçlu göstermek isteyenler var. Türkiye hatalı dış politika yüzünden yalnızlaşmış ve itibar kaybetmişmiş. Bunu söyleyen bir diplomat eskisi. Hem de bizi Washington'da temsil etmiş. Samimiyetle soruyorum, FETÖ- ABD ilişkisini biz mi kurduk? Darbeyi biz mi tezgâhladık? PYD-ABD ilişkisini biz mi kurduk? Suriye'de kurulmak istenen PKK devletine ses çıkarmasa mıydık? ABD tüm bunları yaparken nefsimizi müdafaa etmese miydik? Bu kadar mı yabancısınız kendi ülkenize?
"Bir diplomatın görevi, haksız olduğunu bilse de ülkesini savunmaktır" diye anlatılır. Ama bizdeki alçaklar haklı olduğumuz mevzularda bile Amerika'yı savunuyor. Allah bu ülkenin yardımcısı olsun!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Koridorun da ötesine geçen bir etkinlik (07.10.2023)
- Terörün farklı yöntemleri (05.10.2023)
- Liberal demokrasiden geriye ne kaldı? (03.10.2023)
- Sivil Anayasa mümkün (02.10.2023)
- Menendez çok da önemli değildi (30.09.2023)
- Zengezur koridoru ve Türk dünyası (28.09.2023)
- CHP’de herkes haklı (26.09.2023)
- Daha adil bir dünya mümkün (25.09.2023)
- Blöf mü, değil mi? (23.09.2023)
- Tesla fabrikası otomobil endüstrisine katkı sağlar (19.09.2023)