Her nisan ayı aynı soru tüm ülkeyi esir alırdı. Amerikan Başkanı o meşum ifadeyi kullanacak mı kullanmayacak mı?
Türk Hariciyesi alarma geçer. Lobilere paralar dökülür. Yüksek düzeyli görüşmeler yapılır. Son dakikaya kadar bizi tehdit eden Amerikan Başkanı bir şekilde o ifadeyi kullanmadan geçerdi.
Bu yıl öyle olmadı. Yine çok yoğun bir çaba serf edildi. Ancak Amerikan Başkanı Ermeni olayları için "soykırım" sözünü kullandı.
Meseleyi tarihi yönleriyle tartışmanın bir anlamı yok. Tarihi bir konu olsa Amerikan Başkanı değil tarihçiler konuşurdu zaten. Mesele baştan aşağı siyasi bir meseledir.
Tarih siyasete alet ediliyor ve Türkiye'yi sıkıştırmak için kullanılıyor.
Aslında bu ifadenin bir gün kullanılacağı belliydi. Zaten dünyada 30 kadar ülke kullanmıştı.
Amerikan eyaletlerinde de kullanılıyordu.
Ancak Türkiye ile Amerika arasındaki diplomatik münasebetler sayesinde hep ertelenmişti.
Çünkü Amerikan başkanları öyle ya da böyle Türk Amerikan ilişkilerini bir ucuz iç siyaset malzemesine feda edemezdi. Ancak Amerika artık eski Amerikadeğil. Amerikan başkanları dış politikaile iç politikayı birbirine sürekli karıştırıyor.
Çünkü çerçevesi çizilmiş bir dış politikası bile yok. Stratejik öncelikleri belirlenmemiş.
Müttefikler de onlarla nasıl ilişki kurulması gerektiği de belirsiz.
Bir devlet dış politika önceliklerini kaybettiğinde duygusal konulara odaklanır.
Söyleme abanır. Dış politikasını başka alanların malzemesi yapar. Biden hakkında bunu daha önce yazmıştık. Lafla peynir gemisi yürütmeye çalışıyor. Amerika'nın dünya siyasetine döndüğü falan yok. Bu tür ucuz işler üzerinden gösteri yapıyor. Zaten Biden'ın Türkiye karşıtlığıbilinmeyen bir gerçek de değildi.
Türkiye'deki Biden dostları bunu uzun süre gizlemeye çalıştılar ama şimdi her şey açıkça ortada. Trump belki en iyi seçenek değildi ama en azından Biden gibi Türkiye düşmanlığına adanmış değildi.
Artık olan oldu. Bundan sonra neler olacağını konuşmak lazım. Aslında bu tür soyut saldırıların somut sonuçları olacağını düşünmem.
O nedenle çok endişeli değilim. Ama konuyu Amerikan mahkemelerine götürüp oradan Türkiye aleyhine kararlar çıkartmak isteyeceklerini de biliyoruz. Bu kararların Türkiye için birer yaptırıma dönüşme ihtimalini ise çok zayıf görüyorum. Eğer Amerika o yola tevessül ederse ilişkiler bütünüyle kopar.
Zaten geriye de çok bir şey kalmadı.
Şimdiye kadar en azından diplomatlar Amerika'yı sözde müttefik olarak değerlendiriyordu.
Ama diplomatik dili kullanmak zorunda olmayanlar artık sanırım bunu açıkça dile getirebilir. Amerika Türkiye'nin artık sözde müttefiki bile değil. Son on yıldırTürkiye'ye karşı yürütülen örtülü savaşartık açık hale gelmiştir.
Türkiye bu itibar saldırısına somut adımlarla karşılık vermelidir. Birileri hemen NATO'dan ayrılmayı gündeme getiriyor. Kesinlikle hayır. Türkiye NATO'yu kullanmaya sonuna kadar devam etmeli. Ama onun dışındaki tüm savunma konularını gözden geçirmeli. Amerikan üslerinin kapatılması da bunların başında olmalı.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.