Aslında ortada tartışmalı bir durum yok. Kanuna ve hukuka uygun bir rektör ataması yapılmış. Tıpkı diğer üniversitelerde olduğu gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan milletin verdiği yetkiyi kullanmış. Ama tüm vatandaşlara ait olan bir kurum üzerinden birileri imtiyaz talep ediyor. "Burası bizimdir, buradan uzak durun" diyor. Hiçbir yetkiye ve hakka dayandıklarıyok. Ama bunu öylesine cüretkar bir şekilde yapıyorlar ki, sanırsınız dünyanın en haklı iddiasını dile getiriyorlar. Dahası içlerinden gayrimeşru yöntemlere başvuranlar da bolca çıkıyor. Kendi fikirlerine sahip olmayan öğrencileri bile fişleyecek ve tehdit edecek noktaya kadar geldiler. Rektör yardımcısının kapısına tehdit mesajları yapıştırdılar. Rektörlük binasını basmaya kalktılar.
Bunun adına 'özgürlük' diyorlar. Halbuki ortaya tam tersi bir resimçıkıyor. Sırf kendi düşüncelereyakın olmadığını düşündükleribir rektörü bile üniversiteye sokmamayaçalışmak bunun en güzelgöstergesi. Demek ki, bu üniversitede öyle bir tek seslilik var ki, AK Parti'ye yakın olduğunu düşündükleri bir rektör atamasında yeri göğü inletiyorlar. Hani nerede çok seslilik? Hani nerede çoğulculuk? Bir üniversitenin hep aynı fikirde insanlar tarafından oluşturulması gerekiyor da biz mi bilmiyoruz? Bu tahammülsüzlüğün altındagelecek nesilleri kendi kafasınagöre şekillendirme gayretiolduğunu açıkça konuşmak lazım.Özellikle de sahneye başörtülü öğrencilersürülüyor. Bu da aslında ayrıcaendişe verici. Nasıl bir ortam var ki, buöğrenciler bu sözleri söyleyebilecek halegeliyor.
Haydi bu durumu eleştirelim. Ama temas etmemiz gereken başka bir boyut daha var. Ortada böylesine açık bir durum varken, birileri hala neden mırın kırın ediyor? Kendini ortamlarda AKParti'ye yakın olarak tanıtan akademisyenlerdenneden doğru düzgünbir tavır görmüyoruz? Neden bildikleri ve inandıkları gerçekleri söylemekten çekiniyorlar? Öyle ya! Her şey kanuna ve hukuka uygunken ve birileri tarafından sizin kimliğiniz dışlanırken siz neden susuyorsunuz? Çok mu alıştınız her işi Erdoğan'ın ve Cumhur İttifakı'nın sırtına yüklemeye? Yoksa siz de hala bir baskı altında mısınız? Korkuyor musunuz? Eğer bugün hala bu kadar korkuyorsanız, söyleyecek pek söz yok demektir.
Karşı taraf yalan ve yanlış olduğunu bile bile aynı iddiaları seslendiriyor ve siz karşısında mık mık ediyorsanız, inandığınızı söyleyemiyorsanız işte o zaman tarlayı başkaları sürmeye devam eder. Bunca baskının altında hala kendi değerlerini savunan gençlere bakarak biraz ders alsanız iyi edersiniz. Yoksa ogençler size bakmaktan vazgeçipbaşka örneklere yöneliyor. Bugün eğer kendi değerlerine başkalaşmış üniversite öğrencilerinden bahsediyorsak, bu hikâyenin bir tarafı onlara başka düşünceler aşılayanlar olduğu gibi bir tarafı da o öğrenciye kendi fikrini sunabilecek kalite ve cesarette akademisyen eksikliğidir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.