CHP’nin nefret dili
Biz ne kadar ileri gidebileceklerini düşünürken onlar her gün bu nefret siyasetine yenilerini ekliyor. O dil öğretmenlere kadar uzandı. Çocuklarımızı emanet ettiğimiz ve hiçbir zaman siyasetin konusu etmek istemeyeceğimiz öğretmenlerimize hem de Öğretmenler Gününde edilen hakaretleri hepimiz duyduk. CHP Genel Başkanı tuttu öğretmenleri AK Parti'nin peşinden gidenler ve gitmeyenler olarak ikiye böldü. Ardından da AK Partili öğretmenleri öğretmen olarak görmediğini ilan etti. Bu lafları öylesine rahat söyledi ve kendinden öylesine emindi ki, özel sohbetlerinde buna benzer lafları sürekli etmekten gelen bir alışkanlığa sahip olduğu hemen anlaşılıyordu. Demek ki, Kılıçdaroğlu hasbelkader iktidara gelse ülkedeki öğretmenlere bile ayrımcılık temelinde bir yaklaşım izleyecek. Belki de zaten toplum bunun farkında olduğundan kendisine teveccüh göstermiyor. Ondan fazla seçime girmiş olmasına rağmen zırnık başarı elde edememiş olması şaşırtıcı değil. Öğretmenlere bile hakaret eden bir partiye kim oy verir?
Ama bu kadar da değil. Öğretmenlerden sonra orduya da dil uzattı CHP. Bir CHP milletvekili tüm Türkiye'nin gözleri önünde Türk ordusuna "satılmış" deyiverdi. Bu ülkede ordu çok zaman haklı ya da haksız siyasetin konusu haline gelmiştir. Vakti zamanında ciddi eleştirilere de uğramıştır. Ama aklı başında hiçbir siyasi yetkilinin Türk ordusuna "satılmış" dediğini ben hatırlamıyorum. İnsanın zihni neyse de en azından dilinin bir ayarı olur. Söylediğinizin ne anlama geldiğini bir düşünürsünüz. Öfke nöbetlerine kapılıp bu kadar zırvalamak kimsenin hakkı değildir.
Bu ülkede devasa vesayet mekanizmaları yıkıldı. Vakti zamanında birçok alana vesayet eden CHP ise bugün kendisi vesayet altına girdi. Türkiye'nin hayrına olan her gelişmeye şiddetle ve nefretle karşı çıkan bir CHP görüyoruz.
Eskiden ordudan hiç rahatsızlık duymayan hatta zaman zaman darbe için orduyu göreve çağıran CHP bugün Türk ordusuna da hakaret ediyor. Neden mi? Çünkü Türk ordusu özellikle son beş yılda dünyanın en aktif ve en başarılı ordularından biri haline geldi. Beş askeri operasyon tamamladı. Ona yakın bölgede konuşlandı. Artık Türk ordusu iç siyasete vesayet eden bir kurum değil kahramanlık hikayeleriyle anılan bir kurum haline geldi. Bu muharip ordunun personeli bu beş yıl içinde neredeyse evine uğrayamaz oldu. Dünyanın dört bir tarafında sürekli görev halinde. CHP bundan mı rahatsız oluyor?
Yok eğer önemsedikleri tek şey yalan üzerine kurguladıkları tank-palet fabrikası hikayesiyse zaten o konuda endişeye hiç mahal yok. Fabrika iddia ettikleri gibi satılmadı ama buna kafayı takacaklarına savunma sanayiindeki başarı hikayelerine bakmalarını öneririm. İnsansız hava araçlarıyla savaş paradigmalarını altüst eden, yerli saldırı helikopteri, güdümlü füzeler, balistik füzeler, zırhlı araçlar üretebilen ve bunları dünyaya satmaya başlayan, yerlilik oranını yüzde yetmişlere kadar çıkarabilen Türkiye'nin savunma sanayiini böylesi bir iddia ile karalamaya kalkmanın inandırıcı hiçbir tarafı olamaz. Ama amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olunca ortaya CHP tarzı siyaset çıkıyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Koridorun da ötesine geçen bir etkinlik (07.10.2023)
- Terörün farklı yöntemleri (05.10.2023)
- Liberal demokrasiden geriye ne kaldı? (03.10.2023)
- Sivil Anayasa mümkün (02.10.2023)
- Menendez çok da önemli değildi (30.09.2023)
- Zengezur koridoru ve Türk dünyası (28.09.2023)
- CHP’de herkes haklı (26.09.2023)
- Daha adil bir dünya mümkün (25.09.2023)
- Blöf mü, değil mi? (23.09.2023)
- Tesla fabrikası otomobil endüstrisine katkı sağlar (19.09.2023)