Biliyorum kabak tadı verdi ama yazmasak olmaz. Hangisi Türkiye için daha iyi veya daha kötü konusu büyük tartışmalara neden oluyor. Herkesin bir görüşü var. Kimisi haklı olarak 'ikiside birbirinden beter' diyor. Kimisi de 'ikisi de fark etmez' diyor. Bunun yanında ateşli biçimde Trump'ı da Biden'ı da savunan var. Benim de kendi görüşüm tabii ki var. Trump'ın kötüler arasında iyisi olduğunu düşünüyorum. Ama niyetim onu dayatmak değil. Bu saatten sonra çok da önemi yok. Gelin genel parametreler üzerinden düşünelim. İlkeleri ortaya koyalım. Oradan da okuyucu kendi sonucunu kendi çıkarsın.
Bir, ne Trump ne Biden Türk dostu değildir. Bunlar Amerikan başkanlığına aday isimlerdir. Tabii ki öncelikle kendi ülkelerinin çıkarını önemseyeceklerdir. Ancak kişisel olarak Trump daha fevri Biden daha hesapçıdır. Trump Türkiye ile kavga etme niyetinde görünmüyor. Biden bu niyetini açık etmiş durumda. Trump'ın Türkiye'yi rahatsız eden iki tavrından bahsedebilirsiniz. Brunson meselesindeki ekonomik baskı ve Kudüs'e dair tavrı. FETÖ konusunda yardımcı olmak istedi beceremedi. S-400 üzerinden uygulanacakbir ambargoyu şimdiye kadar engelledi. F-35 konusunda iyi niyetli olduğunu söyledi ama çözüm bulamadı. Hepsinden önemlisi Barış Pınarı Harekâtı sırasında sınırımızı boşalttı. Biden'ın günah listesi biraz daha kabarık. FETÖ konusunda yardımcı olmayı denemek bir kenara Türkiye'nin taleplerini geçiştirdi. FETÖ'nün arkasında Biden ve benzerlerinin olduğunu düşünüyoruz. PYD'yi Türkiye'ye karşı Suriye'dedesteklemek yine Obama-Biden dönemininürünüydü.
İki, Amerikan dış politikası başkandan ibaret değildir hem ekiplerine hem de Amerikan devletinin genel tavrına bakmak gerekir. Bu da doğru. İkisinin ekibinde de ciddi Türkiye düşmanları var. Ama Trump genel itibariyle kendi ekibini kontrol etmeye çalıştı. Dahası Trump Amerikan müesses nizamıyla kavgalı olduğu için onun Türkiye karşıtı tavrına katılmadı. Biden ise tam da o müesses nizamın tercihi. Biden'la beraber, Colin Kahl, Brett McGurk ve Joseph Vottel gibi belalarla karşılaşma ihtimalimiz çok yüksek.
Üç, Amerikan devleti ciddi bir kaosla karşı karşıya olduğu için her kim iktidara gelirse gelsin dünyadaki etkisi sınırlı olacaktır. Trump zaten Amerika'yı dünya siyasetinden uzaklaştırmak istiyor. Bu nedenle Türkiye'yi sıkıştırması için bir gerekçesi yoktu. Biden ise Amerika'yı yeniden küreselci bir role sokmak için getiriliyor ama böylesi bir kaotik ortamda ve Amerikan varlığı dünyada bu kadar körelmişken bunu becerebilmesi kolay değil. Ancak Biden popülist bir tavırla Türkiye'yi hedefe koyup ekonomik baskı uygulamayı tercih ederse kimse şaşırmasın. Dört, biz kendi işimize bakarız. Amerika'da kimin iktidara geldiğinin bir önemi vardır. Dünyada hiçbir ülke bunu göz ardı etmez, edemez. Ama dünya siyasetinde hiçbir ülke de sınırsız güç sahibi değildir. Türkiye de zayıf bir devlet değil. Biz Suriye'de yaptığımız üç askerioperasyonu da ABD'ye rağmen yaptık. İlk ikisini de Obama-Biden döneminde gözlerine soka soka yaptık. Dolayısıyla Türkiye her zaman kendi çıkarları çerçevesinde yolunu bulacaktır. Yolun biri biraz daha kolay diğeri daha maliyetli olabilir. Ama nihayetinde Türkiye sağlam durdukçakim gelirse gelsin bir yolu bulunur. Bu saatten sonra Türkiye'nin kontrol altında tutulması mümkün olmayacaktır.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.