Genelde alet çantamızdaki kavramları yenilemekte güçlük çekiyoruz. Belli bir süre aynı gündem maddelerini benzer araçlar üzerinden değerlendirdikten sonra ciddi bir değişim olsa da yeni dönemin şartlarına uyum sağlamak kolay olmuyor. Halbuki inişli çıkışlı dünya siyaseti bizi her gün yeni gerçekliklere yöneltirken biz on sene öncesinin kavramlarıyla dünyayı okumaya çalışırsak bir karmaşanın içine saplanıp kalabiliriz.
Bu tür eski moda kavramlar genelde Batı ile olan ilişkilerimiz söz konusu olduğunda çok daha fazla kendini gösteriyor. Mesela evrensel insan hakları, demokrasi, yumuşak güç, uluslararası hukuk, Avrupa standartları falan hep doksanların moda kavramlarıydı. Moda sözünü bilerek tercih ediyorum çünkü o tarihlerde de bir gerçekliğe tekabül etmediğine inanıyorum.
Batı'nın Soğuk Savaş sonrası karşı konulamaz gücü, tartışalmaz bir fikri hegemonyayı da beraberinde getirmişti. Neo-liberalizm kendini dayattıkça irili ufaklı tüm diğer düşünceler ya kabuğuna çekilip marjinalleşmek durumunda kaldı ya da kendini neoliberal paradigmayla uyumlu hale getirmeye çalıştı. İslam dünyasından sol hareketlere kadar her şeyin liberal olanını tattık. Bunu da evrensel değerlerin bir gereği olarak sunanlar dahi oldu.
Ama şimdi derin bir uykudan kalkar gibi dünya tarihinin gerçekliğini keşfetmeye çalışıyoruz. Uyku mahmurluğundan olsa gerek bazen rüyada mı yoksa uyanık mı olduğumuzu bile kavrayamıyoruz. Bu nedenle Fransa'daki İslam karşıtlığını falan anlamaya çalışırken şaşıranlar var. Amerikan saldırganlığına karşı değerler temelinde daha yumuşak politikaları tercih ettiği söylenen Avrupa gidiyor yerine sertliğe dayalı bir Avrupa geliyor. Camiler basılıyor. Müslümanlara hakaret normalleştiriliyor. Eskiden aşırı sağın üzerine atılan ırkçılık bugün merkez Avrupa siyasetinde kol geziyor.
Bunun basit bir tesadüf olduğunu veya Macron gibi ne yaptığını bilmez siyasetçilerin basiretsizliğinden falan kaynaklandığını düşünüyorsanız hâlâ o eski dünyaya saplanmış kalmışsınız demektir. Ve aslında o eski dünyayı da çok anlamamışsınız. Önünüze verilen birkaç kavramla çocuk gibi oynamışsınız demektir. Evrensel değerler aldatmacasına kapıldığınız için bugün oradan dönüş yapmak zor geliyor olabilir ama en azından samimi bir şekilde o kavramların gerçekliğini bir düşünün.
"Avrupa ikiyüzlü oldu" demeyin. Avrupa eskiden de ikiyüzlüydü. Şimdi gerçek yüzünü görüyoruz. Bunu hakaret anlamında kullanmıyorum. Bunun Avrupa'ya has olduğunu da düşünmüyorum. Ama Avrupa'da hep varlığını korumuş Avrupa merkezli sahte evrenselciliğin altını çiziyorum. Amerikalılar işin zor kısmını yaparken Avrupalılar Amerikalıların sırtından geçiniyordu. Amerika Müslümanları terörist ilan ederken Avrupalılar iyi polisi oynuyordu. Yumuşatıcı kavramlarla da devasa bir makinenin çarklarını yağlama işini yapıyordu. Halbuki Müslümanlara karşı bakış açısı genel kamuoyunda yüzlerce yıldır hiç değişmedi. Şimdi iş başa düşünce dişlerini daha fazla göstermeye başladılar. Hepsi bundan ibaret.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.