Zaman zaman dilimin döndüğü kadarıyla söylemeye çalışıyorum. Ama ne kadar söylesek ne kadar yazsak az. İnsan zamanın içinde yaşarken günlük akıntının içerisinde çevresinde olup biteni her zaman doğru yorumlama şansına sahip olmuyor. Şöyle bir durup bakmak ve açıyı genişletmek gerekiyor. Ancak bu sayede ne yöne gittiğimizi görebiliriz. Bu yolun ne kadar güvenli veya ne kadar tehlikeli olduğunu tespit etmek gerekir.
Dünya tarihi son derece hızlı akmaya başladı. Eski alışkanlıklarla düşünmek büyük hatalara veya kaçan fırsatlara neden olabilir. 19. Yüzyılda temelleriatılmış bir dünya düzeni üzerindendüşünmek yeterli değil.Aksine gerçeklikten çok uzakolur. Hele Soğuk Savaş şartları zihinleri de dondurduğu o şartlar altında yetişmiş insanlar için değişimi okumak kolay değil. Veya Amerika'nın son yüzyılda dünya siyasetinde oynadığı rol üzerinden düşünme basitliği de yok. AksineAmerika'nın merkezi rol oynamadığıbir dönemdeyiz. Ne kadarkalıcı olacağı veya nasıl sonuçlanacağıbelli değil ama salınımbaşladı.
Uluslararası kurum ve teamüller temellerinden sarsılıyor. Kitle imha silahları kullanımına dair tabuların bile yıkılabildiğini Suriye örneğinde gördük. Yine dönüşmekte olan düzenintemel tabularından birisi deulusal sınırların değişmezliğiydi.Ama Rusya'nın Kırım'ı işgalindenbu yana birçok devlet bu tabununda sarsıldığını görmeye başladı. Bu tür işler böyledir. Bir kere sarsıldı mı kimsenin güveni kalmaz. Güven ortadan kalktı mı herkes kendi önünde fırsat pencerelerinin açıldığını da gördüğü için belirsizlik katlanarak artar. Dolayısıyla değişmez, değişmesi akıl dahi edilmez dediğimiz birçok şey değişebilir.
O yüzden her türlü ihtimale açık olmakta fayda var. Fakat değişmeyenbir gerçeklik her aktörünkendi başının çaresine bakacağıdır. Kendi başının çaresine bakmak demek de mümkün olan en geniş materyal kaynaklara ulaşmaktır. Yani yeterince güçlü olmak. Ne istediğinizin veya ne tür tehditlerle karşılaştığınızın bir önemi yoktur. Yeter ki hazırlıklı olun. Ama sadece tek bir devlet değil tüm devletlerin bu prensipler üzerinden düşüneceğini de akıldan çıkarmamak gerek. Avrupa ülkeleri de Amerika da Çin de Rusya da aynı hesabı yapıyor. Dolayısıyla Türkiye'nin de bunahazırlıklı olması gerek. Kaç yıl sürerbilinmez ama dönüşüm tamamlandığındazayıf kalmamak temel prensipolmalı. Çokça tartışacağız. Türkiye'nintemel hedefi ne olmalı diye. Ama belkide en az önemi olan budur. Çünküdünya siyaseti sizin hedeflerinize göredeğil göreli kapasitesiniz ölçüsündeşekillenir. Eğer kapasite zayıfsa enbasit istekleriniz bile gerçekleşmez. Eğerkapasite sağlam olursa hayal bile etmeyeceğinizkazançlar elde edebilirsiniz.Yeter ki, hazırlıklı olun. Sınırların bile değişme ihtimalininarttığı bir dönemi kaçıracakolursak böyle bir fırsatıntekrar önümüze gelmesi belki deasırları bulabilir. Gün bu gündür.Hesaplar da ona göre yapılmalıdır.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.