HASAN BASRİ YALÇIN

Salgın sonrası AB

Bu salgından herkes etkilenecek ama AB bir başka hasar alacak gibi geliyor bana. Bahsettiğim hasar öyle sağlık sektörü veya ekonomik sorunlar değil. AB için durum keşke o kadar basit olsa. Keşke her şey para ile halledilebilecek olsa. Malum AB'nin yeterince parası var. İçeride bunun nasıl tahsis edileceği bir tartışma yaratır ama mesele para oldukça Avrupa için tatlıya bağlanır.
Ancak bu sefer işin siyasi ve stratejik boyutu önemli. AB zaten bir kriz içindeydi. Daha doğrusu uluslararası sistemde yaşanan genel bir türbülanstan en fazla etkilenen kurumların başında geliyor. Amerikan merkezli neo-liberal düzen sallandıkça AB'yi mide bulantısı basıyor.
Tarihi boyunca birçok krizli dönemden geçmiştir AB. Ama bunlar yapısal değil geçici sorunlardı. AB her zaman Amerika'nın güvenlik şemsiyesi ve siyasi istikrarı altında kendine bir gölgelik bulmuştu. Hem gölgelenmiş hem de ticaretini yapmıştı. Bu keyif kaçıyor. AB'nin dayandığı ekonomik refah politikaları, askeri maliyetten kaçınma şansı, kendi aralarındaki güven ilişkisini sürdürmek son derece güç.
Avrupalı ülkeler salgın sırasında AB'nin böylesi bir konuda dahi güvence olmadığını yarın öbür gün jeopolitik bir gerilim sırasında hiçbir işe yaramayacağını gördü. Doğal olarak herkes kendi başının çaresine bakmaya yönelecektir. Bu da AB'nin yıllardır sürdürdüğü entegrasyon sürecinin baş aşağı olması demektir. Kastettiğim hemen bir çözülme ve yıkılma değil. Bu tür kurumlar bir kere kurulduğunda devam etme eğilimi gösterir. Çünkü devletler kendisine maliyet çıkarmadığı müddetçe böylesi bir kurumda temsil edilmenin bir çeşit garanti olduğunu düşünür. Yıkılması için işi yaramazlıktan çok zarar vermeye başlaması gerekir. Şimdilik o aşamada değiliz. AB işe yaramaz ama büyük zararı da yok. O yüzden İtalyanlar ve İspanyollar henüz daha iyi bir ihtimal doğmadan gemiyi terk etmek istemeyecektir. Ama AB'nin karaya oturduğunu da herkes biliyor. Onu buradan kurtaracak şey de kendi çabası veya üye ülkelerin desteği değil, gelecekteki Amerikan dış politikasının şeklidir. Amerika yeniden dünya çapında baskılı ve vurgulu bir tarza geçmediği müddetçe AB süreci tıkanmıştır.
Artık Türkiye'nin de buna göre hesap yapmasında fayda var. Bırakalım AB hakkındaki beylik lafları doğru düzgün bir planlama ile beklentilerimizi belirleyelim. Yeni döneme gümrük birliği anlaşmasının revize edilmeden sürdürülüp sürdürülemezliğini konuşalım. AB üye ülkeleri ile ticaret iyi ama bunun göreceli kazananı hala AB'dir. Bu dengeyi Türkiye lehine bozmanın zamanı geldi.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.