Muhalefetin dış politika öngörüsüzlüğü
Aklına ne eserse söyler. Olmadık teklifler sunar. Ve sürekli eleştiri yapma şansı vardır. Ne de olsa teste tabi tutulmaz.
Yapması gereken basit bir analizdir.
Devamında da ortaya bir iddia koyabilir.
Bu iddia sahneye konulmayacağından yanılma ihtimali bile yoktur.
Ama bizde öyle mi? Değil. AK Parti dış politikasına yönelik her türlü saldırıyı yapmakta sorun görmeyen ve bu saldırıları basit ezberler haline getiren muhalefet dış politikaya dair söylediği her sözde çuvallıyor.
İnsan "Allah'tan bunlar iktidarda değil" demekten kendini alamıyor.
Birkaç örnek verelim. Mesela muhalefete sorarsanız halkına bile kurşun sıkan Esad temiz Türkiye suçludur. Halbuki biliyoruz ki, Türkiye hemen sınırında çıkartılan bu karmaşayı yönetmeye çalışıyor. Bu çerçevede olumlu birçok adım atıldı. Çok başarılı askeri operasyonlarla sınırımız terör örgütlerinden temizlendi. Bu operasyonlar Amerika ve Rusya'yı zorlayarak yapıldı.
Peki bu esnada muhalefet ne yaptı? Ne önerdi? Söyleyelim. Kılıçdaroğlu "Afrin şehir merkezine girmeyelim" dedi.
"PYD bize tehdit değildir" dedi. Sonra oturdular bir çalıştay yaptılar. Sonuç bildirisinde üç şey önerdiler. "Esad'la konuşalım.
ÖSO'yu dağıtalım. Yeni askeri operasyon (Barış Pınarı) yapmayalım" dediler. Allahtan hükümet muhalefeti ciddiye almıyor. Aksi takdirde Suriye'deki en önemli gücümüz olan ÖSO'yu kaybederdik. PKK'yı sınırımızdan atamazdık.
Başka bir sınama alanı İran kriziydi.
Düşünüyorum. Bir muhalefet lideri böylesi bir konuda nasıl hata yapabilir?
Bulamıyorum. Ama Kılıçdaroğlu bunu da başardı. "İran yolcu uçağını vurmamıştır.
Bu İran'a yönelik psikolojik bir harekattır" demesin mi? Hemen ertesi gün İranlılar "biz vurduk" deyiverdi.
Denir ya. Söz gümüşse sükût altındır.
Bilmiyorsan konuşma bari.
Libya işi de ayrı tiyatro. Hükümet diplomatik bir yaratıcılıkla Libya ile beraber Doğu Akdeniz'deki oyunu bozmaya çalışırken CHPliler Serrac hükümetini cihadçılıkla suçlayıp Türkiye karşıtı koalisyonun kuklası Hafter'i ılımlı ve akıllı bir ortak olarak tarif edince söyleyecek söz kalmadı.
Bunun basit bir cehalet olduğunu düşünmüyorum.
Asker tezkeresine de karşı oy kullandılar. Halbuki o asker tezkeresi Türkiye'yi Libya'da en etkili iki aktörden biri haline getirdi. Görünen o ki Baykal bile isyan etmek zorunda kaldı ve hükümetin yaptığı askeri anlaşmayı tebrik etti.
Biz de derin bir nefes aldık. CHP'de bile ülkenin geleceğini düşünen ve doğru okuyan bir kişi kalmış diye. Allah Baykal'a sağlık sıhhat versin.
Tek tek her olayda böylesine çuvallayan muhalefet bir de teklif getirmiş.
"Ortadoğu Bölgesel İşbirliği Teşkilatı (OBİT) kuralım" demiş. Güler misin?
Ağlar mısın? Tüm dünyada uluslararası örgütler yıkılırken CHP OBİT kuracakmış.
Dünyadan haberleri yok. S-400 meselesini falan hiç açmıyorum.
Hayretle izliyorum. Sormadan edemiyorum.
Muhalefette bile her dediği yanlış çıkan bir parti Allah muhafaza iktidara gelse halimiz ne olur?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Koridorun da ötesine geçen bir etkinlik (07.10.2023)
- Terörün farklı yöntemleri (05.10.2023)
- Liberal demokrasiden geriye ne kaldı? (03.10.2023)
- Sivil Anayasa mümkün (02.10.2023)
- Menendez çok da önemli değildi (30.09.2023)
- Zengezur koridoru ve Türk dünyası (28.09.2023)
- CHP’de herkes haklı (26.09.2023)
- Daha adil bir dünya mümkün (25.09.2023)
- Blöf mü, değil mi? (23.09.2023)
- Tesla fabrikası otomobil endüstrisine katkı sağlar (19.09.2023)