HASAN BASRİ YALÇIN

Ezber muhalefet ve tetikçi medyası

Siyasetin kendine has bir akışı vardır. Özellikle bizim ülkemiz gibi siyasi gerilimlere sık rastlanan ülkeler de sertleşmiş ve kutuplaşmış olması da anlaşılabilir. Ancak son dönemlerde iş zıvanadan çıktı. Muhalefet yapma biçimi yeni bir döneme girdi.
Çok anlamlı olması veya doğru olması gerekmiyor.
Ortaya bir iddia atılıyor. Sonra bu iddia diğer bilinen hikayelerle birleştirilerek sloganlaştırılıyor.
Günlerce o iddiayı konuşuyoruz.
Konuştukça içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Doğru ile yanlış, gerçek ile senaryo iç içe geçiyor. Düzeltmek neredeyse imkânsız.
Bir de AK Parti hükümetinin 17 yıllık bir sürece yayılması nedeniyle birikmiş tonlarca hikâye olduğundan artık eleştirilerin neredeyse tamamı slogan haline geldi. Otoriterlik kavramı bunlardan biri.
Yolsuzluk suçlamaları böyle. AK Parti'ye dair kibir ithamları böyle. Bir partinin binlerce üyesi olur. Hatta AK Parti'nin milyonlarca üyesi vardır. Ve bunlardan herhangi birinin çeşitli hatalar yapması hiç şaşırtıcı değildir. Bilmem ne belediyesindeki bilmem ne daire başkanı bir halt etmiş olabilir. Ancak biz günlerce bu meseleyi konuşur hale geliyoruz. Sonra da çok bilindik diğer ezberler devreye sokuluyor.
Gerçek algıya yeniliyor.
Veya bir başörtülü kadın mercek altına alınıyor. Tüm başörtülü kadınlara yönelik akla hayale gelmedik ve insafa sığmaz ifadeler tekrar tekrar üretiliyor.
Bir mahkeme kararı toplum vicdanını yaraladığında bir hukuk profesörü çıkıp bunun suçunu da hükümete atabiliyor.
Kısacası kimin başına ne gelse mesele hemen siyasi bir zemine çekilerek genel suçlama makinesinin bir parçası haline getiriliyor. Demokratikleşme süreci, Suriye meselesi, göçmenler ve benzeri ne kadar konu varsa kısa propaganda hapları haline getirilmiş. Kanal İstanbul konuşulurken bir anda Süleymanşah Türbesi konusu açılıyor. Akıl alır gibi değil. Her insanın olduğu gibi her siyasi hareketin de doğruları ve yanlışları olur. Ancak konular tek tek ve doğru düzgün konuşulmuyor. Üretilmiş genel ezberlere kurban ediliyor.
Ve bunun tetikçiliğini de CHP'ye yakın medya yapıyor.
Halbuki Muharrem İnce olayında bu medyanın ne tür bir aparat olduğunu hep gördük. CHP medyası CHP Genel Merkezinde üretilen her türlü söylemin en ateşlisi savunucusu olarak kendi itibarlarını bile umursamadan üzerine balıklama atlıyor.
Şimdi tank palet fabrikası üzerinden yaşananlara bir bakar mısınız?
CHP'nin yalan yanlış ifadeleri bir kenara CHP yandaşı gazeteciler bilerek bu yalanların parçası olmaktan zırnık kadar çekinmiyor. Buna da tarafsız ve muhalif basın deniyor. Yerseniz.
Artık bu işi açıkça konuşmak lazım. Basın dünyası baştan itibaren CHP'nin ve İstanbul sermayesinin aparatıymış. Onun kendine verdiği görevleri sloganlar halinde sunarmış. Şimdi karşısında alternatif bir medya doğunca öfkelenmeleri ve yandaş medya yakıştırmaları bundanmış. Asıl mesele sanırım bunun deşifre olması.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.