Evet, başörtüsü bir semboldür. Ama söylendiği gibi değil. Aksine din düşmanlarının sembolüdür. Dine küfredemeyenlerbaşörtüsüne küfreder. Müslümanlara saldıramayanlar başörtülü kadınlara saldırır.
Çünkü başörtülü kadın dinin sosyal hayattaki en açık göstergelerinden biridir. Din düşmanlarının en fazla dikkatini o çeker. En fazla o rahatsız eder. Dindar bir erkeği uzaktan sırf görüntüsü nedeniyle ayırt edemeyebilirler. Ancak başörtülü bir kadını çok rahat tespit ederler. Ve işte bu nedenle kitlesel bir ayrımcılığa maruz bırakırlar. Bakmayın Meclis'imizde başörtülü kadınların milletvekili olabilmelerine. İş dünyasında, bürokraside ve hayatın diğer tüm alanlarında hala kendilerine yönelik ayrımcılık devam ediyor. Gidin bakın büyük plazalara. Kaç başörtülü kadın görebilirsiniz. Gidin sayın üst düzey bürokratları kaç tane başörtülü kadın bulabilirsiniz. Sizce bu normal midir? Tabii ki değil. Kadına uygulanan dışlayıcılık en acı haliyle başörtülü kadına uygulanmaktadır.
Halbuki başörtüsü takan bir kadın için bu mesele son derece doğal bir dini hassasiyetin sonucudur. Bütün bu ayrımcılığa ve saldırılara rağmen başörtülü kadınlar kendi inançlarının gereğini yerine getirmeye çalışır. En doğal hakları olan basit bir tercih nedeniyle bu ülkenin kadınları on yıllarca mücadele vermek zorunda bırakılmıştır.
Tam da ilerleme kaydettiğimizi düşündüğümüz bir dönemde bakıyoruz ki din düşmanlarının kafasında bir zırnık yol gidilmemiş. Hâlâ sokaklarda başörtülü kadınlara yönelik fiziksel saldırılar yapılabiliyor. Meclis'te bile başörtülü milletvekillerine hakaret etme cüreti gösterilebiliyor. CHP'nin Grup Başkan Vekili yıllar önce Ecevit'in yaptığı gibi başörtülü vekillere had bildirmeye kalkabiliyor.
Dahası bu basit ve kişisel bir düşmanlık da değil. Kitlesel ve örgütlü bir düşmanlık. Sosyal medyada başörtülü kadınların üzerinden yaratılmak istenen algıya bir bakın. Her insan gibi başörtülülerin de hatayapma hakkı vardır. Ancak tek bir başörtülününyaptığı hatalar bilerek tüm başörtülüinsanlara mal ediliyor. Oradan da tümMüslümanlara yönelik bir saldırı halinedönüşüyor.
Tersten düşünsenize bunu. Başı açık kadınlarla ilgili benzeri söylemler üretilse, başı açık kadınların tümü töhmet altında bırakılsa ne düşünürsünüz? Haksızlık olur değil mi? Ama birileri bu toplumda yıllarca bu haltı yedi. Yemeye de devam ediyor.
Kimse kusura bakmasın. Bu İslamofobibile değildir. Bunun İslam korkusuylafalan alakası yok. Bu açıktan düşmanlıktır. Hem de kitlesel ve bilinçli bir düşmanlık. Başörtüsü bilerek stigmatize ediliyor. Düşman imgesi haline getiriliyor.
Utanmadan bir de yıllarca türban siyasal İslamcılığın simgesidir diye başörtülü kadınları suçladılar. Hayır türban değil başörtüsü. Hayır siyasal İslamcılığın simgesi değil, Müslüman hassasiyetinin gereği. Hayır kadınların siyasi bir simgesi değil, sizin din düşmanlığınızın sembolüdür.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.