Rüzgâr eken fırtına biçer
CHP uzun süredir sırtını PKK'ya yaslayan HDP'yle kol kola yürümekten büyük keyif alıyor. Belediye seçimlerinde bu işin faydasını da gördü. Nasıl bir ruh halinde olduklarını bilmem. Kendi içlerinde bu durumu ne kadar hazmederler onu da anlamam. Ama sırf oy uğruna çok önemli kriterleri baltaladıklarını söyleyebilirim. HDP'ye hoş görünmek için kayyum atanan belediyelerin HDP'li başkanlarına koşa koşa giden CHPliler Suriye'deki operasyona bile adamakıllı destek vermedi. Kılıçdaroğlu ve diğer bazı parti üyeleri sırf bu uğurda PYD'nin Türkiye için bir tehdit olmadığını dahi söylemekten çekinmedi. Hatta hatırlayın operasyondan sadece bir hafta önce yayınladıkları bildiride Türkiye'nin operasyon yapmasına karşı olduklarını açıkça ilan ettiler. Son olarak da İstanbul Belediye Başkanı Fransa'da bir toplantıda HDP'yi de savunmuş.
Ama bütün bu hoş görünme çabalarına rağmen sanırım HDP'yi yeterince tatmin edemediler. Önce bazı HDPlilerden sert açıklamalar geldi. CHP'den hesap sorulacağını söyleyenler dahi oldu. Ama hepsinden vahimi Canan Kaftancıoğlu'nun İsviçre'de katılacağı bir toplantıyı bastılar. CHP'nin toplantısında terör örgütünün bayraklarını ve flamalarını açtılar. Bu görüntüden CHP seçmeninin büyük çoğunluğunun rahatsız olduğunu tahmin etmek zor değil. Ancak şimdiye kadar bu işlerin bir şekilde yürütülebileceğini düşünüyorlardı. Hatta CHP'nin içinde HDP'nin eritilebileceğini ve büyük bir sol cephe kurulabileceğini iddia edenlere bile rastlıyorduk.
Zaman zaman bu tür hayalperestler çıkar. İşine öyle geldiği için hayal ettikleri gibi olabileceğini düşünürler. Fakat unutmayın ki, HDP sıradan bir siyasi parti değil. Doğrudan kararların Kandil'den alındığı bir yapıdan bahsediyoruz. Bu yapı durduk yere kendini Türkiye partisi falan yapar mı? Tabii ki yapmaz. Kendisini CHP'nin içinde eritir mi? Tabii ki eritmez. Ortada ne yaptığını, neden yaptığını gayet iyi bilen, temel hedefi olan bölücülük faaliyetinden bu zamana kadar zerre kadar taviz vermeyen ve her denemeyi kendisi için fırsata çevirmekten çekinmeyen bir örgüt var. Bu zamana kadar dokunduğu her şeyi patlatmakla tanınan bir terör örgütü ile aynı yatağa girmenin bir bedeli muhakkak olur.
Burada bahsini ettiğim bedel hukuki bir suçlama değil. Aksine toplumsal bir tepki ve zehirli bir sarmaşıktan bahsediyorum. HDP ve arkasındaki PKK desteği hızla CHP'nin etrafını kanserli bir yapı gibi örüyor ve içine sızıyor. Irak'ta, Suriye'de ve hatta Güneydoğu'da kendine sığınacak yer bulamayan örgüt HDP aracılığıyla CHP'yi teslim almanın peşine düşerse kimse şaşırmasın. Sizce PKK'yı uluslararası kamuoyunda meşrulaştırma gayreti gösterenler bu ihtimali görmüyor mu? Bence görüyor. Ve bu denemeyi bir gün muhakkak yapacaklar. Sırf oy uğruna bütün bunları görmezden gelen bir CHP yönetimi günün sonunda uluslararası destekli yeni bir operasyonun meydanı haline gelebilir. O zaman da bölünme mi olur yoksa CHP daha marjinal bir çizgiye mi savrulur hep beraber göreceğiz. Ancak bildiğimiz bir doğru var. Terörü görmezden gelmenin hep bir bedeli olmuştur. Şimdi CHP bu durumla yüzleşmek durumunda.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Koridorun da ötesine geçen bir etkinlik (07.10.2023)
- Terörün farklı yöntemleri (05.10.2023)
- Liberal demokrasiden geriye ne kaldı? (03.10.2023)
- Sivil Anayasa mümkün (02.10.2023)
- Menendez çok da önemli değildi (30.09.2023)
- Zengezur koridoru ve Türk dünyası (28.09.2023)
- CHP’de herkes haklı (26.09.2023)
- Daha adil bir dünya mümkün (25.09.2023)
- Blöf mü, değil mi? (23.09.2023)
- Tesla fabrikası otomobil endüstrisine katkı sağlar (19.09.2023)