BM ve ikili görüşmeler
İkinci Dünya Savaşı ardından barış ve adalet arayışı için kurulmuş olan örgüt maalesef beklentileri hiçbir zaman yeterince karşılamadı.
Soğuk Savaş döneminde iki kampın diplomatik mücadele alanı haline dönüştü. Karşılıklı vetolarla neredeyse tüm gündem maddeleri kilitlendi. Filistinİsrail gerilimi dahil neredeyse hiçbir konuya çözüm üretmedi.
Doksanlı yıllarda Soğuk Savaş sonrası büyük beklentiler vardı. Hatta BM sisteminin reform edilebileceği düşünülüyordu.
Ancak o günlerde dahi reform tekliflerinin neredeyse hiçbiri doyurucu değildi.
Pratikte de karşılığı olmadı. Ne veto yetkisi doğru düzgün tartışmaya açılabildi ne de şeffaflık gibi ilkeler harekete geçirilebildi.
2003 yılına kadar BM Amerikan nüfuzu altındaydı. Ancak Irak Savaşı için istediğini BM'den alamayan ABD'nin BM'yi atlayarak işgali başlatması BM tarihi için büyük bir darbe oldu. O günden bugüne sistemin içi sürekli boşalıyor.
Öyledir. Uluslararası kurumlar genelde hegemonun desteğiyle kurulur ve ayakta kalır. Ancak bu destek çökmeye başlayınca kurumların kendini sürdürüp sürdüremeyeceği tartışma konusuydu. Görüyoruz ki, BM'nin adı şimdilik olduğu yerde duruyor ama kimse BM'nin artık dünya siyasetinde önemli bir aktör olduğunu düşünmüyor. Irak'tan sonra Suriye iç savaşında bu durum çok daha net bir şekilde ortaya çıktı. Milyonlarca insanın canına ve malına mal olan Suriye iç savaşına dair BM'nin attığı veya atabildiği tek bir anlamlı adım yok. Trajedi tüm hızıyla devam ederken, BM seyirci kalıyor.
Asli görevlerinden hiçbirini yerine getirmiyor.
Bunun yerine çevre güvenliği gibi daha sorunsuz alanlarda varlık göstermeye çalışıyor. Ancak bu sürdürülebilir bir durum değil. Birleşmiş Milletler gün geçtikçe daha da kullanışsız hale geliyor.
O zaman sorabilirsiniz peki devletler hâlâ bu tür toplantılara neden katılıyor?
Cevap basit. Toplantılar devlet liderleri tarafından ikili görüşmelerin bir fırsat alanı olarak görülüyor. BM'deki toplantı formalitesi yerine getirildikten sonra devlet liderleri gerçek diplomasiye başlıyor. Aslında BM kendisi bir uluslararası kurum gibi değil klasik diplomasinin bir aracı gibi görülüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da muhtemelen BM Genel Kurulu'nda BM'ye ve onu kontrol altında tutarak işlemez hale getiren beş daimî üyeye dair eleştirilerini sunacaktır. Tarihe not düşmek ve adaletsizliği dile getirmek adına bunu ısrarla yapıyor. Fakat sonrasında ikili görüşmelere geçecek. Sonuç alan diplomasi artık yeni dünya şartlarında ancak bu yolla elde edilebiliyor. Başta Trump ve Merkel gibi önemli Batılı liderler yanında geniş bir yelpazeyle görüşme programı var. Sanırım Trump'la yapacağı görüşme Türkiye'nin Suriye konusunda yol haritasını belirlemek için büyük bir öneme sahip olacak.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Koridorun da ötesine geçen bir etkinlik (07.10.2023)
- Terörün farklı yöntemleri (05.10.2023)
- Liberal demokrasiden geriye ne kaldı? (03.10.2023)
- Sivil Anayasa mümkün (02.10.2023)
- Menendez çok da önemli değildi (30.09.2023)
- Zengezur koridoru ve Türk dünyası (28.09.2023)
- CHP’de herkes haklı (26.09.2023)
- Daha adil bir dünya mümkün (25.09.2023)
- Blöf mü, değil mi? (23.09.2023)
- Tesla fabrikası otomobil endüstrisine katkı sağlar (19.09.2023)