Korkarım Türkiye'yi rahat bırakmayacaklar. Tam "seçim dönemlerinibitirdik asıl gündeme döneriz"diye beklerken yine her konu bilereksiyasallaştırılıyor ve çeşitli iletişim araçlarıylabaskı unsuru haline getiriliyor. Toplumunduyarlı olduğu ne kadar gündem maddesivarsa kaşınıyor. Fay hatları inşa ediliyor. Organize işler devam ediyor. Örgütlü yapılar devreye girmiş. Sadece hükümeti değil devleti hedef alan operasyonlar yürütülüyor.
Bir klip çekilmiş. Rap süsü verilmiş. Birbiriyle alakalı veya alakasız ne kadar konu varsa tek bir klipte toplanmış. Çevre güzellemesiyle başlayıp kadın cinayetleri ve hayvan hakları gibi toplumun her kesimini rahatsız edebilecek konuların hepsi boca edilmiş ve farklı farklı rapçilerin ortak fikri gibi sunulmuş. İtiraz da edemezsiniz. Sonuçta kadın haklarını savunuyorlarmış? Hayvan hakları varmış? Çevre duyarlığına kim ne diyebilir ki? Sahtekârlığın en büyüğü doğrularınyanına yalanları ekleyerek yapılır. Burada da toplumsal duyarlılıklar bir paravana dönüştürülmüş. Araya sıkıştırılanlar daha önemli. Konu bir anda siyasallaşıyor. Devlet ve hükümet hedef haline getiriliyor. Sonra da bütün rapçiler koro gibi tek bir slogana bağlanıyor ve "susamam" diyor. Sustuğu iddia edilenlere suçlanıyor. "Bütün bunlar sen sustun diye oldu"iması kafalara çakılıyor. Mesele kadınlarıkatledenlerden alınıyor katil dedikleri devleteyükleniyor.
Kusura bakmayın bunun gerçek bir sanatçı duyarlılığı ve doğal bir protest tutum olduğuna kimse inanmaz. İnce ayrıntılarına kadar hesaplanmış bir kışkırtma. Bir yerlerde pişirilmiş. Şimdi de sahneye sürülüyor.
Bu tür örgütlü bir işlerle ilk kez karşılaşıyor olsaydık belki de gerçekten yutabilirdik. Ama artık en azından benim kendi adıma bu tür işlere karnım tok. Ülkedeki şarkıcıve tiyatrocu takımının nasıl da kalkışmalarınpayandası haline gelebildiğinidefalarca gördük. Gezi Parkı'nda "meseleağaç değil" diyenlerden tutun da Kaz dağları için çevre duyarlılığı kastırıp sonra oralarda villa sahibi olduğu ortaya çıkanlara kadar tonlarca örnek biliyoruz.
Bunun da diğerlerinden farklı bir tutum olmadığı çok açık. Özellikle gençleri sokağa davet eden bir ses duyduğumda hep aklıma kurgular gelir. Sokak siyasetinin şiddeti gözümde canlanır. Gezi olayları sırasında bunun en pis örneklerini gördük. Nasıl bir hükümet devirme çabası olduğunu görmemek için ya ahmak ya da taraf olmak gerek. Başaramadılar. Ama bu kez daha örgütlü gelecekler. Son bir çarpışma istiyorlar.
Hâlbuki halkımız bu tür denemelere karşı güçlü bir savunma sistemi geliştirdi. Ama önemli değil. Denemeye devam edecekler. Başaramasalar dahi gündemi işgal edecekler. "Susamam" diye şarkı yapanlarve yandaşları nedense HDP önündeçocuklarını terörün elinden almakisteyen insanlara karşı kör ve sağır. Eğer gerçekten konuşmak istiyorsanız biraz da o taraf bakın. Ama dediğim gibi bunlar hikâye. Siyasi bir tezgâhın parçaları.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.