Ticaret savaşları nereye varır?
Bugünden geriye dönüp baktığımızda bunun bir Soğuk Savaş olmadığını ve sadece bir ticaret savaşı olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Ne de olsa Soğuk Savaş'ın en belirgin iki özelliği ideolojik bir çekişme etrafında ve nükleer silah dengesi üzerinde geçmesidir. Bu iki açıdan bakıldığında henüz öylesi bir gerilim sezilmiyor. Askeri olarak sadece tarafların Çin Denizi'nde yaptıkları ufak tefek manevralardan bahsedebiliriz. Belki ekonomik rekabet belli bir seviyeye ulaştıktan sonra meselenin siyasi ve askeri boyutları da daha ciddi bir hal alabilir. Fakat şimdilik orada değiliz.
Ve oraya varıp varamayacağımızı da biraz bu ticaret savaşının sonucu belirleyecek. Eğer Amerika ticari açıdan Çin'e boyun eğdirmeyi becerebilirse o zaman Soğuk Savaş tarzı bir siyasi ve askeri gerilime girmeden bir anlaşmaya varılabilir. Yok eğer Çin ticaret savaşını kaybetmezse Amerika o zaman meseleyi daha siyasi bir boyuta taşıyacaktır.
Ekonomik açıdan baktığınızda ise Soğuk Savaş'ın erken dönemine benzer bir rekabet karşınıza çıkmaz. 1945'te Amerika dünyanın uzak ara en büyük ekonomisiydi ve Sovyet Rusya ekonomik olarak ancak İngiltere kadar güçlüydü. Rus ekonomisi savaşta ciddi zarar görürken Amerikan ekonomisi kâra bile geçmişti. Yani ekonomik açıdan Sovyetler'in ABD ile rekabet etmesi mümkün değildi. Çin ise yükselen bir ekonomiyi temsil ediyor. Amerika'yı zaten rahatsız eden de bu. Ticaret savaşı yoluyla bu büyümeyi durdurmaya çalışacak. Öte taraftan izlediği yöntem de Soğuk Savaş'a oranla çok farklı. Amerika Sovyetler'e karşı kapitalizmi ve uluslararası liberalizmi savunurken bugün Çin'e karşı oldukça korumacı bir çizgi benimsedi. Çin ise serbest ticareti savunur hale geldi. Amerika 1945'te saldırgandı. Bugün ise savunmada. Mesela İkinci Dünya Savaşı sonrasında ilan ettiği Marshall planı Amerika'nın ekonomik gücünü kullanarak Sovyetler'i sıkıştırmaya yönelikti. Hatta Sovyetler bile liberal bir siyasetin yöntemi olan bu plana davet edilmişti. Bugün ise Amerika Çin'i ticari olarak yalıtmaya ve daraltmaya çalışıyor.
Bunun ilk sonuçlarını da görmeye başladık. Çin'in ekonomik büyümesi uzun yıllardır ilk kez bu kadar düşük çıktı. Ancak bu tek başına Çin'i devirmez. Çin bu zamana kadar olduğu gibi düşük profilli yürümeyi tercih edebilir. Çin'in en son isteyeceği şey rekabetin siyasi ve askeri alanlara kaymasıdır. Zira o alan Çin'in kazanma ihtimalinin oldukça düşük olduğu alan. Sovyetler siyaset mücadelesi verirken ekonomik olarak çökmüştü. Ama Sovyetler'in başka şansı pek yoktu. Zaten ekonomik olarak hep zayıftı ve gerilim doğrudan siyasallaşmıştı. Ancak Çin için bu şans var. Ticari tavizlerle Amerika'nın gazını almayı deneyebilir. Eğer Amerika'nın zorlamasıyla meseleyi siyasi zemine taşırsa işte o zaman Amerika Çin'i çok daha kolay yalnızlaştırabilir. Çinliler şimdiye kadar hep ihtiyatlı davrandı. Ama asıl beceri bunu sert rekabet koşullarında sürdürebilmek.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Koridorun da ötesine geçen bir etkinlik (07.10.2023)
- Terörün farklı yöntemleri (05.10.2023)
- Liberal demokrasiden geriye ne kaldı? (03.10.2023)
- Sivil Anayasa mümkün (02.10.2023)
- Menendez çok da önemli değildi (30.09.2023)
- Zengezur koridoru ve Türk dünyası (28.09.2023)
- CHP’de herkes haklı (26.09.2023)
- Daha adil bir dünya mümkün (25.09.2023)
- Blöf mü, değil mi? (23.09.2023)
- Tesla fabrikası otomobil endüstrisine katkı sağlar (19.09.2023)