Türkiye’nin yönü
Türkiye'nin yönü Türkiye'dir. Eksen meselesi de gereksiz bir tartışmadır. Ne zaman Türkiye kendi başına ve kendi ulusal çıkarı çerçevesinde bir adım atsa ortaya çıkar. Belki her seferinde cevap vermek gerekli değil ancak cevap verilmediğinde kendilerini gerçekten haklı görmek gibi bir eğilime girdiklerinden zoraki cevap veriyoruz. Ve her seferinde hatırlatıyoruz.
Artık o eksene bu eksene göre hesap yapmayı bırakın. Soğuk Savaş'ta değiliz. Doksanlarda da değiliz. Soğuk Savaş'ın özellikle erken döneminde Sovyet tehdidi karşısında Türkiye'nin pek fazla yapacağı yoktu. O nedenle Amerikan desteğini büyük bir hevesle kabullendik. Hatta NATO'ya dahil olabilmek için uğraştık. İyi de oldu. Soğuk Savaş boyunca birçok kenar ülkede yaşanan doğrudan vekalet savaşlarına sahne olmadık. Gerçi bu sağ sol hareketleri çerçevesinde ülkemizde de sert bir mücadele yaşanmadığı anlamına gelmez ama en azından herhangi bir işgal ve açıktan bir savaş ihtimalinden kurtulduk.
Soğuk Savaş'ın en büyük uzun vadeli etkisi Türkiye'yi doğal olarak Batı ittifakına fazlasıyla bağımlı kılmak oldu. Bu bağımlılık doksanlı yıllarda da kırılamadı. Terörle mücadele veren ve siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklarla boğuşan Türkiye maalesef bu bağımlılık ilişkisinden kurtulamadı. Zaten o tarihlerde neo-liberal politikaların yaygınlığı ve Amerikan hegemonyasının etkinliği daha güçlü aktörlerin bile böylesi bağımsız roller oynamasına engeldi.
Ancak önümüzdeki dönemde kimse Amerikan hegemonyasına güvenemez. Avrupalı ülkeler dahi artık Amerika'dan ümidi kesmişken ve yeni bir dünya konjonktürü doğarken sırf ideolojik saplantılar nedeniyle Batı ittifakına şartsız kayıtsız bağımlılığı savunmak reelpolitikin gerçekleriyle uyumlu değil. Özellikle Amerika ve Avrupa'nın uyuşmaz tutumları ve Türkiye karşıtlıkları düşünüldüğünde tam tersi Türkiye'nin yeni ittifaklar arayışına girmesi kadar doğal hiçbir şey yoktur.
Bunu hemen Rusya'ya bağımlılık olarak yorumlamaya çalışanları kötü niyetli buluyorum. Türkiye'nin Batı'ya olan bağımlılığını dengeleyebilmesi öyle üç beş ortaklıkla mümkün değildir. Enerji anlaşmalarını bağımlılık ilişkisi olarak gösterenlere AB'nin enerji bağımlılığına bakmalarını ve Türkiye'nin Batı ile dengesiz ticaret ilişkilerini düşünmelerini tavsiye ederim. S-400'leri sorun edenlere Türkiye'ye hava savunma sistemi satmayan Batı müttefikini suçlamalarını tavsiye ederim.
Lütfen en azından bu basit gerçekleri göz ardı etmeyi bırakın. Türkiye Rusya ile uzun dönemli bir stratejik ortaklığa falan girmiyor. Sadece Amerika'nın bozduğu ilişkilere cevaben kendi iradesiyle ve kendi çıkarı uğruna dengeli bir ilişki kurmaya çalışıyor. NATO'yu korumak sadece Türkiye'nin görevi değil. NATO Türkiye'yi korudukça kıymetlidir. Türkiye'nin stratejik yönü sadece Türkiye'dir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Koridorun da ötesine geçen bir etkinlik (07.10.2023)
- Terörün farklı yöntemleri (05.10.2023)
- Liberal demokrasiden geriye ne kaldı? (03.10.2023)
- Sivil Anayasa mümkün (02.10.2023)
- Menendez çok da önemli değildi (30.09.2023)
- Zengezur koridoru ve Türk dünyası (28.09.2023)
- CHP’de herkes haklı (26.09.2023)
- Daha adil bir dünya mümkün (25.09.2023)
- Blöf mü, değil mi? (23.09.2023)
- Tesla fabrikası otomobil endüstrisine katkı sağlar (19.09.2023)