Türkiye'nin terör sorunu hep uluslararası bir meseleydi. Yıllarca konu üzerine yapılan kısır tartışmalarda terörün ekonomik, siyasi, toplumsal nedenleri konuşuldu. Bunlara çözümler arandı. Ama ortaya atılan iddiaların hepsi ispata muhtaç ve teknik değerlendirmeden mahrumdu.
Özellikle son yıllarda yaşadıklarımız bize Türkiye'deki terör sorununun bahsi geçen iç faktörlerden değil dış faktörlerden kaynaklandığını bir kez daha gösterdi. Irak ve Suriye'deki devlet otoritesinin çöktüğü dönemlerde terör Türkiye için akut bir sorun haline geldi. PKK seksenlerin başında saldırılara başlamış olmasına rağmen asıl güçlenmesi 1991 Körfez Savaşı sonrasına denk gelir.
Türkiye'nin güvenlik tedbirleri terörü yönetilebilir bir düzeye getirmişken, 2003 Irak Savaşı sonrası terör tekrar güç kazandı. 2012 yılından bu yanada Suriye'deki boşluğu kullananörgüt Amerikan desteğiyle beraberkendini gücünün zirvesindehisseder hale geldi. Belki de bu yüzden çözüm süreci gibi arayışların PKK gözünde hiçbir kıymeti yok. Belki de bu yüzden o süreci şehirlere yerleşmenin bir fırsatı olarak değerlendirdi. Ancak devlet güvenlik tedbirlerini artırdıktan sonra PKK yurtiçinde saldırı kabiliyetini bütünüyle yitirdi. Şimdi Pençe operasyonlarıyla Türkiye Irak'ta PKK'yı vurmaya devam ediyor. Normalde bahar ve yaz aylarında örgüt Türkiye'ye sızardı.
Bu yıl Pençe operasyonları sayesinde sızma gerçekleştiremediler. Terörü sınır dışında vurma stratejisinin bir parçası olarak yürütülen operasyonlar terörü felç etti. Bu da bize PKK'nın biriç değil dış mesele olduğunu tekrargösterdi.
Dediğim gibi durum hep böyleydi.
PKK hep uluslararası bir sorundu.
Farklı ülkelerle iş tutar farklı sponsorluklar edinirdi. Suriye, Yunanistan ve İran gibi farklı ülkelerden destek alır o ülkelerin beklentilerine uygun hizmetler verirdi. Ancak artık PKK'nın tek bir sahibi var: Amerika. Suriye iç savaşında aldığı Amerikan desteğini tüm diğer desteklere tercih eden PKK kendisini bir Amerikan silahı haline dönüştürerek hem bir alan hem de meşruiyet ihtimali satın aldığını düşünüyor. Bu işin bu kadar kolay olup olmadığı ayrı bir tartışma konusu. Amerika'ya bütünüyle bağımlı hale gelen PKK kaderini mühürlemiş oldu. Amerikan tarafı kendilerinden sıkılana kadar daha doğrusu başka ve daha kıymetli bir anlaşma çerçevesinde PKK'yı terk edene kadar PKK kendini rahat hissedebilir. Ancak gün gelir bu da olur.
Türkiye'nin bu çerçevede asıl önceliği PKK'ya verilmek istenen meşruiyet ve kurtarılmış bölgeyi reddetmek ve sonuna kadar bununla mücadele etmek. ZatenPKK diğer alanlarda yeterince sıkıştı.
Amerika'ya bağlanmak PKK'nın oynayacağı son oyun olabilir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.