İdlib uzun süredir çatışmaların dondurulduğu bir bölgeydi. Ancak nihai statüsünün ne olacağına dair ortada bir uzlaşı yok.
Rusya destekli rejim saldırıları şimdiye kadar tacizler şeklinde gerçekleşiyordu. Konu Erdoğanve Putin arasındaki görüşmelersayesinde buraya kadar geldi.
Ancak her iki taraf için de bir yumuşak karın haline dönüşme ihtimali hep vardı.
Özellikle Türkiye'nin Amerika ile Fırat'ın doğusunda güvenli bölge müzakerelerine yoğunlaştığı bir dönemde rejim tekrar harekete geçti. Bu kez sadece taciz değil doğrudan askeri operasyonlarla ilerlemeye başladı. Bildiğiniz üzere Türkiye'nin kontrol ettiği 9 nolu kontrol noktasının dibine kadar geldiler. Rejim ateşleoynuyor. Ama bunu baştan beri yapıyor.
Ve devam da edecek. Özellikle kontrol noktalarına dair daha da mütecaviz olmaları kimseyi şaşırtmasın.
Bu şartlar altında çatışmasızlık durumunun sürdürülmesi çok daha zor hale geldi.
Aslında çatışmasızlık bir tür geçici çözümdü.
Buna nihai statü olarak bakmak yanlış olur.
Özellikle Türkiye Fırat'ın doğusu konusunda endişeliyken ve rejimin İdlib üzerine yürümesini caydırabilecek sebepler varken çatışmasızlık son bir diplomatik engelleme çabası olarak ortaya konmuştu. Fakat şartlar zaman içinde değişti ve değişmeye de devam edecek. Rejim bölgeyi öyle ya da böyleele geçirmenin peşinde. Bu uğurdaher türlü kıyıma girişmektençekinmeyecektir. Rusya'nında böylesi bir durumda destek vermektençekineceğini sanmıyoruz.
Şimdiye kadar Türkiye olayı oldukça başarılı idare etti. Fakat görüldüğü gibi en kritik zamanlarda bu bölgede operasyonlar başlayabiliyor ve Türkiye'nin diğer bölgelerde atacağı adımları engelleyici sonuçlar doğurabilir.
Belki de bu yüzden artık İdlib'de nihai bir çözüm arayışını çok geç olmadan masaya yatırmak lazım. Zira rejim adım adım ilerledikçe girdiği yerlerden çıkartılıp atılması imkânsız hale gelebilir.
Bir oldubittiyle karşılaşmaktansa önceden tedbir almak daha mantıklı olabilir. Eğer rejim böyle devam ederse sınırımıza yüzbinler dayanacaktır ve yeni insani krizler yaşanacaktır.
Bu anlamda kimse rejimin işlediği suçların dünya kamuoyunu harekete geçireceğini düşünmesin.
Rejim her türlü şiddeti uygular Batı'nın umurunda bile olmaz. Kimyasal silah kullandığında bile bir bedel ödemediğini bilen Esad sınır tanımayacaktır. Zaten kirlenmiş bir Esad'ın dahada kirlenmesini Rusya hiç sorun etmeyecektir. Batılılar da bir iki kınama mesajıylaişi geçiştirir. Bu nedenle mesele öyle yada böyle Türkiye'nin önüne düşecektir. Türkiyehenüz rejim daha fazla ilerlemeden İdlib bölgesinindoğrudan kontrolü için adım atmayı deneyebilir.
İki başlık önemli. Birincisi mülteci akınını engelleyecek bir bölge oluşturmak. İkincisi o bölgenin tecrit edilmemiş olmamasını sağlamak.
Böylece rejim İdlib'in güney bölgesini kontrol etse de Türkiye kuzey bölgesinde etkin hale gelebilir. Unutmamak gerekir ki, PYD hâlâİdlib'in kuzeyine denize çıkışın tek yoluolarak bakıyor. Türkiye dışında herhangibir aktörün İdlib'in kuzeyine hâkim olmasıönümüzdeki dönemlerde Türkiye'ye karşıkullanılan bir pazarlık kozu haline biledönüştürülebilir. Hiçbir şey için olmasa bile bu nedenle dahi artık Türkiye'nin bu konuya daha kalıcı bir çözüm getirmesi gerektiğini düşünüyorum.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.