Afrikalı öğrencilerim genelde postkolonyalizm çalışır. Cevabı çok basit olmasına rağmen, her seferinde sorarım. Neden postkolonyalizm çalışmak istiyorsun? Onlar da daha önce defalarca düşündüğüm konular üzerine beni bilgilendirir. Afrika'nın ezilmişliğini göstermek ve Afrika'nın bakış açısını sunmak isterler. Ama bana göre bu sinsi bir tuzaktır.
Benzer bir durum gelişmekte olan dünyanın her tarafında görülür. Dünyanın liberal modernleşmesini eleştirmek isteyen her toplum genelde eleştirel teorilere eğilim gösterir. Hep söyledim. Bizler oryantalist kitap okumadan oryantalizm eleştirisi okumaya yönlendirilmiş insanlarız. O yüzden de genelde anlamayız. Aslında oryantalizmde oryantalizm eleştiriside kolonyalizmde post-kolonyalizmde liberal moderniteniniçinden çıkmıştır. Ve özü itibariyle gazverme ve gaz alma işlevigörür. Ezilmiş milletlere"siz de önemlisiniz" diyerekbirikmiş öfkenin gazınıalır. Herkese yeni bir tarihyazmak için fırsat sunduğuiddiasındadır.
Öyle ya. Madem Batılılar sizin tarihinizi göz ardı ediyor. Madem sizin hakkınızda ürettiği bilgi taraflıdır. Madem bu bilgi sizin sömürülmenize katkı sunmaktadır. O zaman siz de kendi bilginizi üretin. Kendi tarihinizi kendi perspektifinizden yazın. Kendi hikayeniz olsun. Sonuna kadar serbestsiniz.
Aslında bu haliyle liberal modernite hepimizi bir yarışa yönlendirir. Tüm sınırların kaldırıldığı bir yarış. Ancak bu varsayımın hakikatle uzaktan yakından bir alakası yoktur. Çünkü oyunun kuralları liberal modernite tarafından tarif edileli çok olmuştur. Liberal bakış açısı dışındaki her görüş deplasmandadır. Üniversiteler, yayınevleri, prestijli akademik dergiler, medya, ekonomik ilişkiler ve aklınıza gelebilecek tüm bilgi üretim merkezleri zaten kontrol altındadır.
Bizim Afrikalı öğrenciler de inanır eşit bir yarış olduğuna. Ve bırakır kendini liberal modernitenin evrenselmiş gibi görünen kollarına. Sesini duyurabileceğini zanneder. Halbuki ortada iki farklı hikaye varsa en az iki farklı anlatıcı vardır. Afrikalınınanlattığıgüçlünün zayıf olanagösterdiği üstünlerehas bir hoşgörüylekarşılanır. Sınırlarıaşmadığı müddetçe birkenarda kendi türküsünüsöylemesine sesedilmez. Bunun adına daçoğulculuk denir. Halbukikenarda türkü söyleyenyüzyıl boyunca aynı türküyüsöylese de böylesibir rekabet ortamında dinleyicibulması imkansızayakındır. Aslında kendisinebir getto kurulmuştur. Vegettonun içinde özgürdür. Aman ne ala.
O yüzden hep söylerim öğrencilerime. Bu rekabettekarşınızdakininsilahıyla silahlanmadıkça,sizin hikayenizinasıl hikâye olduğunuiddia edemedikçe vegüç üreten bilgiyi üretemedikçekenarda kalmayadevam edersiniz. Zararsız ve gereksiz. İşte liberal moderniteniniçinden çıkanpost-modernizm budur. Modern karşıtı veyaliberal karşıtı değildir. Aksine modern sonrasıliberaldir. Batılıdır. Batı'nın merkezine hizmeteder. Batı dışındakilerineğlenceliğidir. Birkenarda oynadığı oyuncağıdır. Maalesef yıllarca Türkiye'de de pompalanmıştır. Kendilerini eleştirel zanneden arkadaşlar liberal paradigmanın ötesinde düşünecek cesarete ve araçlara sahip değildir. Parametreleri liberalizm tarafından belirlenmiş bir ortamda, sınırları liberalizm tarafından belirlenmiş gettolarında liberalizm tarafından verilmiş oyuncaklarıyla eğlenirken yaptıkları şey ezilmişleri yatıştırmaktan başka bir şeye hizmet etmez.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.