Gerçeklik herkese lazım
"Trump'ın öldüğü, Pence'in Washington'a acil dönüş yaptığı, Putin'in toplantılarını iptal ettiği, AB'nin acil koduyla toplandığı ve nükleer sızıntıların olduğu" iddiaları ortalığı birbirine kattı.
Koca koca insanlar, aklı başında adamlar bu dedikodu seline kapılıp gitti. Bazı arkadaşlar telefonla arayıp sormaya başladı.
Neler olup bittiğine dair zerre kadar fikrimiz yok.
Ancak sosyal medyaya bakacak olursak kıyamete doğru gidiyoruz. Bazen hayretler içinde seyrediyorum. İnsanlar neden bu kadar spekülasyon heveslisi diye. Her olayın altında bir komplo aramak adet halini aldı. Ama yeni dönemin gereği bu olsa gerek. Kimse gerçeğin basitliğini kabul etmiyor. Korkunç bir dedikodu ortamında herkes duymak istediğini duyuyor.
Son derece sıradan bir olay ulusal güvenlik meselesi haline gelebiliyor.
Yine dün etrafta saçma sapan bir tartışma daha vardı. Başkan Erdoğan ve Trump arasındaki heyetler arası görüşmelerde iki heyet karşılıklı oturmuş. Basına yansıyan fotoğraflardan birinde John Bolton başta olmak üzere birkaç Amerikan yetkilinin elinde kâğıt kalem vardı.
Bundan bile devasa bir tartışma başlatıldı. Kendine gazeteci diyen ama asıl işi bu tür hikâye arayışı olan birkaç kişi hemen ortalığı velveleye verdi. Neymiş? Türk tarafı kâğıt kalem kullanmıyormuş.
Hayır, gerçekten öyle olsa ne olur? Toplantının içeriği nedir? Bu toplantının içeriği kâğıt kaleme ne kadar bağlıdır? Kâğıt kalem dışında hazırlık yöntemi yok mudur?
Orada başka not tutan insanlar yok mudur? Bütün bunlara rağmen kafasına esen kafasına göre ahkam kesiyor.
Sonra baktık ki, zaten başka fotoğraflarda Türk yetkililerin elinde de kâğıt kalem var. Bu yeni fotoğraflar ortaya çıkınca bile hakikatle işi olmayan bu insanlar kendi uydurdukları saçmalığa inanmakla ve yaymakla kalmadılar bunun üzerinden siyasi tartışmalara bile devam ettiler.
Kendimce bu saçmalıkları umursamıyorum.
Ama etrafıma baktığımda birçok insanın bu zırvalarla kafa karışıklığına uğradığını düşünüyorum. Bütün seçim süreci de böyle geçmedi mi? Seçim boyunca her türlü yalan ifade ortaya atıldı.
Gerçekler kamera görüntüleriyle ortaya konulmasına rağmen yalanda ısrar edildi. Çok basit rakamlarla ispat edilebilecek meseleler dahi bu yalan ve iftira kampanyasına kurban edildi.
Geçenlerde Mahmut Övür post-truth yani hakikat sonrası kavramıyla ilgili çok iyi bir yazı yazdı. İçine girdiğimiz dönemin bir gerçekliği.
Hakikat bir kenara bırakıldı.
Muhalif dünya üzerinde bir yalanlar gettosu kuruldu.
Böylesi bir hal içinde insanları ikna etmek imkansıza yakın. Herkes inanmak istediğine inanıyor.
Ancak bu sürdürülebilir bir durum değil. Toplum böylesine bir karmaşaya ve yalan rüzgârına kapıldığında bir saatten sonra herkes zarar görür. Şimdilik duygulara dayalı bir tepkiselliğin böylesine yüksek olduğu bir ortamda bu durum sürdürülebilir gibi görünebilir. Ancak birileri günün sonunda yalancı çoban muamelesine uğrayacaktır.
Gerçeklerin üstü örtülebilir ancak gelir kendini ortaya koyar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Koridorun da ötesine geçen bir etkinlik (07.10.2023)
- Terörün farklı yöntemleri (05.10.2023)
- Liberal demokrasiden geriye ne kaldı? (03.10.2023)
- Sivil Anayasa mümkün (02.10.2023)
- Menendez çok da önemli değildi (30.09.2023)
- Zengezur koridoru ve Türk dünyası (28.09.2023)
- CHP’de herkes haklı (26.09.2023)
- Daha adil bir dünya mümkün (25.09.2023)
- Blöf mü, değil mi? (23.09.2023)
- Tesla fabrikası otomobil endüstrisine katkı sağlar (19.09.2023)