Geçen sezon da benzer maçlar yaşandı. Takımın üstüne sonuç baskısı geldiğinde kontrol de kayboluyordu. Öne geçtikleri maçlarda skoru tutamayıp, puan kaybettiler. Olympiakos karşılaşmasındada benzer "panik" vardı oyuncularınüstünde. Acele ettiler, doğru karar veremediler, pas şiddetini ayarlayamadılar ve top kayıplarıyla işlerini zora soktular. Bu ruh hali Sivas'ta da devametti. "Bir an önce gol atalım" derken, oyun planını unuttular. Doğru paslar gelmedi. Ya uzağa vurdular topu, ya da yakına. Yedikleri gol bile üç metreye pası atamayan Ferdi'nin hatasından geldi. Bu durumda ne beklenir? Tadic-Dzekogibi "takım ağabeylerinin" kontrolüele alıp, etrafısakinleştirmesigerekir. Bakıyoruz; en büyük "panik" onlarda. Doğru kararlar veremiyorlar, pozisyonları değerlendiremiyorlar. Bu çıkmazın içindenFred'in attığı gol "mucize" gibiydi. Bu olmasaydı, muhtemelen ikinci 45'te İsmail Hoca çift santrfora dönecekti. Skoru eline alınca, düzeni de korumak istedi. Ama sahadakilerin hızlı yürümeye bile niyeti yoktu. İrfan Can Kahveci tüm sorumluluğu aldı üstüne. 10 numaraya geldi. Fred ile birlikte merkezden hücumu yönetti. Sivas'ın defans duvarının arkasına sarkmaya çalıştılar, yine öne geçtiler. Bu iş bitti derken "basit" penaltı geldi. Maç boyunca hakem CihanAydın'ı parmağında oynatan Manaj,daha temas gelmeden kendini yereattığı pozisyonda VAR'ı da tuzağınadüşürdü. Bu kayıp, kalan haftaların üzerine kâbus gibi çökecek, çünkü ipler artık ellerinde değil. Galatasaray'ın puan kaybetmesi, kendilerinin de yine kazanarak devam etmesi lazım. Artık bir değil, birkaç "mucize" bekleyecekler. Eğer mucizelere inanırsanız…
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.