Jesus bir noktada haklı... Hani; "Taraftar bizimkadar inanmıyor" dedi ya, hala bu ligde sonuçların futbol ölçüsünde alındığına inandığı için söyledi bunu. Halbuki Fenerbahçe taraftarı sekiz sezondur neyin-nasıl olduğunun çok farkında. Bir gün önce Seyrantepe'de çalınan- çalınmayan düdükleri gördükten sonra, son "Adalet" umutlarını da yitirmişlerdi.
Tolunay Kafkas da bunların farkında. Lucescu taktiği ile çıktı sahaya. "Faul yapın, maça tempo vermeyin" ilk kuraldı. İkincisi, "Faul alankalkmasın" muhtemelen. Oyunu oynatmayarak, kendi puan hesaplarında doğruyu yaptı. İki saat önce en önemli rakibi kazanmıştı çünkü.
Bu direnci kırmak için uğraştılar maç boyu. Direkten dönen iki top var, bir de Serdar Dursun'un altı pasta kötü vurduğu. Hepsi duran toplardan, Arda Güler'in ayağından çıkanlardan. Yine en net pozisyonda Arda Güler var. "Çocuk" uzun süre sonra, Kadıköy'de "Futbolcu" seyrettirdi herkese. Topu alışı, rakibi geçişi, pası atışıyla "Ben buradayım,farklıyım" diye ilan etti kendisini.
Karagümrük maçı sonrasında Jesus'a başka şans da bırakmamıştı. Sistem takımı "tamam"... Ama yangın söndürmebutonu eksikti, Arda geldi...
Son 20 dakikada tarih yazıldı. 10 dakikası uzatmalar... 81'de yenik duruma düşüp, 10 dakika galibiyetin sevinç yumağı olmak. Şampiyonluk "Gitti" derken, yeniden yarışa girmek. Fenerbahçe açısından tam bir"Mucizeler" sezonu yaşanıyor aslında. Rakibi yeniyorlar, hakemi işlemden çıkarıyorlar, hatta kendi taraftarlarıyla bile mücadele ediyorlar. Hâla yarıştılar, hâla vazgeçmiyorlar. Yani; Jesus haklı... Takım inanmış,taraftarını bekliyor...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.