Seyrederken "ah-vah" dedirterek bitirdi ilk yarıyı Fenerbahçe. Sevilla'nınsuyunu kestiler, nefes aldırmadılar,merkezde kalabalık kalıp,kanatlara yönlendirdiler. Hücumu yüksek yapmaya zorlayıp, sadece bir kornerde topa değmelerine izin verdiler. Ama aynı baskıyı onlar da yaptı. Orta sahayı çabuk geçemedik. Hızlı hücumların peşine düştük ve böyle bir maçta yakalanabilecek en iyi fırsatlar elimize geldi. Gol yapamadık. Daha oyunun başında kırmızıkart görmesi gereken Telles'e, ikincisarıyı da vermemekiçinen kritik yerdenfrikiğide vermediFransızhakem. Belkide bu maçıçok erkendenele geçirip,bitirmeşansı olabilirdi. Gözler Valencia'nın üstündeykenKing'i üç kere golle burunburuna getirdiler. Ferdi'nin 8'dekisızması ve kaleciyi nişanlaması ayrınot, Valencia'nın orta sahadan kaleciyiavlamasına ramak kalması bir başkadetay. İkinci yarıda topu rakibe bıraktılar. Sevilla doğru tepki gösterip, Fransız hakemi de yanına alarak baskıyı kurdu. Tam bir şans golü ile de uyuyan seyirciyi maça döndürdüler. Tam bir "Futbolunadaleti yoktur" seansı vardı karşımızda. O kadar çok pozisyon kaçtı, o kadar müsait durumlarda yanlış tercihler kullanıldı ki, "ben yemiyorum, sen ye" ikramlarını seyrettik. Böyle üst düzey maçların daha akıllı, sakin ve tecrübeyle geçilmesi gerekiyor. Ligdeki durumu kötü olsa da Sevilla takım olarak çözümün çok farkında. Yine de Kadıköy'ün atmosferinde şans rüzgârları farklı esecektir. Takım olarak neler yapabileceklerinigördüler, nerede hatayaptıklarını da anladılarsa, haftayagüzel kelimeler kullanacağımız biryazıyla karşınızda olurum.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.