Jorge Jesus iki haftadır yorgunluk ve sakatlık sınırlarından bahsetmesine rağmen, perşembe takımıyla fazla oynamadı. Kadıköy'ün atmosferine güvendi ya da Sivasspor'un da kendileri gibi yıpranarak oynayacağını düşündü. Başlardaki tempo, arka arkaya şutlar, taraftarın oyuna hemen girmesi, önceki maçları hatırlattı. "Sıkıntı yok" diye düşündük. Bu kez Sivas takımı tecrübesini konuşturdu. Tempoyu düşürmek için ağırdan aldılar. Orta sahayıpas ile geçmeye başladılar. Oyun bir anda iki tarafa da döndü. Ama planı uygulayan Fenerbahçe değildi. Bir anda iyi oynamak değil, kazanmak "formül" oldu. Rakiplerin puan kaybettiği haftada, tribünler gol için sabırsızlanmaya başladı. Saha gerildi. Kimsenin pes etmeye niyeti yoktu. Dişe dişbir mücadele başladı. Hakemle derakiple de uğraşıyorlardı.
Batshuayi'nin iki sarı karttan atılması tam bir şok getirdi aslında. Hemen arkasından penaltı ve Valencia'nın soğukkanlı vuruşu geldi. Her şey "çok zor" olacakken, Rıza Çalımbay baskıyı hissetti ve üç ofansif hamle yaptı.
İki teknik adam da sarı kartlı oyuncularını çağırıyordu yanına. Bir anda final tadına gelen maçta, sinirlerin normal, hareketlerin kontrollü olması tehlikedeydi. 50 dakikadan fazla 10 kişi oynamasına rağmen bunu sahada hiç hissettirmeyen bir organizasyon devreye girdi. Önde baskıya devam ettiler,Valencia iki kişilik koşmayabaşladı, rakibin kontrollü hücumetmesine izin vermeden, taraftarınbüyük desteğini de yanlarına alarakeşitlediler sayıyı. İyi mücadeleedilerek de maç kazanılabileceğinigösterdiler bu kez. Her maça ayrı bir damga koyuyorlar, müthiş bir karakter gösteriyorlar. Sadece futbol topunun değil, doğru psikolojinin de sonucu etkilediği bir maç izledik. Sonuç; yola devam ediyor; yine yenerek…
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.