Tamam-devam maçına çıktılar… Pereria, derbi kazanan takımı mecburiyetlerdışında bozmadı. Taktikte aynıydı ve doğru bir ilk yarı geçirdiler. Rakip kaleye gitmeyi deneyen, bir topu direkten dönen, Berisha ile fırsatlar bulan rakibe de imkan tanımayan bir oyunla devre bitti. Son dakikada yenilengol Pereira'nın anlamsız üçlüsünedönüldükten sonra oldu. Yine rakip kanattan geldi, yine merkezde eksik kaldılar ve yine rakip topa değdi. İlk 45'de böyle bir maçta ne rakibe göre özel bir hazırlık yapıldığını gördük, ne de galibiyet dışındaki her sonucun 'kötü' olduğu bir 90 dakikada bunu gerçekleştirecek hırsı... İkinci 45'de 'yenilmemek' için oynayan bir takım vardı sahada. Buna karşı koyan 2 oyuncu vardı; İrfan Can ve Mert Hakan... İrfan'ın oyundanalınmasıyla birlikte, teslim bayrağıda çekildi. Rakip kaleye bile gidemediler. Derbi galibiyeti Pereira için yeterli olmuş. Antwerp maçı sonrasında 'şampiyonmu olacaktık?' demeciyle zaten iddiasını yitirmiş bir teknik adam olarak kenardaydı. Bu bakış açısını sahadaki oyuncunun 'ruhunu' etkilememesi mümkün değil. Bakışlarını Türkiye'ye çevirdiler. Kalan 25 maçta hedefe yürümekiçin, hedef küçülttüler. Şampiyonluk elbette önemli ama Fenerbahçe'nin kadro kalitesi, Anwterp ve Olympiakos'un önündeydi. Eksik olan 'yetersiz' bir kenar yönetim ve onun küçük dünyası. Bundan sonrasında gelişmelere bakacağız. Fenerbahçe'yi hedefine yürütecek en önemli unsur sahadaki 'kişisel' performanslar. Ne bir takım olabildiler ne de kendilerine özel bir oyun buldular. Oyuncuların iyi niyeti bundan sonraki süreçte son sözü söyleyecek.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.