Tam anlamıyla bir "diriliş" izledik. Krizle, taraftar öfkesiyle boğuşurken, 50 bin taraftarı önünde Galatasaray takımını geri ite ite kazandı Fenerbahçe. "Yeniden" demek adına kurgulanmıştı sanki her şey. Pereira'nın sistemi değiştirip, 4-3-3 ile sahaya çıkması, oyuncu grubunun en iyi bildiği düzene dönmesiyle silahlar eşitlendi ilk olarak.
Müthiş bir baskı vardı üstlerinde. Seyircinin sahaya gök gürültüsügibi inmesi, şoklar yaşattı, basittop kayıplarını ve Kerem'ingolünü getirdi. Ancak sonrasında İrfan ve Mesut'un da katkısıyla beşlenen orta saha oyunun kontrolünü eline geçirdi ve rakibini seyircisi önünde "bekleyen" takım yaptı.
İrfan Can Kahveci- Mesut Özil ortaklığı ile en keyifli kontratak golünü attılar. Mesut kaptanlığın ve derbininsorumlulukları ile cesurcayüzleşiyordu. İrfan Can'ın her topa kendini göstermesi, Sosa ve Mert Hakan'ın hep pas istasyonu olması, Fatih Hoca'nın elindeki saha avantajının da ipini çekti. Pereira, hem skor olarak hem de taktik olarak kazandı. 15 dakika 10 kişi oynarken bile kontrolü bırakmayan bir Fenerbahçe takımı vardı. "Diriliş" buydu aslında. Hamlelersonucu getirdi. Rossi pası verdi,Crespo golü attı. Uzatma dakikalarındabir anda kış soğuğunuSeyrantepe'ye getirdiler.
Tisserand'ın ikinci sarısı ne kadar yanlışsa, Mbaye Diagne'nin VAR tarafından tespit edilen gol öncesi faulü de o kadar doğru. Başkan Ali Koçdöneminin ilk Galatasaray galibiyetigeldi, Fenerbahçe bu krizdöneminde kendini düzlüğetaşıyacak enerjiyi yakaladı.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.