Bu kadarı olmamış, yaşanmamış bir durum ile karşı karşıya Fenerbahçe. Öyle bir krize girdi ki, çözüm bulması gerekenlerin"sorunun" kendisi olduğu sürecin içinde.
Maceracı, taktik-teknik yetersizliği adeta belgeli, insan ilişkileri sorunlu bir teknik adam ile anlaşarak ilk yanlış adımı atmışlardı. Sonrasındaki gelişmelere de "seyirci"kaldılar. Dün gecenin yaşanması tabela üstünden okunmamalı. İrfan Can penaltıyı atsa başka bir maç seyrederdik. Ya da direkten dönen topların ikisi bir-iki santim aşağıya gelseydi. Perşembe akşamıistimini almış takımla "yorgunluk"bahanesi ile oynamak, aslında istikrarsızlığınbaşlangıcı. İkinci yarı başlarken, 4-2-4 dizilişine dönmek, santrforları ikilemek, maçı tamamen bir kaosun içine sokmak tam bir teknik direktör fiyaskosu.
Merkezi tamamen rakibe bırakan, oyunun aklını (İrfan Can) kenara alan, Mesutve Sosa'yı ısrarla kulübede tutan, teknik direktörlüğü sürekli taraftarın kalbini okşayan kelimeler söylemekle ibaret bir yönetici Vitor Pereira.
Ne kendi takımını tanıyor ne de rakibi. Hangi oyuncusundan nasıl verim alacağının farkında olmadığı gibi, geçen sene şampiyonluğu kaçıran takımın bütün dengelerini de altüst etti. Çok kısa söylemek gerekirse; Pelkas'ı sağ bek oynattı. Kenardakinin "yetersizliği", artık AliKoç'un "yalnızlığı"dır. Üç stoperle oynarken, yine duran toptan gol yemeleri de bir ön hazırlık eksikliği, kullandıkları duran toplardan pozisyon üretememeleri de. 60'tan sonra takımın fizik gücünün geriye düşmesi, temposunu yitirmeye başlaması da cabası... Bu maçta yapılan değişiklikler, oyuncu reaksiyonları, tribün tepkisi, 2-0'dan geri dönüş ve kurtarılan puan. Artık bu takım Vitor Pereira'nın kontrolünden çıktı. Milli maçarası, Galatasaray derbisi öncesi... Tiktak,tik-tak... Çok daha geç olmadan..
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.