Hediye gibi gelen bir goldü Osayi'nin attığı. Hiçbir taktik çalışması yapılmayan, hiçbir defansif önlemi planlanmayan bir andı. 7 rakip oyuncusunun, topa öteki dokunsun kararsızlığı sırasında, önündekinin yanından sıyrılıp, sağındakinin uzanamayacağı alana dalıp vurdu genç oyuncu. Tamamen içgüdüsel, kalpten gelenhareketlerdi. Sonrasında topu yönetenFenerbahçe olsa da Sivasspor kendimaçını oynuyordu. Altay'ın şımarıklıkile beceriksizlik arasındaki inisiyatifipenaltı ile sonuçlanmadan önce,Gustavo'nun iki kritik kademesi, bir deGradel'in auta gidin kafa vuruşu vardı. Busırada Fenerbahçe rakip kaleciyi yere yatırmadan,atak yapmayaçalışıyordu. Üçlü düzenin,geçensenelerdengelendefansifsarsaklığıtetikleyeceğiniçokça yazdım, söyledim. Transferdeki ilk hedefin ise skorer bir santrfor olması gerektiğinin üstünde durdum. Yönetim ve Pereirauzun yoldan gitmeyi,genç oyuncularla gelişmeyitercih etti. Bu tarzdadüşündüğünüzde, Sivasspormaçlarındaki gibi puan kayıplarıda sürpriz olmaktan çıkar. Beklenen sonuçlar haline gelir. Pereira'yı sonuçla ilgiliçok eleştiremem. Kalecisi yedigolü çünkü. Ama her maç en az ikikas sakatlığı olması teknik adamıneksikliğidir. Kuvvet antrenmanları ileilgili yetersizliği gösterir. İkinci olaraktabela "berabere" iken Mesut'a kancaatılması... Takımın tek yıldızınıskoru almamışken çıkartıp, oyunuda uzun topla hata aramaya çevirirsen,"şansa" kazanırsın. Sonuç; bu kaos oyunu ve tempoyu bu fizik kalitesi ile sürdüremezler. Acil bir taktik akıla, B-C planlarına ve bunları yönetecek oyuncu kalitesine ihtiyaç var. Aksi durumda her maç bir kahraman çıksın, gol atsın diye beklenir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.