Beşiktaş beraberliği sonrasında, zor da olsa gelen Rize galibiyeti ile herkes rahat bir nefes aldı. Gözlerini Başakşehir'e diktiler ama daha önemlisi, takımın taşlarını da oturtmaya başladılar. Ersun Yanal, "Artık haftada bir maç yapacağız ve iskelet kadro ile çalışma imkanı oluştu" diyerek, zaten yeniden yapılanmanın açıklamasını yapmıştı. İlk olarak Silimani ve Frey kenara kondu. Sonrasında ön tarafa ve orta sahaya dokunuşlar başladı. Tolgay artık vazgeçilmez. Bir de Mehmet Topal… Dirar takımın jokeri haline geldi, Soldado da ilk santrforu. Ayew, Moses ve Valbuena ise rekabete girdiler. Zajc için bir iki hafta kaldı. Maç kondisyonu gelişiyor, takımı tanıyor. Görünen o ki, dikine oyunu tercih etmesi, en heyecan verecek oyuncu olmasını da sağlayacak. Analizler değişti!
Sezonun ilk yarısında Fenerbahçe'nin zayıf noktalarını tespit edip, taktik kurgularını oluşturuyordu rakipler. Şimdi ise önlem paketlerini de koydular önlerine. Artık taktik disiplini zayıf, rakibi davet eden vücut dili de kalmadı oyuncularda. Ersun hoca'nın en büyük kazancı da bu oldu. "Tehdit eden" haline gelince, iplerini de eline alma şansını yakaladı. Şehir geri sayımda
24 maçta 11 gol yedi ve en yakın rakbine sekiz puan fark attı. Fenerbahçe maçı öncesinde Başakşehir şampiyonluk için gün sayıyor. Maçın ne olacağı, ligin kaderini de çok değiştirmeyecek. Altıncı şampiyon için hazırlanıyoruz. Abdullah Avcı, göze hoş gelmeyen ama tabelaya "galip" yazan sistemi ile ilerledi. Herkes "taktir" ile bahsediyor pozisyondan. Aynı durum Aykut Kocaman'ın Fenerbahçe'si konu olduğunda, "Böyle şey olur mu?" eleştirisini alıyordu. Seyircin yoksa, beklentiler az ise Abdullah Hoca gibi daha garantili gidebilirsiniz. Aynı oyun ve sonuçları büyük takımlardan birinde alsın, o da eleştirilir. Katılmadığım nokta, Aykut Kocaman'ın başka şansı olmamasıydı. Kadrosundaki üç oyuncu (Janssen, Giuliano, Sousa) çıkartıldığında, takımının değeri 35 milyon euro'ydu. Yani; "Fenerbahçe böyle mi oynar?" diyenler, kadro kalitesini anlayamamışlardı. "İki transfer ile 80 puan toplarım" görüşüyle Ali Koç'un karşısına çıktığında, bugün Abdullah Avcı'nın planlarına sahipti. Yanal neyi saklıyor
Ersun Yanal göreve geldiğinden beri antrenmanları basına kapadı. Saklayacak neyi var, neyli gizlemek istiyor, bilemiyorum. Oyuncuların form durumları, neden oynayıp – oynamadıkları ya da çalışma standartları hakkında medya bilgisiz kaldı. Soranlara; "Kavga ederler, onlar da yazar" diyormuş Ersun Hoca. Bu takımda iki oyuncunun kavga etmesi, kötü değil, iyi bir şeydir aslında. Hırsı, isteği gösterir. Ayrıca Caner Erkin takımdan ayrıldığından beri de, "Antrenmanda tartışma" haberi bile yapılmadı Fenerbahçe'de. Dolayısı ile, Ersun Yanal'ın bilinmesini istemediği şey nedir?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.