Beşiktaş'ın şampiyonluk yarışındaki en keskin virajlarından biri olan Rize- Trabzon etabının ilk ayağında Siyah-Beyazlı tribünün en önünde asılmış büyük pankart dikkatimi çekti. "SADECE BEŞİKTAŞ" yazmasına rağmen sade ve basit bir pankart değildi. Her maç, her deplasman taraftar gruplarının en öne pankartlarını asarak etiket koyma kültürü var. 2 yıldır Passoligi gerekçe göstererek tribünlerde, deplasmanlarda yer almayan Çarşı ilk kez Rize'de diğer taraftar gruplarının yanında yeraldı.
Ancak dün Rize'de gruplar değil Beşiktaş ön plandaydı.. Pankartta yazdığı gibi "SADECE BEŞİKTAŞ" vardı. Bu fotoğraf şampiyonluk yolunda Beşiktaş taraftarının da bütün olduğunu göstermesi açısından önemli bir mesajdı. Oyuncular da çağrıldıkları tribünde dün bu mesajı iyi okudu. Gökhan'ın yokluğuna bir de Quaresma eklenince oluşan sis perdesini Kerim Frei dağıttı. Kerim ilk 45 dakika Sosa ile birlikte takıma öyle bir tempo kazandırdı ki oynaması gerektiğini savunanları mahçup etmedi. Ancak Kerim'le ilgili şu 2 tespiti yapmakta fayda var. İyi bir vizörün elinde Kerim özellikle kapanan savunmalar üzerinde çözücü- dağıtıcı olarak büyük bir silaha dönüşebilir. İkincisi oynamadığı haftalarda yaşadığı mutsuzluk Kerim'i bireyselleştirmiş! Gereğinden fazla kendiyle başbaşa kalmış. Özellikle ikinci yarıda takımından çok kendi için oynuyor gibiydi. Bu da doğaldır.
Ne var ki 20'ye yakın atak, 10'a yakın net gol pozisyonu üreten Beşiktaş'a bu dağınıklık ve rahatlık pahalıya malolabilirdi. Kaptan Tolga'nın penaltı kurtarışı ve sonrasında verdiği güven çok değerliydi..
Rize, Kweuke gibi bir silahının yokluğunda 94 dakika herşeyi yaptı; penaltıyı gole çevirmek hariç.. O gol olsa belki birşeyler değişebilirdi. Ancak Beşiktaş maçta 4 yese 5 atar hissini son 10 dakika hariç verdi.
Taraftarlar gibi futbolcular da sahada "Sadece Beşiktaş" derse bu uzun ve meşakkatli maraton kolay tamamlanır.