İsveç Ligi bir ay önce AIK Stockholm'un şampiyonluğuyla bitti. Sezon üçüncüsüMalmö'nün İspanya sahillerinde kamp yapıp, Beşiktaş karşısına bu kadar hırslı ve dinamik çıkacağını beklemiyordum. Ancak sadece İsveçliler değil birçok Avrupa kulübü, iş disiplini ve oyun prensiplerinden taviz vermeden oynuyor. Malmöbu gerçeği dün tekrar hatırlattı bize. Bunda hiç kuşkusuz Beşiktaş'ın katkısı da büyüktü. Orta sahayı bu kadar rakibebırakıp, oyun disiplininden uzaklaşırsanızbir şekilde cezalandırılırsınız. Mütevazı bütçesi ve kadrosuyla takım futbolundan örnekler sergileyen Malmö karşısında Pepe, Caner, Babel, Lens, Atiba, Gökhan Gönül gibi önemli oyuncuların yokluğunu mazeret kabul edecek değiliz. Maçta 3 kırılma anı vardı:
1- 8. dakikada üst üste 2 kez topun direklerden döndüğü pozisyon...
2- Mustafa Pektemek'in 30'da çaprazdan girip kaleci Dahlin'le karşı karşıya kaldığı pozisyonda topu auta atması.
3- Quaresma'nın kontrolsüzlük ve sorumsuzluk örneği kırmızı kartı. Beraberliğin tura yettiği gecedeerken bir golün ne anlama geleceğinianlatmaya gerek yok. İlginç olanikinci yarıya Beşiktaş'ın değil Malmö'nündaha iyi başlaması. Bu yüzden kaçırdıklarıpozisyonların hatırına Larin'in88'de pas vermediği, ya da 90+3'te üstdirekte patlattığı pozisyona bakıp elenişi,"Şanssızlık" olarak nitelendirmeyeceğim. Çünkü; geçen yıl Şampiyonlar Ligi'nde gruplardan namağlup çıkmış ve Avrupa Ligi'nde grubunun favorisi olan takımın işi bu maça bırakması da elenmesi de ayıptır. Buna imza atanların vebali ağırdır. Paraları ve alkışları alırken profesyonel olanların, tribünden yükselen ıslıkları hak ettikleri şuuruyla "Nereden nereye geldik" sorusuna cevap vermeleri şart. Bu eleniş, tekkelimeyle rezalettir...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.