Çanakkale’ye koşan Rumelili gönüllüler
Almanya ve Avusturya-Macaristan'la müttefik olarak I. Dünya Savaşı'na katılan Osmanlı İmparatorluğu, 14 Kasım 1914'te "cihad-ı ekber" çağrısında bulundu. Hem cihat fetvası hem de savaşın başlamasından sonra Çanakkale Cephesi'nin açılarak İstanbul'un tehlikeye düştüğü haberleri 93 Harbi ve Balkan Savaşları'nda sonra kaybedilen Rumeli topraklarındaki Müslümanları derinden etkiledi.
Cihan Harbi esnasında Osmanlı sınırları dışında kalan yaklaşık 50 bin Rumeli Müslümanı gönüllü olarak Osmanlı ordusuna katıldı. Muzaffer Albayrak ve Hasip Saygılı'nın I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunda savaşan gönüllü Rumeli Müslümanları üzerine araştırmaları vardır.
Ressam Sami Yetik'in "Anafartalar Muharebesi" tablosu.
HEMEN HAREKETE GEÇTİLER
Rumeli'de bulunan Müslümanları cihattan haberdar etmek için hazırlanan cihat fetvası ve beyannameler, çeşitli yollarla bulundukları ülkelere gönderildi. Osmanlı diplomatlarının yanı sıra bölgedeki müftülük ve hocalar da cihat çağrısını Türk, Arnavut, Boşnak, Goralı ve diğer Müslüman topluluklara ulaştırdılar.
Sırbistan, Karadağ, Yunanistan ve Romanya, İtilaf Devletleri safında olduklarından düşman ülke idiler. Sadece Bulgaristan müttefikti. Rumeli'de Müslümanlar cihat ilanından haberdar olur olmaz cihada katılmak üzere gönüllü olarak İstanbul'a gitmenin yollarını aramaya başladılar. Müslüman gönüllüler kendilerine en yakın Osmanlı konsolosluklarına müracaat ederek yolculuk için pasaport tedarik etmeye çalıştıkları gibi, ferdi olarak ve kendi imkânlarıyla cihada koşanlar da vardı.
Bununla birlikte her gönüllü doğrudan askere alınmadı. Gönüllülerde hem yaş hem de fiziki olarak uygunluk arandı. İlk dönemlerde 20 yaşından küçük olan gençler askere alınmazken daha sonra bu sınır 18 yaşına indirildi. Orduya katılacak gönüllülere, ilk olarak belli merkezlerde eğitilip daha sonra ihtiyaç duyulan yerlerde istihdam edilecekleri ve kendilerinin özel bir görev bölgesi talebinde bulunmamaları duyuruldu.
Fatih Camii'nde "Cihad-ı Ekber" ilanı.
ŞEVKLE CİHADA KATILDILAR
Çanakkale Muharebeleri başlayıp da İstanbul tehdit altına girince Rumeli Müslümanları bu cephede yer almak üzere daha bir şevkle cihada koştular. Sırp hükümeti idaresinde bulunan Kosovalılar, kendilerini engellemeye kalktığı takdirde Sırp ordusuna karşı mücadele etmeyi bile göze almışlardı. Gönüllü başvuruları iyice artarken bu kez gönüllülerin sevkiyatı meselesi gündeme geldi.
Konsolosluklar tarafından kabul edilen ya da gayri resmi olarak toplanan gönüllülerin sevkiyatı bulundukları bölgenin şartlarına göre değişmekteydi. Romanya'da bulunan Müslüman ahaliden Osmanlı ordusuna katılacak gönüllüler, Bulgaristan'a geçerek buradan trenle İstanbul'a sevk edildi. Yol masrafları devlet tarafından karşılandı. Ancak ilerleyen dönemde savaşın getirdiği mali buhran sebebiyle devlet, gönüllülerin yol masraflarını karşılayamaz hâle geldi. Devlet durumu olanların yol masraflarını kendilerinin karşılamasını isterken, durumu olmayanların masraflarını karşılamaya çalıştı.
Yeni Pazar, İpek, Prizren, Priştine, Üsküp, Sancak, Saraybosna, Mostar, Kalkandelen gibi Rumeli'nin muhtelif bölgelerinden gelen gönüllüler savaştan sonra memleketlerine döndükleri zaman Çanakkale'de gösterilen kahramanlık ve yaşanan acıları da beraberlerinde götürdüler.
Dramalı gönüllüler.
HALK YOĞUN İLGİ GÖSTERDİ
"Cihad-ı ekber"in karşılık bulduğu Bulgaristan, Müslüman ahalinin yoğun olarak bulunduğu bir ülkeydi. Bulgaristan her ne kadar Osmanlı İmparatorluğu ile müttefik olsa da başlarda Osmanlı ordusu adına asker toplama faaliyetlerini yavaşlattı. Müslüman ahalinin gösterdiği ilgiden rahatsızlık duydu. Ancak Balkanlar'dan gelecek gönüllüler için Bulgaristan en önemli geçiş güzergâhıydı.
Osmanlı yönetimi, Sofya Büyükelçisi Fethi Okyar'a Bulgar makamlarına müracaat edip meseleyi halletmesi söyledi. Bulgaristan, bir süre sonra Osmanlı ordusuna gönüllü sevkiyatı esnasında zorluk çıkarmayı terk etti.
Batı Trakya'dan gönüllü olarak orduya katılacak gençlerin Dedeağaç'a kadar olan yol masrafları başlangıçta bölgedeki ahali tarafından karşılandı. Bulgaristan'ın Yunanistan hâkimiyetinde olan bazı Müslüman bölgelerini ele geçirmesinden sonra tekrar gönüllüler toplandı. Gümülcine, Dubçıne, Serez, Kavala, Drama gibi Türklerin yaşadığı yerlerden çok sayıda gönüllü nefer İstanbul'a veya doğrudan cephelere gönderildi.
Osmanlı İmparatorluğu ile aynı safta bulunan Avusturya-Macaristan, kendi hâkimiyetinde bulunan topraklardaki Müslümanlardan bölgedeki Osmanlı ordusu için gönüllü topladı. Türk birlikleri Avrupa cephelerine gönderilince, Galiçya, Makedonya ve Romanya cephelerinde savaşan Osmanlı kuvvetlerine Rumeli'deki Müslümanlardan gönüllüler katıldı. Galiçya cephesinde bulunan 15. Kolordu'ya 4 bine yakın Müslüman katılmıştı. Bu gönüllüler Türk birliklerinin anavatana dönüşlerinde onlarla beraber gelerek diğer cephelerde savaştılar.
Avusturya ordusuna yardımcı olmak üzere İstanbul'dan Bosna'ya tersine bir gönüllü hareketi de oldu. 1915 yılı Aralık ayında, İstanbul'daki Avusturya-Macaristan Sefareti ile Teşkilat-ı Mahsusa'nın ortak hareketi neticesinde, İstanbul'daki Bosna muhacirlerinden ve Arnavutlardan oluşan 700 kişilik bir birlik, Sırplara karşı savaşmak üzere Bosna'ya gönderildi.
Cihad-ı ekber fetvası.
MİLLİ MÜCADELE'DE DE SAVAŞTILAR
I. Dünya Savaşı esnasında Rumeli coğrafyasından Osmanlı ordusuna gönüllü katılanlar 50 binin üzerindeydi. Romanya, Bulgaristan, Makedonya, Arnavutluk, Sırbistan, Bosna-Hersek Kosova ve Yunanistan'dan gönüllü olarak Osmanlı ordusuna katılan Müslüman askerler, her cephede savaştılar.
Rumeli'de yaşayan Türk, Boşnak, Arnavut ve diğer Müslüman topluluklar, zorla koparılmış olsalar da hâlâ devletleri bildikleri Osmanlı Devleti'ne ve halifeye hizmet etmek, din kardeşlerine yardımda bulunmak üzere gönüllü olarak cihada koşmuşlardı.
Bu uğurda bir kısmı şehit düştü, bir kısmı esir oldu, hayatta kalabilenlerden bazıları Türkiye'de kalıp yerleşti, bir kısmı ise gazilik payesiyle işgal altındaki vatanlarına geri döndüler.
Rumeli gönüllülerinin bir kısmı ise Milli Mücadele'ye de iştirak ederek Anadolu'nun işgalden kurtulması için mücadele ettiler.
Cihat beyannamesi.
ZORUNLU ASKERLİK BAŞLADI
Dünya savaşına doğru 12 Mayıs 1914'te "Mükellefiyet-i Askeriye Kanun-ı Muvakkatı" adıyla geçici bir askere alma kanunu çıkarıldı. Bu kanunla ülkemizde zorunlu askerlik başladı. Kanunun birinci maddesine göre "Osmanlı hanedanının üyeleri dışında kalan tüm tebaa için askerlik hizmeti zorunlu kılınmıştı". 18 ile 45 yaş arasındaki her erkek askerlik yapmakla mükellefti.
Cihan Harbi esnasında askerlik yükümlülüğü devletin ihtiyacına göre çıkarılan kanunlarla değişti. 1916 yılında askerlik mükellefiyeti 50 yaşına kadar uzatıldı. Daha önceki uygulamalara göre Osmanlı ülkesine gelen muhacirlerin askerlik mükellefiyeti 6 yıl ertelenirken 1916'da muhacirlerin ülkeye girişlerinden üç ay sonra askere alınabilecekleri belirtildi.
I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusuna seferberlik emrinin gereği dışında imparatorluğun yakın zamanda kaybettiği topraklardan çok sayıda gönüllü katılım oldu. Romanya, Bulgaristan, Arnavutluk, Kosova, Makedonya gibi Rumeli'nin birçok yerinden Osmanlı ordusunda savaşmak için gönüllüler toplandı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ABD’nin ikiden fazla seçilen tek başkanı Roosevelt (17.11.2024)
- Atatürk’ün son sözü ‘aleykümesselam’ olmuştu (10.11.2024)
- 100 yıl önce Türkiye’nin ilk futbol şampiyonu: Harbiye (03.11.2024)
- ABD seçimlerinin sonucu iç savaşa yol açmıştı (27.10.2024)
- Osmanlı kimliği 150 yıl önce denenmiş fakat tutmamıştı (20.10.2024)
- Lübnan’ın düzenini Avrupalılar bozdu (13.10.2024)
- Gündemden düşmeyen antlaşma: Sykes-Picot (06.10.2024)
- Osmanlı’da canilere 2 türlü ceza verilirdi kısas ve diyet (22.09.2024)
- İstanbul’u sarsan esrarengiz kadın cinayeti (15.09.2024)
- Sultan Abdülaziz’in Mısır seyahati protokolü değiştirdi (08.09.2024)