Yemen'deki gelişmeler bana kesintilerle birkaç asır süren zorlu Yemen hâkimiyetimizi hatırlattı. Yemen, Osmanlı Devleti'nin en zor hâkim olduğu, devamlı isyanlarla mücadele ettiği ve defalarca yeniden fethettiği bir bölgeydi.
Hulusi Yavuz, İdris Bostan, Ahmet Önal ve İhsan Süreyya Sırma, eserlerinde Yemen'deki hâkimiyetimizi teferruatıyla anlatırlar.
San'a
PADİŞAH ADINA HUTBE OKUNDU
15. yüzyılın sonlarında Ümit Burnu'nu dolaşan Portekizliler, Yemen ve civarını tehdit etmeye başladılar. Yemenliler, Portekizlilere karşı koyamayınca Memlük Devleti'nden yardım istediler. Memlükler, Portekizlilerin ilerleyişini durduramadılar. Osmanlı Devleti, kendisinden yardım istenince
Selman Reis'i bölgeye gönderdi.
Yavuz'un Memlük Devleti'ni ortadan kaldırması üzerine Yemen'de hutbe Osmanlı padişahı adına okundu. Ancak daha sonra bölge hâkimiyetimizden çıktı.
Hadım Süleyman Paşa, 1538'de Yemen'i bizzat Osmanlı Devleti'ne bağladı. Bir süre sonra Yemen Eyaleti kuruldu.
Yemen daha rahat yönetilebilmesi için San'a ve Yemen diye iki beylerbeyliğe ayrıldı. Ancak iki beylerbeyinin çekişmesini fırsat bilen
İmam Mutahhar isyan etti.
Yemen'deki isyan, Osmanlı yönetimini uzun süre uğraştırdı. Sonunda
Özdemiroğlu Osman Paşa, Behram Paşa ve
Koca Sinan Paşa'nın gayretleriyle isyan bastırılarak 220 civarında kale ele geçirildi.
Sinan Paşa, "Yemen fatihi" olarak anıldı.
Sinan Paşa'nın Yemen'de bir kaleyi fethi.
ZEYDİLER EGEMEN OLDU
Üçüncü Murad tahta çıktıktan birkaç yıl sonra Manisa'da şehzade iken yanında bulunan
Hasan Paşa'yı bir türlü karışıklıkların bitmediği Yemen'e vali tayin etti.
Hasan Paşa'nın 1580-1604 yılları arasındaki yaklaşık 25 yıllık valiliği Yemen'i gerçek manada bir Osmanlı toprağı yaptı.
Hasan Paşa, Yemen'deyken Doğu Afrika sahillerine kadar geniş bir alanda faaliyet göstermişti.
Hasan Paşa, tarihe
Yemenli Hasan Paşa olarak geçti.
İmam Kasım'ın 1598'den başlayıp 1635'e kadar süren ayaklanması sonucunda bölgede Zeydi şeyhleri hâkim konuma geldi. Osmanlı ordusunun 1635'te bölgenin önemli kısmından çekilmesinin ardından Yemen'de Kasımiler dönemi başladı.
Osmanlı Devleti'nin Yemen'de kurduğu sistem Kasımiler döneminde de devam etti. Yemen'de kalan Osmanlı idarecileri ve askerleri de yeni yönetimde görev aldı. Yemen'de Osmanlı idaresinin yeniden kurulması için 17. yüzyılın sonlarında birkaç teşebbüs olduysa da neticelendirilmedi.
Osmanlı subayları Yemenlilerle.
KAVALALI DÖNEMİ
Kavalalı Mehmed Ali Paşa'ya isyan eden
Türkçe Bilmez adlı bir bey, Cidde'den topladığı askerlerle 1833'te Yemen'e girip bazı şehirleri ele geçirdi, ancak orada tutunamadı.
Kavalalı, 1835'te
Emin Bey'in komutasında Yemen'e kuvvet sevk edip Lühayye ve Hudeyde'yi aldı.
Kavalalı İbrahim Paşa da Tihame'yi zaptetti. Mısır kuvvetlerinin Asir'i boşaltırken yönetimi bıraktığı
Şerif Hüseyin b. Ali, İmam Muhammed bin Yahyâ'ya yenilince Hudeyde idarecisi olan yeğeni tarafından kurtarıldı.
İngiltere, 1820'de Muha'yı denizden bombaladı. Daha sonra Aden'i işgale çalıştı. Osmanlı Devleti, 1849'da İngiliz tehdidi üzerine harekete geçip Yemen'in bir kısmına hâkim oldu. Bölgeye atanan valiler, Hudeyde ve Asir civarında baş gösteren ayaklanmalarla uğraştılar. Bölgede karışıklık bitmiyordu.
Ahmed Muhtar Paşa, 1872'de San'a'yı aldı.
19. yüzyıl, Avrupalıların Yemen'le ilgilendikleri bir dönemdi. Arapça bilen casus ve misyonerler bölgede faaliyet göstererek halkı Osmanlı'dan soğutmaya çalıştılar. Özellikle İngiltere, Zeydi imamlarla iyi geçinerek, onlara para ve hediyeler göndererek bölgeye yavaş yavaş yerleşti. Osmanlı yönetimi, İngiliz yayılmasını engellemeye çalıştıysa da başarılı olamadı.
Ahmed Muhtar Paşa
İSYAN SONA ERDİ
1889'da çıkan isyan zorlukla bastırıldı. 1895'te yeni bir isyan daha çıktı. İki yıl sonra bastırıldı.
İmam Yahya 1902'de isyan ederek halifeliğini ilan etti. Bu Osmanlı'nın karşılaştığı en büyük isyanlardan biriydi.
İmam Yahya bir türlü ele geçirilemedi.
1906'da İstanbul'dan gönderilen
"İmam Yahya'nın 20 gün içinde mutlaka yakalanması" yönündeki telgrafa sinirlenen
Ahmed Feyzi Paşa, "Sizin İmam Yahya dediğiniz Kasımpaşa imamı değil ki kulağından yakalayıp getireyim" diye sert bir cevap vermişti.
1911'de
İmam Yahya ile yapılan antlaşma, Yemen'de senelerce süren isyanı sona erdirdi. San'a dahil Zeydiler'in yaşadığı dağlık bölgelerin yönetimi
İmam Yahya'ya bırakıldı.
İmam Yahya ise
"emirü'l mü'minîn" olma iddiasından ve zekât toplamaktan vazgeçti.
Yemen'deki durum Birinci Dünya Savaşı yıllarında devam etti.
İmam Yahya, Yemen'deki Osmanlı ordusunun ihtiyaçlarının karşılanmasında yardımcı oldu. Osmanlı birliklerinin gerek Asir'deki
Seyyid İdrisi güçlerine gerekse İngilizlerin Aden'deki üssüne karşı giriştiği harekâta destek verdi.
Mondros Mütarekesi gereği Osmanlı askerlerinin İngilizlere teslim olması sırasında onlara sahip çıktı. Osmanlıların Yemen'deki silah ve cephaneleri gerektiğinde İngilizlere karşı direnişte kullanılmak üzere
İmam Yahya'ya bırakıldı.
İmam Yahya
SON ANA KADAR SAVAŞTIK
Son Yemen Valisi
Mahmud Nedim Bey'le birlikte temsili de olsa San'a'da 10 civarında asker ve memur görev başında kaldı. Nihayet Yemen, Lozan Antlaşması sonucunda hukuken Osmanlı toprağı olmaktan çıktı ve
Mahmud Nedim Bey, Mayıs 1924'te Yemen'den ayrıldı.
Osmanlılar fethettikleri yerleri birer vatan parçası olarak görmüşler, bu yüzden de her karış toprağını binlerce şehidin kanıyla yıkamadan terk etmemişlerdi. Ayrıca Yemen, Haremeyn'in güvenliği için son derece önemliydi. Yemen'in kaybedilmesi kesinleşmişken bile son kurşununa kadar savaşmamızın sebepleri bunlardı.
ÜLKEDE ZEYDİLİK HÂKİM
Yemenlilerin önemli bir kısmı Zeydi oldukları ve Osmanlı hilafetini kabul etmedikleri için sık sık isyan çıkmıştı. Yemen şeyhleri, imam unvanıyla kabileleri yönetirlerdi. Şeyhler vergi toplar, halkı istedikleri gibi çalıştırırlardı. Zeydiler, kendi imamlarına sıkı bir şekilde bağlı oldukları için onun her dediğini yaparlardı. Bu yüzden de Osmanlı Devleti, bölgede istediği şekilde bir hâkimiyet kuramamıştı.