Hayal satan kadın simyacının sonu idam sehpası oldu
Bakır, kurşun gibi metalleri genellikle altına donuşturmeye calışan "simya" tarih boyunca hep gozde bir yalancı bilim oldu. Kralların, sultanların saraylarında simyacılar calıştı. Simyacılar kitaplar yazıp geliştirdikleri formulleri gizli sembollerle ifade ettiler.
Simyacıların metalleri altına donuşturmek icin kullandıkları maddeye "simyacı taşı" veya "felsefe taşı" denirdi. Bu taş dokunduğu her maddeyi altına cevirdiği gibi, felsefe taşından elde edilecek iksir de icen insanlara olumsuzluk getirecekti.
Simya alanında İslam dunyasında da onemli calışmalar yapıldı. Ebubekir Razi'nin calışmaları Avrupa dillerine cevrildi. Ancak 17. yuzyıldan sonra simya araştırmaları azaldı. Bilimin gelişmesiyle birlikte bu yolla altın yapılamayacağı anlaşılınca simyacılar tarih sahnesinden cekildiler. Simyacılar araştırmalarıyla altın yapamadılar, ancak kimya ilminin gelişmesini sağladılar.
Altın yapmaya çalışanlar.
SADECE RENGİNİ DEĞİŞTİRDİ
Dunyanın nadir rastlanılan kadın simyacılarından biri ise Dördüncü Murad doneminde faaliyet gosteren Maanoğlu Fahreddin'in kızıydı.
Dördüncü Murad doneminde Lubnan'da isyan eden Durzi emirlerinden Maanoğlu Fahreddin idam edilmiş, hayatta kalan oğulları ise Enderun'a alınmıştı. Maanoğlu Fahreddin'in ailesinden yakalanamayan bir kişi vardı, o da kızıydı. Maanoğlu'nun kızı, erkek kılığında kacarak Diyarbakır'a gitmişti. Diyarbakır'da Rumiye Şeyhi'nin yanına sığınan kız bakırı gumuş, gumuşu de altına donuşturuyordu. Bu yaptıklarıyla herkesi kendisine hayran bırakmıştı. Ancak kimse değişenin madde mi yoksa sadece renk mi olduğuna bakmamıştı.
Bir sure sonra, 1638'de Bağdat seferine cıkan Dördüncü Murad, Halep'te konakladı. Rumiye Şeyhi, Halep'e padişahın yanına giderek bircok hediyeyle birlikte Maanoğlu'nun kızının yaptığı altın kulcelerini de "Hünkârım sana hazine lazımdır. Bu bilgi, evliya sanatıdır, ancak bu kız bir yolla ona ulaşmış. Sultanım dilerse yapar" diyerek Dördüncü Murad'a sundu.
19. yüzyılda Diyarbakır.
Sultan, Rumiye Şeyhi gibi bolgenin saygın bir isminin soylediklerine itibar etti. Halep'ten Diyarbakır'a gecince kızı yanına getirtip altın yapması icin 100 altın verdi. Kıza da ihtiyacları icin bol miktarda para verildi. Bağdat seferine devam eden Dördüncü Murad işini sağlama almak icin madenlerden anlayan bir kapıcıbaşıyı kızın yanına bırakmıştı.
Padişah ayrıldıktan sonra Maanoğlu'nun kızı gununu gun etmeye, kendisine verilen paraları eğlencelerde harcamaya başladı. Kapıcıbaşı, "Bir şeyler yap, ondan sonra eğlen" deyince, kız daha once Rumiye Şeyhi'ne yaptığı gibi sarartılmış madenleri ona verdi. Ancak kapıcıbaşı bunların sahte olduğunu soyleyince Maanoğlu'nun kızı, "Zamanla daha iyilerini yaparım" dedi.
Aradan zaman gecti, ancak altın ortaya cıkmadı. Kapıcıbaşı, bunun uzerine hunkara bir mektup yazarak kızın sahtekar olduğunu haber verdi. Maanoğlu'nun kızı ise bu arada gununu gun etmeye devam ediyordu. Beş ay sonra Diyarbakır'a donen Dördüncü Murad, Maanoğlu'nun kızını ibret-i alem icin Diyarbakır meydanında astırdı. Kendisine bir sahtekar getirdiği icin Rumiye Şeyhi'ni de oldurttu.
Dördüncü Murad
SULTAN MURAD'IN KORKUSUNDAN ÜLKEDE SİMYACI KALMADI
Dördüncü Murad, Bağdat seferinden İstanbul'a döndüğünde bu sefer Afrikalı bir simyacıyla karşılaşmıştı. "Ben iksir fennini bilirim, altın yaparım" diyen adamın ihtiyaçları karşılandı. Günlerce çalışan Afrikalı simyacı, padişahın huzurunda bir gösteri yapıp uzun uğraşlar sonucunda elde ettiği maddeyi Dördüncü Murad'a sundu. Sultan, bir elinde saf altın, diğer elinde simyacının verdiği maddeyi tutarak ikisini tarttı. Sonucu beğenmeyince simyacının kellesi uçurulup vücudu denize atıldı. Dördüncü Murad'ın, vaatlerini gerçekleştiremeyen simyacılara karşı sert tavrı yüzünden imparatorlukta simyacı kalmadı.
***
RUS HARİTALARINDA OSMANLI DEVLETİ
Osmanlı Devleti, Rusya İmparatorluğu tarihinde her zaman onemli bir yer tutmuştur. Bundan yuzden Rusya'da Osmanlı Devleti birkac asır boyunca aralıksız olarak coğrafi, siyasi ve askeri acılardan araştırıldı. Bu surecte hem muazzam birikim oluştu hem de Osmanlı Devleti ve burada yaşayan halklarla ilgili telif ve ceviri eserler ortaya cıktı. Osmanlı Devleti'nin araştırılmasına Rusya askeri muesseseleri de onemli katkıda bulundular.
Osmanlı ile yapılan savaşlar, duşmanın askeri, ekonomik ve coğrafi alanlarda iyi tanınmasını gerektiriyordu. Bu yuzden Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı subaylar, askeri istihbaratcılar ve deniz subayları, Osmanlı ile ilgili onemli veriler topladılar. Bunun da neticesinde bu komşu devletin bir nevi portresi ortaya cıktı, coğrafyası cizildi.
Rusya'da jeodezi ve haritacılık bilim dalları geliştikce Rusya İmparatorluğu'nun askeri muesseselerinin ihtiyac duyduğu teferruatlı Osmanlı haritaları yapılmaya başlandı. Yaklaşık 300 yıllık Osmanlı haritaları hazırlama surecinde Rusya Askeri ve Denizcilik bakanlıklarında Osmanlı'ya ait eşi benzeri olmayan, nadir tarihi haritalar iceren harita arşivi oluştu. Bununla birlikte bu onemli tarihi ve kulturel kaynaklar, değil Turkiye'de Rusya'da bile fazla bilinmemekte ve az araştırılmaktadır.
200 HARİTA VE ŞEHİR PLANI
İlyas Kemaloğlu ile Mihail Bashanov'un hazırladığı "Tarihi Rus Haritalarında Osmanlı Devleti" adlı calışmada (Turk Dunyası Belediyeler Birliği, İstanbul 2023) ilk kez Osmanlı'ya dair yaklaşık 200 harita ve şehir planı bir araya getirildi. Yayına konu olan haritalar bugun Rusya Devlet Askeri Deniz Filosu Arşivi, Rusya Devlet Tarih Muzesi, Rusya Devlet Askeri Tarih Arşivi, Rusya Devlet Eski El Yazmaları Arşivi, Rusya Devlet Kutuphanesi, Rusya Milli Kutuphanesi gibi arşiv, kutuphane ve muzelerde saklanmaktadır.
Bu onemli kitapta en erkeni 17. yuzyılın sonu ile tarihlendirilen Osmanlı Devleti'nin genel coğrafya haritaları, Osmanlı'nın ceşitli bolgelerinin haritası, Turk şehir, liman ve kalelerin planları yer almaktadır. Erken tarihli haritaların buyuk bir kısmı, el yazması halinde olup, Osmanlı'da gorev yapan Rus yetkililerin jeodezi, topografya ve hidrografi alanlarında yaptıkları calışmalar sonucunda ortaya cıkmıştır.
Soz konusu haritaların buyuk bir kısmı yayımlanmamıştır. Daha gec tarihteki haritalar ise basılı olsa da "gizli" ibaresine sahip olduklarından dolayı bunlar da araştırmacılar tarafından pek bilinmemektedir. Dolayısıyla bu harita ve planların yayımlanması, hem genel olarak Osmanlı tarihi araştırmalarına hem de Turkiye'de haritacılık alanındaki boşluğun doldurulmasına onemli katkıda bulunacaktır.
COĞRAFYA BÖLÜMÜ AÇILDI
Haritaların yanı sıra bu kitapta ayrıca Rusya'da haritacılık biliminin gelişimi, Osmanlı'ya dair harita calışmalarının seyri ve haritaların cizildiği donemdeki (yaklaşık olarak 1700-1917) Osmanlı- Rus munasebetleri anlatılmıştır.
Rusya'da haritacılık Car I. Petro doneminde gelişmeye başladı. Onun doneminde genel olarak askeri alanda onemli mesafeler katedildi. Car bu durumu "Karanlıktan aydınlığa askeriye sayesinde çıktık. Bizi eskiden ciddiye almıyorlardı, şimdi ise saygı duyuyorlar" diye ifade eder. 1725'te kurulan Rusya Bilimler Akademisi'nin nezdinde daha 1737'de "Coğrafya" departmanı acıldı. Uzun yıl boyunca da bu departmanın başında bugun adı Rusya'nın en buyuk universitesine (Moskova Devlet Universitesi) verilen M.V. Lomonosov bulunuyordu. II. Katerina doneminde ise haritacılık ilmi huviyet kazandı. Önemli Avrupalı haritacılar Rusya'ya davet edildiği gibi yurtdışından harita ve bu alanda kullanılan aletlerin satın alınması icin buyuk bütçeler de ayırıldı. Bu surecte artık Rusya'nın kendisinde de profesyonel haritacılar yetişti.
Rusların Osmanlı topraklarına dair ilk harita yapma denemesi I. Petro'nun Azak kuşatması sırasında gercekleşti. Osmanlı Devleti'ne dair Rus haritacılığı daha cok askeri haritacılıktı. Bu yondeki Rus haritacılığının gelişmesinin en önemli sebebi şuphesiz iki ulke arasındaki savaşlar ve bu savaşlara yapılan hazırlıklardır. Dolayısıyla hem barış zamanında Ruslar, Osmanlı topraklarını haritalandırırken savaş zamanında da uzmanlar Osmanlı haritalarını cıkarmakla meşgul oldular.
ELÇİLERİN EVLERİ DE YER ALDI
Rus topograflar zaman zaman resmi izinler cercevesinde bu tur faaliyetlerde bulunurken zaman zaman da bu calışmaları gizli yuruttuler. İşin ilginc tarafı, Rusların yaptığı bazı haritalar daha sonra Osmanlı yetkililerince de Turkce'ye tercume edilerek kullanıldı. Yine zamanla Rus topograflar Osmanlı'nın komşu ulkeleriyle aralarındaki sınır belirleme komisyonlarında da gorev alıp sınır haritalarını cıkardılar.
19. yuzyılda ise artık yayınevleri de Osmanlı'ya dair haritalar basmaya başladı. Bunun sebebi yine savaşlara bağlı olarak sıradan insanların da Osmanlı'yı merak etmeye başlaması ve genel olarak 19. yuzyılda Doğu'ya olan ilginin artmasıdır. İstanbul ve Canakkale boğazları ile İstanbul şehrinin harita ve planları da coğunlukla bu donemde yapıldı.
Yine Rus topograflar, şehir planlarının cizimine de onem verdiler. Soz konusu haritalarla planlar farklı konularda da onemli bilgi vermektedir. Planlarda yabancı elcilerin evlerinin bulunduğu yer, ayrı semtlerdeki askeri techizatların miktarı vs. hakkında da bilgi bulmak mumkundur.
Bu eser Rus arşivlerinin Turk tarihi hakkındaki onemini bir kez daha acıkca gostermiştir. Daha once yine Rus arşivlerini kullanarak Ermeni meselesi ve II. Abdülhamid'le ilgili kitaplar yayınlayan İlyas Kemaloğlu ve Mihail Bashanov ile eseri yayınlayan Turk Dunyası Belediyeler Birliği'ni bu onemli haritaları iceren kitabı bize kazandırdıkları icin tebrik ediyoruz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ABD’nin ikiden fazla seçilen tek başkanı Roosevelt (17.11.2024)
- Atatürk’ün son sözü ‘aleykümesselam’ olmuştu (10.11.2024)
- 100 yıl önce Türkiye’nin ilk futbol şampiyonu: Harbiye (03.11.2024)
- ABD seçimlerinin sonucu iç savaşa yol açmıştı (27.10.2024)
- Osmanlı kimliği 150 yıl önce denenmiş fakat tutmamıştı (20.10.2024)
- Lübnan’ın düzenini Avrupalılar bozdu (13.10.2024)
- Gündemden düşmeyen antlaşma: Sykes-Picot (06.10.2024)
- Osmanlı’da canilere 2 türlü ceza verilirdi kısas ve diyet (22.09.2024)
- İstanbul’u sarsan esrarengiz kadın cinayeti (15.09.2024)
- Sultan Abdülaziz’in Mısır seyahati protokolü değiştirdi (08.09.2024)