İsveç, küçük bir ülke olmasına rağmen askerlik alanında tarihte önemli bir aktör oldu. İsveç Kralı Gustav İkinci Adolf, 1618 ile 1648 yılları arasında Avrupa'da meydana gelen "30 Yıl Savaşları"nda çağının askerlik stratejilerini altüst etti. İsveç'in yetiştirdiği önemli komutanlardan bir diğeri de Kral Demirbaş Şarl'dı. Demirbaş Şarl (XII. Karl), 15 yaşındayken 1697'de tahta çıktı. Gençliğini av ve eğlence partilerinde geçiren Şarl, tahta çıkınca eğlence ortamından tamamen koptu ve ihtişamlı elbiselerini çıkararak bir asker gibi giyinmeye başladı.
Poltava Muharebesi
İSVEÇ-RUS SAVAŞI
İsveç Kralı, kendisine karşı birleşip 1700 ilkbaharında İsveç'e saldırarak "Kuzey Savaşı"nı başlatan Danimarka-Norveç Krallığı, Rusya ve Lehistan (Polonya)-Litvanya Birliği'yle yıllarca savaştı. Önce Danimarka'yı mağlup etti. Sıra Rusya'daydı. Şarl, Fin Körfezi'nde bulunan Narva Kalesi'ni kuşatan Rus ordusuna karşı harekete geçti. İsveç Kralı, uzun bir yürüyüşten sonra kalenin yardımına yetişti ve ordusunun yorgunluğu ile sayıca azlığına bakmadan saldırıya geçti. İsveç ordusunun dört misli olan Ruslar, 30 Kasım 1700'de meydana gelen muharebede doğru dürüst savaşmadan tüfeklerini bırakarak başlarında çarları olduğu halde kaçtılar. Şarl, esir aldığı askerleri serbest bırakarak Rus ordusuna değer vermediğini gösterdi.
Demirbaş Şarl, 1702'de Saksonya ve Lehistan-Litvanya Birliği'ni ardı ardına mağlup etti. İsveç Kralı'nın kazandığı zaferler, Avrupa'da büyük bir yankı uyandırdı. Avrupa'da yeni bir İskender'in doğduğu konuşuluyordu. İsveç'e karşı mağlup olan Rus Çarı Petro ise bu sırada Avrupa'dan getirttiği subaylarla ordusunu yeniden organize ediyordu.
Demirbaş Şarl
OSMANLI'YA SIĞINDI
Osmanlı yönetimi, Avrupa'nın kuzeyindeki gelişmeleri yakından takip ediyordu ve İsveç'le Rusya'ya karşı ittifak görüşmeleri yapıyordu. Demirbaş Şarl, 1707'de Rusya'yı işgale başladı. Rus Çarı Petro, modernleştirdiği ordusuna rağmen bir meydan muharebesine girmeyerek geri çekildi. Geri çekilirken de her tarafı yaktırıp yıktırdı. Holofzin'de meydana gelen muharebeyi yine İsveç kazandı, ancak yiyecek sıkıntısından dolayı İsveç ordusu Moskova'ya doğru gidemeyerek Ukrayna'ya yöneldi. Ukrayna'da da manzara aynıydı.
Demirbaş Şarl, asker, mühimmat sıkıntısına rağmen sefere devam etti fakat bu sefer de ileride Napolyon ve Hitler'i de mağlup edecek "Rus kışı" (Mareşal Kış) ile karşı karşıya kaldı. İsveç ordusu ağır kış şartlarında büyük kayıplar verdi. Şarl, Ukrayna'da Vorskla Nehri'nin kenarında bulunan Poltava'da Rus ordusuyla karşılaştı. İsveç Kralı, muharebeden birkaç gün önce yaralandığı için yattığı yerden savaşı iyi yönetemedi. 8 Temmuz 1709'da Poltava Muharebesi'nde Ruslar karşısında ağır bir mağlubiyet aldı. Kaçarak, beş gün beş gece süren zorlu bir yolculuğun ardından Osmanlı İmparatorluğu'na sığındı.
Rus ordusu, iki ülke arasındaki İstanbul Antlaşması'nı çiğneyip İsveçlileri takip bahanesiyle Osmanlı sınırını geçerek Özi kenarında kayık bekleyen İsveç askerlerine saldırdı. İsveç Kralı kurtulmasına rağmen, askerlerinin çoğu Ruslar tarafından öldürüldü.
Üçüncü Ahmed, durumu haber alınca Şarl'ın misafir olarak kabul edilip bir kral gibi muamele edilmesini, masraflarının Osmanlı Devleti tarafından karşılanmasını emretti. Krala Osmanlı topraklarında mülteci olarak kaldığı müddetçe günlük maaş bağlandı. Demirbaş Şarl'ın Osmanlı topraklarına sığındığındaki niyeti, en fazla iki hafta burada kalarak tekrar kuvvet toplamak üzere ülkesine dönmekti. Ancak Osmanlı ülkesinde mülteci olarak 5 yıl 3 ay kaldı.
Üçüncü Ahmed
TÜRK KÜLTÜRÜ HÂKİM OLDU
Osmanlı yönetimi, savaştan sonra Rusya ile anlaşmazlığı uzatmak istemediği için Şarl'ı ülkesine göndermek istedi. Kral ise yolun güvenli olmadığını öne sürerek gitmek istemedi. Ancak başka çaresi kalmayınca, 1714 Ağustos'unda padişahtan izin isteyerek Osmanlı topraklarından ayrıldı. 1714 Kasım'ında ülkesine ulaştı. İsveç, krallarının olmadığı dönemde perişan bir hâle düşmüştü. Bir başarı kazanarak mağlubiyet izlerini silmek için Norveç'e karşı bir sefer düzenleyen Şarl, 1718'de Fredrishald kuşatması sırasında vurularak 36 yaşında öldü.
Demirbaş Şarl'ın Türkiye'de kaldığı günlerde Doğu kültürüyle tanışması İsveç'te günümüze kadar gelen derin izler bıraktı. İsveç Kralı'nın ülkesine dönmesinden sonra "çiçek aşısı, dolma, buzlu şerbet, lahana dolması, yaprak dolması, köfte ve kahve" İsveç'e geldi. "Kalabalık, dolma, sofa, köfte (köttbollar) yıldırım, yaramaz, köşk, divan, asker oğlu (askerson)" gibi kelimeler, İsveç diline girdi.
İsveç Kralı, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki şehir planlamasından etkilenmişti. Stockholm'de aynı tarz planlamaya gitmeye çalışarak parklar yaptırttı. İsveç'teki ombudsmanlık kurumu da Demirbaş Şarl'ın Türkiye'de kaldığı günlerde Osmanlı yönetim sisteminin etkisi ve kralın ülkesinden uzak kaldığı dönemde İsveç'in yönetilme meselesinden dolayı ortaya çıktı. Demirbaş Şarl, yaptırttığı iki yeni gemiye "jilderim" (yıldırım) ve "jaramas" (yaramaz) isimlerini koymuştu. İsveç gemilerinde hâlâ aynı isimler kullanılır.
***
OSMANLI, İSVEÇ'İN BORÇLARINI SİLDİ
Osmanlı yönetimi, 5 yıl 3 ay ülkesinde kalan İsveç Kralı ile maiyetinin masraflarını karşılamış ve borç para vermişti. Ülkesine dönerken de Demirbaş Şarl'dan borçları karşılığında iki senet alınmıştı. Bâbıâli, yani Osmanlı hükümeti krala verilen 3 milyon gümüş taleri istemek üzere Ağustos 1727'de Kozbekçi Mustafa Ağa'yı İsveç'e elçi olarak gönderdi. Mustafa Ağa, bir yıl Stockholm'de kaldıktan sonra borcun çok az bir kısmını tahsil ederek 1728'de geri döndü. Mehmed Said Efendi, hem Birinci Mahmud'un tahta çıkışını haber vermek hem de alacakları istemek üzere gittiği İsveç'ten 1733'te döndü. Ancak Said Efendi, İsveç ekonomisinin bozukluğu yüzünden parayı tahsil edemedi.
İsveç'e giden Türk elçileri.
İsveç Kralı Frederik bir müddet sonra, İstanbul'a elçi göndererek paraları olmadığını söyleyip borçlarını silah vererek ödemeyi teklif etti. Osmanlı yönetimi alacağını başka türlü tahsil edemeyeceğini anlayınca, bu teklifi mecburen kabul etti. İsveç, 1738'de Osmanlı'ya bir gemi, 7 top ve 30 bin tüfek vermeyi kabul etti. Gemi yolda battı. Tüfeklerin de sadece bir kısmını verdiler.
Alınan silahların değeri İsveç'in borcunu karşılamıyordu. Ancak Sultan Birinci Mahmud, aradaki dostluğa binaen kalan alacağını bağışladı. 1740'ta iki devlet arasında Rusya'ya karşı bir ittifak kuruldu. Osmanlı İmparatorluğu, 1742'de İsveç'e 200 bin kuruş borç daha verdi. 1789'da iki ülke arasında Rusya'ya karşı ittifak kuruldu ve Osmanlı İmparatorluğu mali açıdan zor durumda olmasına rağmen İsveç'e 400 bin kuruş yardım yaptı, ancak savaşta zor duruma düşen İsveç, Rusya ile anlaşıp Osmanlı'yı yarı yolda bıraktı.