Amerika Birleşik Devletleri'nde son yıllarda okullara ve AVM'lere yapılan silahlı saldırılar sonucunda masum insanlar öldü. Bu silahlı saldırılar, Amerika'daki silah taşıma yasasını sürekli olarak gündeme getirdi. Bazı ara düzenlemeler yapılsa da, silah taşıma Amerikan Anayasası'nda yer aldığı ve Cumhuriyetçiler ile Demokratlar farklı farklı tutum takındıkları için bu kural devam ediyor.
MİLİSLER VE KIZILDERİLİLER
Amerikalıların silah taşıma hakkının temeli, İngiltere'deki 1689'daki "Bill of Rights"a kadar gider. Amerika 1776'ya kadar 13 İngiliz kolonisinden müteşekkil olduğu için Britanya adasındaki kurallar, bu bölgede de geçerliliğini korumaktaydı. Esasen, Amerika'da silah kullanabilme hakkının temel mantığı, yeni oluşan yerleşim merkezlerinde, yerleşimcilerin hâkimiyetini tesis edebilmekti. Zira "Minutemen" olarak adlandırılan milisler, bölgenin asıl sahibi olan Kızılderililere karşı İngilizlerin en büyük güvencelerinden biriydi.
Yerel yönetimler tarafından organize edilen ve özellikle ülkenin kuzeydoğu kıyılarında yer alan New England bölgesinde konuşlanan milisler, yerlilerle mücadele halindeydi. Milislerin ilk organizasyonunu sağlayan kişi Massachusetts Valisi John Endecott'tu. Milislerin Connecticut'ta yaşayan bir Kızılderili grubu olan Pequotlara yönelik 1636'daki saldırıları başarısız olmuştu. Ancak Massachusetts'teki bu milis grubu, Amerikan ulusal muhafızlarının tarihsel kökeni olarak kabul edilir.
Silahlanma hakkı, milislerin yaşadıkları bölgede güvenliklerini sağladığı için Londra tarafından olumlu görülmekteydi. Yolcuların ve Batı'ya giden keşif kafilelerinin güvenliği de bu şekilde sağlanıyordu. Amerika, İngiltere'den çok büyük ve büyük ölçüde ıssız bir ülkeydi; devletin yolların tamamını koruyabilecek imkânı bulunmamaktaydı. Vatandaşlara silah taşıma hakkı verilerek, vatanlarını savunmak isteyen Kızılderililerin saldırılarında onlara direnme imkânı tanınmaktaydı.
Bir başka sebep de bölgeye yerleşen Amerikalıların, çiftlik ve evlerinin korunmasıydı. İngilizler, 1066'daki Norman istilasından beri özel mülkün dokunulmazlığına önem vermekteydiler. Anglosakson hukuku, kişinin kendi üzerine tapulu arazisinin korunmasında ev sahibine çok geniş yetkiler vermekteydi. Bu yüzden muhtemel saldırılara karşı vatandaşların silah taşımasına imkân tanınmaktaydı.
İNGİLİZLER MAĞLUP OLDU
Daha önce İngiltere'ye en bağlı grup olarak ön plana çıkan milisler, 1775'te Amerikan Bağımsızlık Savaşı başlayınca bu kez bağımsızlık mücadelesinin en etkin unsuruna dönüştüler. Zira General George Washington liderliğinde savaş başladığında, Amerika'nın bağımsızlığını savunanların ellerinde herhangi bir ordu bulunmuyordu. Daha henüz bağımsızlık kararının alınmadığı ve Amerikalıların vergilere isyan ettiği sırada, İngilizlerin ilk saldırısı karşısında, Massachusetts'te bulunan yerel milisler direnişe geçtiler.
Milislerin katılım noktalarından ötürü, Lexington ve Concord Muharebeleri adı verilen bu çarpışmalarda, John Parker önderliğindeki Amerikalı milisler, İngilizleri Boston'a doğru sürüp, İngilizlerin Massachusetts Körfezi'nin iç kısımlarına erişmelerine engel oldular. Milislerin bu zaferi, Londra'yı şaşırttığı gibi Amerikalı isyancıların direniş azmini artırdı. Bu olay ABD tarihinde aynı zamanda "ilk kurşun olayı" olarak da kabul edildiğinden, Amerikan tarihinde özel öneme sahiptir. Milis birliklerin önderliğini üstlenen, daha önce Yedi Yıl Savaşları'nda ve Kızılderililerle olan mücadelede İngiliz ordusunda görev yapan, ancak esasen bir çiftçi ve değirmenci olan John Parker gerek Massachusetts'te gerekse de Amerika genelinde milli bir bağımsızlık kahramanı olarak ön plana çıktı. Nitekim anısına bir heykel ve Lexington zaferinin onuruna bir anıt inşa edildi. Bu zafer özellikle Amerika'nın kuzeydoğusunda yer alan eyaletlerin milli bilincinin oluşması sebebiyle, bu savaşın gerçekleştiği 19 Nisan tarihi, "Vatanseverlik Günü" olarak kutlanır.
Massachusetts'ten sonra diğer eyaletlerde de benzeri yerel milislerden birlikler kurulmaya başlandı. Bu eyaletler arasında, kuzey Atlantik kıyısında yer alan New Hampshire, Rhode Island ve Connecticut vardı. Bu sırada 13 koloninin temsilcileri, yeni kurulacak devletin hazırlıklarını Kıtasal Kongre'de yapmaktaydılar. Ancak "Continental Army" adıyla anılan Washington'ın komutasındaki düzenli ordu kuruluncaya kadar milislere güveniliyordu ve bu amaçla halkın silahlanması ve yerel savunma birliklerinin oluşturulması eyaletlerce teşvik edildi. Nitekim Bağımsızlık Savaşı sırasında, düzenli ordu oluşurken de büyük ölçüde milislerden yararlanıldı ve Boston uzun bir kuşatmadan sonra Mart 1776'da İngilizlerden kurtarıldı.
Amerika Birleşik Devletleri, 4 Temmuz 1776'da bağımsızlığını ilan etti. Ancak bağımsızlığın ilanı ve düzenli ordunun kurulması, yerel milislerin tamamen kaldırılması anlamına gelmemekteydi. Nitekim 2. Kıtasal Kongre'de alınan Konfederasyon kararlarında, tüm eyaletlerin milisleri desteklemesi isteniyor ve onların silahlanmasına yardımcı olmaları talep ediliyordu. Silahı olmayan milislerin silahlandırılması, Amerika'nın kurucu babalarının da önemli meselelerinden biriydi.
1777'de 13 koloninin ortaklaşa yayınladığı daimi ortaklık metninde 9 koloni, milis kullanma hakkının devam etmesini istiyordu. Amerikan Anayasası'nın yapım sürecinde, milislerin ne şekilde kullanılacağı ciddi bir tartışma konusuydu. Amerikalılar, İngilizleri mağlup edince savaş 1783'te sona erdi.
ANAYASAL HAKKA DÖNÜŞTÜ
1775-1789 arasında farklı şehirlerde yapılan konvansiyonlarda, silah taşımak bir özgürlük unsuru olarak kabul edildi. Nitekim silah taşımanın tartışıldığı konvansiyonlardan 1777'deki Vermont'ta "Vatandaşların kendilerinin ve devletin savunması için silah taşıma hakkına sahip olması" savunuluyordu. Bu hakka dayanak olarak ise mevcut olan silahlı kuvvetlerin özgürlüğe risk teşkil edebileceği, devletin vatandaşların özgürlüklerine karışmaması için her eyaletin milis güce sahip olması savunulmaktaydı. 1780'de Massachusetts'te de alınan karar benzer doğrultudaydı ve sivil vatandaşların silah taşıma hakkının, devletin ve ordunun, özgürlüklere müdahalesine karşı bir sigorta olduğu düşünülmekteydi.
1787'de toplanan Amerikan Anayasa Konvansiyonu, ABD'yi bir konfederasyondan federasyona geçirmeyi planlamaktaydı. Anayasanın yazım sürecinde milislerin görevinin olacağı ve Amerikan vatandaşlarının, nasıl silah kullanabilecekleri tartışma konusu oldu. Mart 1789'da Amerikan Anayasası yürürlüğe girdi. Altı ay sonra Haklar Beyannamesi (Bill of Rights) ilan edildi. Silah taşıma hakkı anayasanın ilk haline girmediyse de, beyannamede "Düzenli bir milis gücü, hür bir eyaletin güvenliği için zorunlu olduğundan, halkın silah bulundurma ve taşıma hakkı ihlal edilmeyecektir" şeklinde yer aldı.
Haklar Beyannamesi'nin 10 maddesinin 1791'de anayasaya eklemlenmesi sırasında 2. değişiklikle silah bulundurma ve taşıma hakkı anayasal bir hakka dönüştürüldü. Madde, düzenli bir milis kuvveti varlığı ile silah taşıma hakkını bir arada düşünmekteydi. Zira Amerikan kuruluş felsefesine göre, 17 yaşın üstünde ve eli silah tutan her erkek aslında bir milisti. Amerikalılar anayasada bulunmayan bu ayrım için kanun düzenlemesine gitmişlerdi. Amerikan yasalarına göre ulusal muhafızlar ve deniz muhafızları organize milislerken, herhangi bir askeri veya milis görevi olmayan ABD vatandaşları ise organize olmayan milistiler.
Amerikan Haklar Beyannamesi
ABD MAHKEMESİ: SİLAH TAŞIMAK DOĞAL BİR HAK
ABD'nin kuruluş felsefesinde silah taşıma hakkı, hem vatanın hem de özgürlüklerin savunulmasının temel dayanağı olarak düşünülmüştü. Serbestçe silah taşımanın, ilerleyen yıllarda güvenlik açığına yol açması, ABD Anayasası'nın yeniden yorumlanma ihtiyacını getirdiyse de maddenin çok net olması herhangi bir silah yasağına engel olmuş, Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi (Supreme Court) silah yasağı getiren yasa değişikliklerini farklı tarihlerde iptal etmişti. Bu kararlardan en kritiklerinden biri 2007 yılında verilen karardır. Buna göre sadece milis kuvvetlerdekiler değil, sivil vatandaşların da silah taşımasının tarihsel bir hak olduğuna karar verilmişti. 21 Mart 2016'daki karar ise anayasa maddesinin yorumlanmasıyla ilgilidir ve mahkeme aldığı kararla her türlü silahın taşınmasını bir doğal hak olarak görmüştür. Mahkeme en son 23 Haziran 2022'de bazı eyalet mahkemelerinin silah yasaklarını tasvip eden kararlarını iptal etmiş ve silah taşıma hakkına sınırlandırma getirilemeyeceğine karar vermiştir.
Amerikan Anayasası imzalanıyor.
İNGİLİZLER YASAL HALE GETİRDİ
Amerikalıların silah taşıma hakkının temeli, İngiltere'deki 1689'daki "Bill of Rights"a dayanır. İngiltere'de ilk olarak halkın da silah taşımasına ve silahlı birlikler oluşturmasına olanak veren yasa 1665'te onaylanmıştı. Bu yasa, vilayetlerin kendi askeri birimlerini oluşturmasına imkân tanımaktaydı. İngiltere halkının çoğunluğu Protestan olmasına rağmen 1685'te Katolik II. James, ülkenin başına geçmişti. James'in askerleri Katoliklerden seçmesi ve bunun neticesinde Protestanlara yönelik baskı rejimi halkın ayaklanmasına sebep oldu. Protestan İngilizler ve parlamento yanlıları krala karşı koymak için İngiliz tahtının vârisi II. Mary'nin eşi Hollanda Prensi III. Wilhelm'den yardım istediler. "Şanlı Devrim" denen süreçte Protestan İngilizler, Hollandalı birliklerin yardımıyla Kral II. James'i devirip, III. Wilhelm ve II. Mary'yi tahta çıkardılar. Bir daha böyle bir dini baskıyla karşılaşmak istemeyen İngilizler, gelecekte benzer bir kralın başa geçmesi ihtimaline karşı 1689'daki İngiliz Haklar Beyannamesi'yle vatandaşlarına silah kullanma hakkı tanındı.
MİLİSLER VE KIZILDERİLİLER
Amerikalıların silah taşıma hakkının temeli, İngiltere'deki 1689'daki "Bill of Rights"a kadar gider. Amerika 1776'ya kadar 13 İngiliz kolonisinden müteşekkil olduğu için Britanya adasındaki kurallar, bu bölgede de geçerliliğini korumaktaydı. Esasen, Amerika'da silah kullanabilme hakkının temel mantığı, yeni oluşan yerleşim merkezlerinde, yerleşimcilerin hâkimiyetini tesis edebilmekti. Zira "Minutemen" olarak adlandırılan milisler, bölgenin asıl sahibi olan Kızılderililere karşı İngilizlerin en büyük güvencelerinden biriydi.
Yerel yönetimler tarafından organize edilen ve özellikle ülkenin kuzeydoğu kıyılarında yer alan New England bölgesinde konuşlanan milisler, yerlilerle mücadele halindeydi. Milislerin ilk organizasyonunu sağlayan kişi Massachusetts Valisi John Endecott'tu. Milislerin Connecticut'ta yaşayan bir Kızılderili grubu olan Pequotlara yönelik 1636'daki saldırıları başarısız olmuştu. Ancak Massachusetts'teki bu milis grubu, Amerikan ulusal muhafızlarının tarihsel kökeni olarak kabul edilir.
Silahlanma hakkı, milislerin yaşadıkları bölgede güvenliklerini sağladığı için Londra tarafından olumlu görülmekteydi. Yolcuların ve Batı'ya giden keşif kafilelerinin güvenliği de bu şekilde sağlanıyordu. Amerika, İngiltere'den çok büyük ve büyük ölçüde ıssız bir ülkeydi; devletin yolların tamamını koruyabilecek imkânı bulunmamaktaydı. Vatandaşlara silah taşıma hakkı verilerek, vatanlarını savunmak isteyen Kızılderililerin saldırılarında onlara direnme imkânı tanınmaktaydı.
Bir başka sebep de bölgeye yerleşen Amerikalıların, çiftlik ve evlerinin korunmasıydı. İngilizler, 1066'daki Norman istilasından beri özel mülkün dokunulmazlığına önem vermekteydiler. Anglosakson hukuku, kişinin kendi üzerine tapulu arazisinin korunmasında ev sahibine çok geniş yetkiler vermekteydi. Bu yüzden muhtemel saldırılara karşı vatandaşların silah taşımasına imkân tanınmaktaydı.
İNGİLİZLER MAĞLUP OLDU
Daha önce İngiltere'ye en bağlı grup olarak ön plana çıkan milisler, 1775'te Amerikan Bağımsızlık Savaşı başlayınca bu kez bağımsızlık mücadelesinin en etkin unsuruna dönüştüler. Zira General George Washington liderliğinde savaş başladığında, Amerika'nın bağımsızlığını savunanların ellerinde herhangi bir ordu bulunmuyordu. Daha henüz bağımsızlık kararının alınmadığı ve Amerikalıların vergilere isyan ettiği sırada, İngilizlerin ilk saldırısı karşısında, Massachusetts'te bulunan yerel milisler direnişe geçtiler.
Milislerin katılım noktalarından ötürü, Lexington ve Concord Muharebeleri adı verilen bu çarpışmalarda, John Parker önderliğindeki Amerikalı milisler, İngilizleri Boston'a doğru sürüp, İngilizlerin Massachusetts Körfezi'nin iç kısımlarına erişmelerine engel oldular. Milislerin bu zaferi, Londra'yı şaşırttığı gibi Amerikalı isyancıların direniş azmini artırdı. Bu olay ABD tarihinde aynı zamanda "ilk kurşun olayı" olarak da kabul edildiğinden, Amerikan tarihinde özel öneme sahiptir. Milis birliklerin önderliğini üstlenen, daha önce Yedi Yıl Savaşları'nda ve Kızılderililerle olan mücadelede İngiliz ordusunda görev yapan, ancak esasen bir çiftçi ve değirmenci olan John Parker gerek Massachusetts'te gerekse de Amerika genelinde milli bir bağımsızlık kahramanı olarak ön plana çıktı. Nitekim anısına bir heykel ve Lexington zaferinin onuruna bir anıt inşa edildi. Bu zafer özellikle Amerika'nın kuzeydoğusunda yer alan eyaletlerin milli bilincinin oluşması sebebiyle, bu savaşın gerçekleştiği 19 Nisan tarihi, "Vatanseverlik Günü" olarak kutlanır.
Massachusetts'ten sonra diğer eyaletlerde de benzeri yerel milislerden birlikler kurulmaya başlandı. Bu eyaletler arasında, kuzey Atlantik kıyısında yer alan New Hampshire, Rhode Island ve Connecticut vardı. Bu sırada 13 koloninin temsilcileri, yeni kurulacak devletin hazırlıklarını Kıtasal Kongre'de yapmaktaydılar. Ancak "Continental Army" adıyla anılan Washington'ın komutasındaki düzenli ordu kuruluncaya kadar milislere güveniliyordu ve bu amaçla halkın silahlanması ve yerel savunma birliklerinin oluşturulması eyaletlerce teşvik edildi. Nitekim Bağımsızlık Savaşı sırasında, düzenli ordu oluşurken de büyük ölçüde milislerden yararlanıldı ve Boston uzun bir kuşatmadan sonra Mart 1776'da İngilizlerden kurtarıldı.
Amerika Birleşik Devletleri, 4 Temmuz 1776'da bağımsızlığını ilan etti. Ancak bağımsızlığın ilanı ve düzenli ordunun kurulması, yerel milislerin tamamen kaldırılması anlamına gelmemekteydi. Nitekim 2. Kıtasal Kongre'de alınan Konfederasyon kararlarında, tüm eyaletlerin milisleri desteklemesi isteniyor ve onların silahlanmasına yardımcı olmaları talep ediliyordu. Silahı olmayan milislerin silahlandırılması, Amerika'nın kurucu babalarının da önemli meselelerinden biriydi.
1777'de 13 koloninin ortaklaşa yayınladığı daimi ortaklık metninde 9 koloni, milis kullanma hakkının devam etmesini istiyordu. Amerikan Anayasası'nın yapım sürecinde, milislerin ne şekilde kullanılacağı ciddi bir tartışma konusuydu. Amerikalılar, İngilizleri mağlup edince savaş 1783'te sona erdi.
ANAYASAL HAKKA DÖNÜŞTÜ
1775-1789 arasında farklı şehirlerde yapılan konvansiyonlarda, silah taşımak bir özgürlük unsuru olarak kabul edildi. Nitekim silah taşımanın tartışıldığı konvansiyonlardan 1777'deki Vermont'ta "Vatandaşların kendilerinin ve devletin savunması için silah taşıma hakkına sahip olması" savunuluyordu. Bu hakka dayanak olarak ise mevcut olan silahlı kuvvetlerin özgürlüğe risk teşkil edebileceği, devletin vatandaşların özgürlüklerine karışmaması için her eyaletin milis güce sahip olması savunulmaktaydı. 1780'de Massachusetts'te de alınan karar benzer doğrultudaydı ve sivil vatandaşların silah taşıma hakkının, devletin ve ordunun, özgürlüklere müdahalesine karşı bir sigorta olduğu düşünülmekteydi.
1787'de toplanan Amerikan Anayasa Konvansiyonu, ABD'yi bir konfederasyondan federasyona geçirmeyi planlamaktaydı. Anayasanın yazım sürecinde milislerin görevinin olacağı ve Amerikan vatandaşlarının, nasıl silah kullanabilecekleri tartışma konusu oldu. Mart 1789'da Amerikan Anayasası yürürlüğe girdi. Altı ay sonra Haklar Beyannamesi (Bill of Rights) ilan edildi. Silah taşıma hakkı anayasanın ilk haline girmediyse de, beyannamede "Düzenli bir milis gücü, hür bir eyaletin güvenliği için zorunlu olduğundan, halkın silah bulundurma ve taşıma hakkı ihlal edilmeyecektir" şeklinde yer aldı.
Haklar Beyannamesi'nin 10 maddesinin 1791'de anayasaya eklemlenmesi sırasında 2. değişiklikle silah bulundurma ve taşıma hakkı anayasal bir hakka dönüştürüldü. Madde, düzenli bir milis kuvveti varlığı ile silah taşıma hakkını bir arada düşünmekteydi. Zira Amerikan kuruluş felsefesine göre, 17 yaşın üstünde ve eli silah tutan her erkek aslında bir milisti. Amerikalılar anayasada bulunmayan bu ayrım için kanun düzenlemesine gitmişlerdi. Amerikan yasalarına göre ulusal muhafızlar ve deniz muhafızları organize milislerken, herhangi bir askeri veya milis görevi olmayan ABD vatandaşları ise organize olmayan milistiler.
Amerikan Haklar Beyannamesi
ABD MAHKEMESİ: SİLAH TAŞIMAK DOĞAL BİR HAK
ABD'nin kuruluş felsefesinde silah taşıma hakkı, hem vatanın hem de özgürlüklerin savunulmasının temel dayanağı olarak düşünülmüştü. Serbestçe silah taşımanın, ilerleyen yıllarda güvenlik açığına yol açması, ABD Anayasası'nın yeniden yorumlanma ihtiyacını getirdiyse de maddenin çok net olması herhangi bir silah yasağına engel olmuş, Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi (Supreme Court) silah yasağı getiren yasa değişikliklerini farklı tarihlerde iptal etmişti. Bu kararlardan en kritiklerinden biri 2007 yılında verilen karardır. Buna göre sadece milis kuvvetlerdekiler değil, sivil vatandaşların da silah taşımasının tarihsel bir hak olduğuna karar verilmişti. 21 Mart 2016'daki karar ise anayasa maddesinin yorumlanmasıyla ilgilidir ve mahkeme aldığı kararla her türlü silahın taşınmasını bir doğal hak olarak görmüştür. Mahkeme en son 23 Haziran 2022'de bazı eyalet mahkemelerinin silah yasaklarını tasvip eden kararlarını iptal etmiş ve silah taşıma hakkına sınırlandırma getirilemeyeceğine karar vermiştir.
Amerikan Anayasası imzalanıyor.
İNGİLİZLER YASAL HALE GETİRDİ
Amerikalıların silah taşıma hakkının temeli, İngiltere'deki 1689'daki "Bill of Rights"a dayanır. İngiltere'de ilk olarak halkın da silah taşımasına ve silahlı birlikler oluşturmasına olanak veren yasa 1665'te onaylanmıştı. Bu yasa, vilayetlerin kendi askeri birimlerini oluşturmasına imkân tanımaktaydı. İngiltere halkının çoğunluğu Protestan olmasına rağmen 1685'te Katolik II. James, ülkenin başına geçmişti. James'in askerleri Katoliklerden seçmesi ve bunun neticesinde Protestanlara yönelik baskı rejimi halkın ayaklanmasına sebep oldu. Protestan İngilizler ve parlamento yanlıları krala karşı koymak için İngiliz tahtının vârisi II. Mary'nin eşi Hollanda Prensi III. Wilhelm'den yardım istediler. "Şanlı Devrim" denen süreçte Protestan İngilizler, Hollandalı birliklerin yardımıyla Kral II. James'i devirip, III. Wilhelm ve II. Mary'yi tahta çıkardılar. Bir daha böyle bir dini baskıyla karşılaşmak istemeyen İngilizler, gelecekte benzer bir kralın başa geçmesi ihtimaline karşı 1689'daki İngiliz Haklar Beyannamesi'yle vatandaşlarına silah kullanma hakkı tanındı.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Sonraki Haber
Daha Fazla Gör
- Son dakika video izle
- Son dakika haberleri
- A Haber analiz
- Gündem haberleri
- Ekonomi haberleri
- Otomobil haberleri
- Namaz vakitleri
- Hava durumu
- İstanbul Yol durumu
- Atv canlı yayın izle
- Spor haberleri
- Foto galeri
- Son dakika emekli haberleri
- Teknoloji haberleri
- A Haber programlar
- Sabah – Takvim yazarları oku
- Kuruluş Osman izle
- Gazete manşetleri
- Instagram dondurma
- Küçük bir hareket, büyük bir ipucu: Kollarınızı nasıl kavuşturduğunuz, kişiliğinizi yansıtıyor!
- Soğuk algınlığına son! Bu doğal kür bağışıklığınızı güçlendiriyor: Öksürük ve balgamı anında kesiyor
- İkinci el araç alımında kilometre kontrolü nasıl yapılır? Hızlı ve güvenilir bilgi: SMS ile kilometre sorgulama!
- 240 Kamu işçisi alımı başladı! Tarım Bakanlığı OGM ve DSİ bünyelerine İŞKUR ile işçi alımı yapacak
- Tesisatçı milyoner oldu! Tadilat sırasında bulduğu altınla hayatı değişti
- Cebindeki bozukluk milyonlar eder! Nadir paralarla servet kazan
- Şaşırtıcı gerçek! Köpeklerin ezan sırasında ulumasının sebebi ortaya çıktı
- 22 Kasım Diş Hekimleri Günü: Diş Hekimleri Günü için resimli, yazılı, anlamlı mesajlar
- Evde başladı, Türkiye’nin her köşesine ulaştı: Yoğun talep görüyor, siparişlere yetişemiyor!
- YDS SONUÇLARI SORGULAMA EKRANI: 2024-YDS/2 sonuçları açıklandı! YDS sonucu nereden öğrenilir?
- Uyanık kadınlar! Erkeklerin hilelerini fark eden 3 burç
- Çocuğunuz dahi olabilir! Anlamak çok kolay!