Kanuni ömrünün son günlerinde, Sigetvar (Zigetvar) seferine çıktı. 7 Ağustos 1566'da Sigetvar muhasarası başladı. Günler geçtikçe ihtiyar padişahın hastalığı iyice artmıştı, ancak kale de bir türlü alınamıyordu.
Kanuni kuşatmanın uzaması üzerine,
"Bu kale benim yüreğimi yakmıştır. Dilerim Hak'tan ateşlere yana" demişti.
BÜYÜK TÜRK'ÜN ŞEHADETİ
Sigetvar tamamen düşmek üzere iken 6/7 Eylül gecesi
"Büyük Türk" ölmüştü. Sigetvar ise düşmek üzereydi. Böyle bir durumda padişahın ölümünün asker arasında duyulması bir aylık çabayı boşa çıkarabilirdi. Veziriazam
Sokollu Mehmed Paşa, padişahın ölümünden haberdar olanlara bunun bir sır olarak saklanmasını ve gerekenlerin yapıldıktan sonra padişahın yattığı yerin altına gömülmesini emretti.
Kanuni'nin cesedi iç organları çıkarıldıktan sonra misk ve amber kokuları sürülerek tahtın altına geçici olarak defnedildi. Bir adam da padişahın yatağına hasta gibi yatırıldı.
Kanuni, tahta çıkalı 46 yıl olmuştu ve şehit düştüğünde 71 yaşındaydı.
Sokollu, durumu askerden gizlemişti. Ancak kalenin bir an önce ele geçmesi lazımdı. Ordu komutanlarına,
"Çok şükür padişahın sağlığı düzelmek üzeredir, fakat kalenin fethinin gecikmesinden dolayı huzursuzluk duymaktadır. Padişahımızın emri Sigetvar'ın bugün fethedilmesidir" yönünde bir emir gönderdi. Veziriazamın teşvikleriyle son hücum yapıldı ve 7 Eylül'de Sigetvar tamamen fethedildi.
İkinci Selim ve devlet ileri gelenleri, Kanuni için dua ediyor.
DURUM İDARE EDİLDİ
Veziriazam, bu arada kalenin fethi bahanesi ile Kütahya sancakbeyi ve tahtın tek vârisi olan
Şehzade Selim'e babasının öldüğünü bildiren bir mektup gönderdi. Veziriazam, haberin asker arasında olumsuz bir etki yapacağından korktuğu için padişahın ölümünü saklamaya devam etti. Kalenin fethinden sonra veziriazam günlük rutin işlere devam ederek şüphe yaratmamaya çalıştı.
Durumu vezirlerden bile saklayan
Sokollu, ordu içerisine adam sokarak askerin düşüncelerini sürekli takip etti. Askerlerin içerisinde padişahın hiç gözükmemesi üzerine dedikodu artmıştı. Söylentiler artınca tellallar çıkaran veziriazam,
Kanuni'nin cuma namazını kalede kılacağını ilan etti. Daha sonra da padişahın ayağının incinmesinden dolayı cuma namazına gelemeyeceğini duyurarak durumu idare etmeye devam etti. Çeşitli aldatmacalarla 22 gün geçiren veziriazam, askerin padişahın gelip bahşiş vermesini istemesi üzerine,
Kanuni'nin başkanlığında divan toplantısı yapılacağı haberini askere ilan etti. Padişahın ölümü vezirlere haber verilmemişti ama devlet ileri gelenleri durumu anlamışlardı. Divan toplantısından önce mırıldanan vezirleri ziyaret eden veziriazamın adamları, onları düşman içerisinde bulunulmasından dolayı padişahın hayatta olduğuna askerin inandırılması gerektiğine ikna etti.
9 Ekim 1566 günü divan toplandı. Divana gelen Yeniçeri Ağası
Ali Ağa, veziriazamdan aldığı talimat uyarınca dışarı çıktığında yeniçerilere hitaben padişahın,
"Berhüdar olup yüzleri ak olsun, gazaları mübarek olsun, yoldaşlığı tamam edip kaleyi iyi bir duruma getirsinler. Bütün bahşiş ve zamları verilsin" dediğini nakletti. Ardından da padişahtan hemen yerine getirilmesi gereken bir emir almış gibi atına binip kaleye gitti. Bu haber üzerine padişahın otağı önünde toplanan asker dağıldı. Durum yine idare edilmişti.
Sokollu, Sigetvar'ın çevresindeki kaleleri de fethettirerek biraz daha zaman geçirdi.
Şehzade Selim'in orduya yetişmesi için zaman geçiriyordu. Şehzadeye acele etmesi için bir mektup daha gönderdi.
Sokollu Mehmed Paşa, İkinci Selim'in yaklaştığı haberini alınca askere maaş dağıttıktan sonra orduyu 20 Ekim'de Sigetvar önünden Belgrad'a doğru hareket ettirdi.
Kanuni'nin cesedi gömüldüğü yerden çıkarılıp gizlice hazırlanan ceviz tabuta konulmuştu. Tabut arabaya konulup otağ-ı hümayun kaldırıldıktan sonra ordu törenle yola çıktı. Bir süre yol alındıktan sonra veziriazam güvenli topraklara gelindiğini söyleyerek birkaç yüz asker ve saray ağalarını bırakıp askeri padişahın arabasından uzaklaştırdı. Ardından da emir verdi ve hafızlar Kuran okumaya başladı.
Kanuni Sultan Süleyman'ın cenazesi.
BÜTÜN ORDU AĞLADI
Hafızların Kuran okumasından durumu anlayan padişahın yakın çevresindeki görevliler başlarına siyah giydiler. Haber dalga dalga yayıldı. Bütün ordu ağlayıp dövünüyordu. Öyle bir an oldu ki, asker yürümeyi bıraktı.
"Hay Sultan Süleyman Han" diye feryada başladı. Bunun üzerine
Sokollu, askerlerin yanına gidip
"Kardeşler, yoldaşlar niçin yürümezsiniz. Bunca yıllık İslam padişahını Kuran ile uğurlayalım. Gaza ile Macaristan'ı İslam ülkesi yaptı. Hepimizi ihsanlarıyla besledi. Karşılığı bu mudur ki, cesedini başımız üstünde götürmeyelim. Oğlu Sultan Selim Han padişahımız 17 gündür Belgrad'da sizi bekler. Merhum padişahımız bütün bahşiş ve zamlarınızı ona vasiyet etti. Hafızlar durmayın, acımızın devası Kuran'dır" diyerek askeri sakinleştirdi.
İkinci Selim siyah kaftanla padişahın cenazesini karşıladı.
Kanuni'nin cenazesinin bulunduğu araba önünde
İkinci Selim ve devlet adamları dualar ettiler. Daha sonra
Kanuni'nin ikinci kez cenaze namazı kılındı. Ardından
Kanuni'nin cenazesi ordudan ayrı bir kafile ile İstanbul'a doğru yola çıkarıldı ve yol boyunca durumu öğrenen halkın ağlamaları ve dualarıyla karşılandı.
Kanuni'nin cenazesi İstanbul'da Şeyhülislam
Ebussuud Efendi tarafından üçüncü defa cenaze namazı kıldırıldıktan sonra Süleymaniye Camii'ndeki türbesinin inşa edilmesi düşünülen yere götürüldü. Türbe henüz yapılmadığı için mezarın üzerine bir çadır kurulmuştu.
Kanuni, Mimar Sinan'ın nezaretinde hazırlanan mezarına gömüldü.
Çelebi Sultan Mehmed
PADİŞAHIN ÖLÜMÜNÜ 42 GÜN GİZLEDİLER
1421 Mayıs'ında Edirne Sarayı'nda vefat eden Çelebi Mehmed'in ölüm haberi asker ve halktan tam 42 gün gizlenmişti. Çelebi Mehmed vefat etmeden önce yerine oğlu Şehzade Murad'ın geçmesini ve diğer oğullarının can emniyetinin sağlanmasını vasiyet etmişti. Vasiyeti gereği ölür ölmez Amasya'da bulunan Şehzade Murad hemen Edirne'ye çağrıldı. Ama şehzade Amasya'dan Edirne'ye gelene kadar Çelebi Mehmed'in öldüğü gizli tutulmalıydı. Çünkü bir padişah öldüğünde, diğeri tahta çıkana kadar askerler yağma yapıyor, tam bir anarşi ortamı başkente hâkim oluyordu. Ayrıca Bizans bunu öğrenirse elinde bulundurduğu Yıldırım'ın oğlu Şehzade Mustafa'yı Edirne'ye göndererek iç çatışmaya sebep olabilirdi.
Tüm bu tehlikeleri bilen idareciler hemen Edirne'den dışarı çıkılmasını yasakladılar. Bu arada babasının ölüm haberini alan Şehzade Murad da yola çıkmıştı. Ama Bursa'ya gelmesi bir ayı buldu. Önce Bursa'ya gelerek burada hükümdarlığını ilan etti. Bunlar olurken Çelebi Mehmed'in ölümü yine gizli tutuldu ve başhekim ile iki vezirden başka kimse bunu öğrenemedi. Her gün iki hekim saraya gelerek padişahın tedavisi için ellerinden geleni yaptıklarını, ama tam iyileşme için bazı ilaçların getirilmesi gerektiğini söyleyerek saray halkı ile askeri oyalıyordu.
Çelebi Mehmed ölüm döşeğinde.
Bu arada cesedin bozulmasını önlemek için iki hekim, Çelebi Mehmed'in iç organlarını çıkardıktan sonra sultanın organlarını odanın içinde kazdıkları bir çukura gömdüler. Sonra cesedin geri kalanını da özel ilaçlar sürerek koruma altına aldılar ve yaşıyormuş gibi yatağa yatırdılar. Ancak askerin sabrı gün geçtikçe tükeniyordu ve bir an önce padişahın gösterilmesini istiyordu. Bunun üzerine Veziriazam Bayezid Paşa çok ilginç bir yola başvurdu. Ölmüş haldeki Çelebi Mehmed'e elbiseleri giydirilip içerinin tam olarak görülmediği bir mekândan askere gösterilmişti. Ayrıca arkasına saklanan biri yardımıyla da Çelebi Mehmed'in kafası ve kolları sallanarak da sağlığının iyi olduğuna askeri inandırmışlardı.
Şehzade Murad, Bursa'ya gelip padişahlığını ilan ettikten sonra hem asker hem de Bizans, Çelebi Mehmed'in öldüğünü öğrenmişti. Böylece Osmanlı padişahları içinde ölümü gizlenen ilk padişah da Çelebi Mehmed olmuştu.