Demirbaş Şarl, henüz 15 yaşındayken 1697'de İsveç tahtına çıktı. Bu sırada Rusya, Osmanlı hâkimiyet alanı olan Karadeniz'e ve İsveç'in hâkimiyet alanı olan Baltık sahillerine ulaşmaya çalışıyordu. Bu yüzden Danimarka ve Lehistan ile bir koalisyon kurup 1700'de İsveç'e savaş açarak Kuzey Savaşları'nı başlattı.
Demirbaş Şarl, Danimarka, Lehistan ve Rusya'yı mağlup etti. Osmanlılar, Kuzey Savaşları'nı yakından takip etmesine rağmen bu savaşa dahil olmadı
Demirbaş Şarl, 1707'de Rusya'ya girdi. Rus Çarı
Petro, bir meydan savaşını kabul etmeyerek geri çekildi. Geri çekilirken her taraf yakılıp yıkıldı.
Demirbaş Şarl, Holovic'de Rus ordusunu yense de Moskova'ya ilerleyecek lojistik imkânları yoktu. İsveç Kralı, bu durumu dikkate almadan ilerlemeye çalıştıysa da kış şartlarından dolayı büyük kayıplar verdi. 8 Temmuz 1709'da Ukrayna topraklarındaki Poltava'da Rus ordusuyla karşı karşıya geldi, ancak büyük bir hezimete uğradı.
OSMANLI KUCAK AÇTI
Poltava Savaşı'ndan sonra 1000 kadar askeriyle kaçan
Demirbaş Şarl, 3 saatlik bir yürüyüşün ardından Özi Kalesi'ne ulaştı. Kale muhafızı
Abdurrahman Paşa, kral ve askerleri için rüşvet karşılığında 2 filika gönderdi. Ruslar, Osmanlılar'la aradaki antlaşmaya rağmen İsveçlileri takip ederek Türk topraklarına girip Özi'de kayık bekleyen İsveçlilere saldırdı.
Abdurrahman Paşa yaşanan gelişmeler hakkında İstanbul'a bilgi verdi. Kral ve maiyetinin Bender Kalesi varoşuna yerleşmesine izin verildi.
Poltava Muharebesi
Kral, Bender'e varmadan
III. Ahmed'in,
Şarl'ın masraflarının
Osmanlı bütçesinden karşılanmasına
ve bir kral olarak ağırlanmasına
dair emri ulaştı. Özi Muhafızı
Abdurrahman Paşa rüşvet aldığı
ve krala karşı bazı uygunsuz
hareketlerde bulunduğu için cezaya
çarptırıldı. Kral ile aralarında
Ukrayna Kazakları ve Lehler'in
de olduğu yaklaşık 4 bin kişilik
maiyeti için Bender civarındaki
Varniçe Köyü'nde çadırlar kuruldu.
Bu sayı zamanla 8 bine kadar
ulaştı.
ÜLKESİNE DÖNEMEDİ
Kısa bir süre sonra Lehistan'a geçme niyetinde olan
Demirbaş Şarl, yarasının henüz iyileşmemesi, yollardaki Rus tehlikesi ve Kırım'a çekilme emri verdiği 14 bin kişilik süvari birliğinin Ruslara esir düşmesi gibi sebepler yüzünden yola çıkamadı. Bu arada Rus tehdidini Osmanlı aracılığıyla ortadan kaldıracak bir siyaset izlemeye başladı. Osmanlı devlet erkânı, Rusya ile bir savaşa girilmesini savunanlar ile barışın devam ettirmesini isteyenler olarak ikiye bölündü.
Demirbaş Şarl
Demirbaş Şarl, Rus gücünün ancak Osmanlı ve Lehistan ile yapılacak bir ittifakla kırılacağına inanmaktaydı. Osmanlı yönetimi ise meseleye ihtiyatlı yaklaşıyordu. Memleketine dönme arzusunda olan
Şarl, Muhafız
Yusuf Paşa'nın ikazlarına rağmen 1000 kadar adamını Lehistan sınırını kontrol için görevlendirdi. Bu teşebbüsü fark eden Ruslar, yine Osmanlı sınırlarını geçerek Çernoviç'e saldırdı. Bu gelişme büyük bir yankı uyandırdı. İsveç Kralı'nın Osmanlı topraklarında daha fazla kalmaması ve Kazak hatmanının teslim edilmesi yönündeki Rus talepleri reddedildi.
RUSYA'YA SAVAŞ İLANI
Rusya'yla yenilenen barış antlaşmasına İsveç Kralı ile ilgili bir madde eklendi. Buna göre 500 kişilik bir Osmanlı kuvveti,
Demirbaş Şarl'a Lehistan'a kadar eşlik edecek, kral Rus kuvvetleri tarafından İsveç'e kadar götürülecekti.
Demirbaş Şarl ise geri dönmek için kendisine 20 bin yeniçeri ve 30 bin sipahinin eşlik etmesini istedi. Ancak bu isteği Lehistan ve Rusya ile sulhü tehlikeye atacağı için kabul görmedi.
Yapılan antlaşmayı kendisi için bir tehlike olarak değerlendiren
Demirbaş Şarl, padişahtan gelen harcırah ve hediyeleri kabul ederken Sadrazam
Çorlulu Ali Paşa'dan gelen hediyeleri kabul etmedi. Çünkü sadrazamın Rus yanlısı bir politika izlediğini düşünmekteydi. Kralın hususi işleri için İstanbul'da olan adamı
Poniatowski, sadrazamın antlaşmaya kral ile ilgili bir madde eklenmesi için Rus Elçisi
Tolstoy'dan rüşvet aldığına dair mektubu Sultan
III. Ahmed'e teslim etti.
Üçüncü Ahmed
Bu ithamlar karşısında
Çorlulu Ali Paşa azledilerek yerine
Köprülüzade Numan Paşa tayin edildi. Kısa bir süre sonra da Ağustos 1710'da sadrazamlığa
Baltacı Mehmed Paşa tayin edildi.
Kırım Hanı'nın girişimleriyle
Paşmakçızâde Ali Efendi'nin fetvası alındı ve sınır ihlalleri gerekçesiyle Rusya'ya savaş ilan edildi. Ruslar, Prut'ta kıstırıldılarsa da yapılan sulh görüşmeleriyle esir olmaktan kurtuldular.
Demirbaş Şarl, bu duruma oldukça fazla tepki gösterdi, ancak elinden bir şey gelmedi. Yapılan antlaşmada İsveç Kralı'nın ülkesine rahatça dönebilmesiyle ilgili bir madde de eklendi.
KRAL ŞARL, TÜRK ASKERLERİYLE ÇATIŞTI
İSVEÇ
Kralı Demirbaş Şarl'ın uzun bir süre Osmanlı topraklarında kalması, uluslararası krize sebep oldu. III. Ahmed, kralın Bender'den çıkarılması yönünde Rumeli Valisi Hasan Paşa'ya emir gönderdi. Demirbaş Şarl, Türkiye'den ayrılmamak için mümkün olmayan isteklerde bulunarak bahaneler üretince, adamlarının İstanbul'a gelmesi yasaklandı. Tayinatı azaltıldı.
Ancak bu durum kralın borçlarının artmasına sebep oldu. Bunun üzerine kralın çevreye olan borçlarını ödemesi için hazineden borç verildi. Ancak Demirbaş Şarl, bir türlü ülkesine gitmeye yanaşmıyordu. Bu yüzden mesele padişah huzurunda müzakere edildi. Kralın Dimetoka'ya nakli kararı alınarak temsilcileri tutuklandı.
Demirbaş Şarl, Bender'de bulunan 1365 İsveçli, 8 bin kadar da Leh ve Kazak'la olası bir müdahaleye karşı savunma hattı oluşturmaya çalıştı. Bender'de bulunan askerler ve Kırım kuvvetleriyle çatışma başladı. İsveçliler yeniçerilere teslim oldular. Bu sırada adamlarının teslim olduğunu gören Demirbaş Şarl'ın vaziyeti, bu konuda 5 kitap kaleme alan Akdes Nimet Kurat tarafından şu şekilde anlatılır:
Bender'de çatışma
"Siperlerin müdafaasına iştirak etmek niyetiyle evinden çıkmış olan kral, adamlarının teslim olduğunu görünce, yanındaki 25-30 askeriyle tekrar eve girmek istemiş, fakat ayağı eşiğe takılmış, düşmüştü; vücudunun yarısı içeride, yarısı dışarıda idi. Kralın arkasında bulunan askerlerinin de bir kısmı düşmüşlerdi. Yeniçeriler bu küçük grubu sıkıştırmaya başladılar; derken, yeniçerilerin birinin pistolinden atılan kurşunun, kralın sol kulağını zedelediği anlaşılıyor; kralın burnunun da hafifçe yaralandığı biliniyor; bu esnada, galiba kralın bacağı da epeyce zedelenmiştir.
XII. Şarl, kendini çabucak bu gruptan kurtarmaya muvaffak olmuş, doğrulmuş, fakat sol koluna bir kılıç darbesi yemişti; bunun üzerine kral kılıcına sarılmış ve kendini şiddetle müdafaaya başlamıştı. Bildirildiğine göre, kral gayretle kılıcını sallayarak, içeriye girmiş olan veya girmek isteyen Türk askerlerini dışarıya atmıştı. XII. Şarl bu münasebetle, kılıç kullanmaktaki maharetini ve pistol atışındaki isabetinin derecesini de göstermek fırsatı bulmuştu.
Eve girenlerin dışarıya atılması üzerine, kral kapıları kapattırmış ve müdafaaya devam etmişti. Merdiven başındaki bu müsademe esnasında yeniçerilerin, kralı diri olarak yakalamak istedikleri muhakkaktı. Bundan dolayıdır ki ellerindeki bütün vasıtaları kullanmışlardır. Bazı rivayete göre, bu 'çarpışma' esnasında Türklerden 30 kişi ölmüştü. Mamafih bu rakam mübalâğalı olsa gerektir.
Kral evine kapandıktan sonra, yeniçeriler evin damını ateşe verdiler; bu sırada artık ortalık çoktan kararmış ve gece yarısı yaklaşmak üzere idi. Bütün odaları ateş sardıktan sonra XII. Şarl dışarıya çıkmak mecburiyetinde kaldı ve başka bir binaya saklanmak istedi; fakat yolda yeniçeriler tarafından durduruldu. Krala refakat eden uşakların 'Dikkat edin bu kralın kendisidir!' diye bağrışmaları üzerine, yeniçerilerin 'Zaten biz onu arıyoruz!' diye seslendikleri ve etrafını sardıkları; bunun üzerine XII. Şarl'ın mukavemet etmeden teslim olduğu naklediliyor.
Yeniçeriler onu hemen İsmail Paşa'nın yanına getirdiler. İsmail Paşa'nın kralı getiren yeniçerilere, vaat ettiği veçhile, 1000 kuruş mükâfat verdiği bildirilmektedir. İsveç Kralı paşanın yanına getirilince, paşa onu bir ata bindirdi ve Bender'e, kendi konağına getirerek gayet güzel ve rahat bir odada misafir etti."
İsveç Kralı Demirbaş Şarl, misafirken 12 Şubat 1713'te esir konumuna düştü. Önce Dimetoka'ya, ardından nisan ayında Edirne'ye götürüldü.