Tokatlılar uzun süreden beri yeni havalimanlarını bekliyorlardı. Cumhurbaşkanımız tarafından Tokat Havalimanı açıldı. Şehrimize hayırlı olsun.
Kadim tarihi birikimi, verimli ovaları ve beşeri zenginliğiyle ülkemizin müstesna şehirlerinden biridir Tokat. Tokat'ta tarih durağanlık arz etmez. Tam aksine dinamiktir. Birçok şehir vardır ki, tarihin bir devrinde birçok farklı etkenin sonucu olarak bir şekilde temayüz eder, büyür, güçlenir ve bu dinamikler ortadan kalktıktan sonra şehir, tarihin bir malzemesi hâline gelir, arkeolojik kazıların mekânına döner. Tokat böyle şehirlerimizden hiç olmadı. Tokat'ın tarihi hakkında
Feridun Emecen-İlhan Şahin, Ahmet Şimşirgil, Ali Açıkel ve
Hasan Erdem'in araştırmalarından teferruatlı bilgi öğrenilebilir.
Turhal'ın Şenyurt Kasabası sınırları içindeki Devini Mağarası'nda yapılan kazılar sonucunda Tokat'ın tarihi günümüzden yaklaşık 8 bin yıl öncesine uzandı. Devini Mağarası, bugün yalnızca Tokat'ın ve Türkiye'nin değil dünyanın sayılı medeniyet merkezlerinden biridir. Roma İmparatoru
Sezar'ın bugün herkesin dilinde dolaşan,
"Veni, vidi, vici / Geldim, gördüm, yendim" sözünü Tokat-Zile'de sarf ettiğini çoğumuz bilmeyiz.
8 bin yıldır dinamik bir tarihe sahip olan Tokat, adeta medeniyetler manzumesidir. Bu tarihi serüven içinde Hititler, Frigler, Roma gibi kadim uygarlıkların izlerine rastlamak kaçınılmazdır.
İLK MEDRESE, İLK CAMİ
1071'de Malazgirt Zaferi'nin ardından
Melik Ahmed Danişmend Gazi'nin Niksar'ı fethetmesi ve burayı başkent
yapması, şehir için olduğu kadar bölge ve artık
Türkiye diye anılmaya başlayacak olan Anadolu için de
bir dönüm noktasıydı.
Danişmendliler, Tokat merkezli Anadolu'da kurulan ilk Türk beyliklerinden biri olmasına rağmen, bir taraftan kökleri Orta Asya'ya kadar uzanan kadim bir medeniyetin, diğer taraftan da
Hz. Muhammed'in insanlığa yeni bir soluk ve vizyon katan tebliğinin birikimlerini miras olarak almıştı. Bu miras sayesinde bölgenin kısa sürede Türkleşmesi ve İslamlaşmasının sağlanması, önce siyasi sonra da medeniyet olarak sağlandı.
Anadolu'nun ilk üniversitesi sayılan Nizameddin Yağıbasan Medresesi, Niksar'da açıldı. Dini ilimlerle birlikte matematik, astronomi ve hendese gibi ilimlerin de okutulduğu bu medrese, birçok önemli ismin de yetişmesine vesile oldu. Bunların başında da hiç şüphesiz ilk Osmanlı medresesini kuran
Davud-ı Kayseri gelir.
Davud-ı Kayseri'nin hocalarından
İbn Sertâk ise matematik ve geometri alanında kaleme aldığı eserlerle Anadolu'ya Meraga matematik astronomi okulunun bilgisini taşıdı. Böylece Tokat, önemli ilim ve medeniyet merkezlerinden biri hâline geldi. Bu birikim ise
Davud-ı Kayseri'yle daha beylik devrinde Osmanlılara intikal etti. Bu konu hakkında geniş bilgi için
İhsan Fazlıoğlu Hoca'nın çalışmalarına bakılabilir.
Malazgirt Savaşı sonrasında Anadolu'da inşa edilen ilk Türk camii de Tokat'tadır. Buhara'daki mimarimizi Anadolu'ya taşıyan Garipler Camii, Danişmendliler'den kalan Türkiye'nin en önemli dini mimari eserlerinden biridir.
TOKAT'TAN ALDIM BAKIRI
Tokat, gelişimini
Yıldırım Bayezid devrinde Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra da ara vermeden devam ettirdi. Osmanlı'nın en önemli bakır kalhaneleri Tokat'ta açıldı. Tokat bakırcılığı günümüzde bile dillere destandır. Bakırcılığın yanında dokuma sektörü de hızla büyüdü ve Tokat dokumalarının şöhreti imparatorluğun dört bir yanına yayıldı. Bu şöhreti sayesinde Osmanlı padişahlarının anneleri ve hanımları da Tokat dokumalarını giydiler. Tokat yazmaları, bugün de Tokat'ın her tarafını süsler.
Pek bilinmemekle birlikte Tokat, çinileriyle de meşhurdu. Bu çinilerin şöhreti de imparatorluk sınırlarını aşmıştı. Rusya'dan bile Tokat çinileri sipariş edilmişti.
PLEVNE KAHRAMANI
Tokat, fikir, ilim, askeri ve dini tarihimizde derin izler bırakan ve günümüz medeniyetinin manevi dinamiklerini oluşturan birçok ismin ya yaşadığı ya da doğduğu bir şehrimizdir. Bunların başında yukarıda zikrettiğimiz üzere
Davud-ı Kayseri, Halvetiliği Anadolu'ya getiren
Abdülmecid-i Şirvanî, büyük Osmanlı âlimleri
İbn Kemal, Molla Hüsrev, büyük halk ozanı
Kul Himmet ve Plevne kahramanı
Gazi Osman Paşa akla ilk gelenlerdir.
'ABİDESİ EN FAZLA ŞEHİR'
Ord. Prof.
Süheyl Ünver'e
"İstanbul'da, Konya'da, Bursa ve Edirne'de bulunmayan en güzel eserler inanın bana Tokat'ta" dedirtecek kadar tarihi esere sahip
olan ve bu özelliğiyle yine
Ünver'in,
"Tokat meğerse ne imiş, Anadolu'da en çok abidesi olan bir şehir" şeklinde
tarif ettiği ve eser yapma konusunda Selçuklular ile
Osmanlılar'ın âdeta birbirleriyle yarıştığı Tokat'ta 900
adım atarak Türkler'in 900 yıllık tarihini görebilirsiniz.
Latifoğlu Konağı, Atatürk Evi, Konya'dan sonra açılan ikinci Mevlevihane, Taşhan, Garipler Camii, Ali Paşa Camii, Ali Paşa Hamamı, Ali Tusi Türbesi, Yazmacılar Hanı, Arastalı Bedesten (Tokat Müzesi), Yağıbasan (Çukur) Medresesi, Deveci Han, Sulu Han, Hisariye Medresesi, Ulu Cami, Takyeciler Camii, Paşa Hamamı, Paşa Han, Erenler Türbesi, Bibi Hatun Türbesi, Gömleksiz Baba Türbesi, Taşköprü, Kont Drakula'nın da hapsedildiği Tokat Kalesi ve saat kulesiyle velhasıl 8 bin yıllık bir tarih ve mest olacakları coğrafi güzellikleriyle Tokat,
Hazreti Mevlânâ'nın
"Tokat'a gitmek gerek" davetine icabet edecek ve unutulmaz bir serüvene çıkmaya talip misafirlerini bekliyor.
OSMANLI'NIN EN BÜYÜK ÜÇÜNCÜ ŞEHRİ: TOKAT
Tokat 14. yüzyılın sonlarında Osmanlı hâkimiyetine girmiş bir şehirdir. Fatih döneminde Tokat büyümeye başladı. Bu dönemde çok sayıda yeni mahalle kuruldu. 1455'te Tokat'ın 46'sı Müslüman, 8'i gayrimüslim olmak üzere 54 mahallesi vardı. Osmanlı döneminden kalma vergi nüfusu sayımlarını incelediğimiz zaman, Tokat'ın yaklaşık 50 bin kişilik bir nüfusa sahip İstanbul ve 30 bin civarında bir nüfusa sahip Bursa'dan sonra 15. yüzyılın ortalarında Türkiye'nin en önemli üçüncü şehri olduğunu görüyoruz.
1450'li yıllarda elimizde tahrir defteri olan şehirler ile Tokat'ı mukayese etmek mümkündür. Rahmetli
Ömer Lütfi Barkan'ın çalışmalarına da bakılabilir. Tokat 1455'te yaklaşık 14 bin kişilik bir nüfusa sahipken Selanik gibi büyük bir şehir 9 bin 400, Atina 6 bin, Üsküp 4 bin 100, Serez 4 bin, Zihne 2 bin 800, Manastır 2 bin 200, Yenişehir 2 bin 100, Drama 1500, Yeni Pazar 1400, Kalkandelen 1000, Kırçova 875, Yenice-i Karasu 750, Sivas 2 bin 850 ve Niksar 2 bin 200 kişilik nüfusa sahipti.
14 bin kişilik bir nüfus 15. yüzyıl ortalarında bir şehir için çok büyük bir rakamdır. Tokat'taki nüfus yoğunluğunun iki önemli sebebi vardı. Bunlardan birincisi Tokat'ın kuzey-güney ve doğu-batı ticaret yollarının tam ortasında bulunması, ikincisi ise şehrin önemli bir üretim merkezi olmasıydı. Tokat, bilhassa metal işleri ve dokumacılık üzerine üretimin geliştiği bir merkezdi. 1455'te Tokat şehrinde nüfusun yüzde 62'si Müslüman, yüzde 38'i gayrimüslimlerden oluşmaktaydı. Tokat'ta Türkler'in dışında Ermeniler, Rumlar ve Yahudiler de yaşamaktaydı.
1455'te Tokat'ta 1400 civarında esnaf bulunmaktaydı. Şehrin yaklaşık yüzde 10'u oranına ulaşan bu sayı şehrin ekonomik canlılığını gösterir. Şehirde vergi ödeyen nüfusun yaklaşık yüzde 48'i dokumacı, bakırcı, kazancı ve debbağ gibi esnaftan oluşmaktaydı. Bizde,
"Osmanlılar zamanında Müslümanlar tüccarlık ve esnaflık yapmamış, bu tip faaliyetler hep gayrimüslimlerin elinde olmuştur" şeklinde yaygın bir kanaat vardır. Bunun aslında tam tersi bir durum arz ettiğini Tokat'la görmekteyiz. Zira Tokat'ta 1455'te 832 Müslüman'a karşı 555 gayrimüslim esnaf bulunmaktaydı. Bu yüzden Osmanlı'nın son dönemlerini, önceki dönemlere teşmil etmemek gereklidir.
Aynı şekilde bu dönemde yalnız Tokat'ta değil birçok Osmanlı şehrinde ticarette ve sanayi faaliyetlerinde Türkler önemli rol oynamaktaydılar. 1455'te Tokat'ta 900 dükkân vardı. Ayrıca
Evliya Çelebi'nin Bursa ve Halep'tekilerle yarıştığını ifade ettiği bir bedesten de bulunmaktaydı. Bedestenler önemli ticari merkezlerdir. İstanbul'daki Kapalıçarşı bunun en önemli örneğidir.
Tokat'ta boyahane ve mumhane gibi imalathaneler de bulunmaktaydı. Ticaret ve sanayinin oldukça öne çıktığı Tokat'a Divriği, Kırım, Şam, Darende ve Erzurum'dan gelip yerleşenlere de rastlanmaktaydı. Bu açıdan Tokat, tüccarların cazibe merkeziydi. Ayrıca dışarıdan buraya çalışmaya gelen işçiler nedeniyle önemli ölçüde nüfus çekmekteydi. 17. yüzyıl sonlarında bu şekilde Tokat'a çalışmak için gelen gayrimüslim işçi sayısı 1500 kişiydi. Şehrin bu yüzyıldaki refah düzeyi oldukça yüksekti. Tokat'ın refahının göstergelerinden biri, şehirde fazla dilenciye rastlanmamasıdır. 1690'da şehirde sadece bir dilenci vardı.