Milli mücadele batı’nın hesaplarını bozdu
Türk Milleti yıkılmış imparatorluğun enkazından çıkarak, Atatürk'ün liderliğinde Milli Mücadele'yi başlattı.
Tarihimizin en önemli taarruzlarından "Büyük Taarruz" ile Batı'nın Türk milletini Anadolu'dan atma planlarını parçaladık.
19. yüzyılda Yunanistan, Sırbistan, Karadağ, Bulgaristan gibi ülkeler İngiltere, Fransa ve Rusya'nın Osmanlı İmparatorluğu'na siyasi veya askeri baskısı sonucu birer birer imparatorluktan koparıldı.
AVRUPALILAR SÖZÜNÜ TUTMADI
19. yüzyılda devletin günden güne kötüye giden gidişatı devlet adamlarını ve aydınları mevcut müesseselerde ıslahat fikrinden yenileşme fikrine sevk etti. Bu yenileşmede model Avrupa idi. II. Mahmud'un reformlarıyla Osmanlı İmparatorluğu'nun yalnız askeri değil, idari, iktisadi ve sosyal yapısı tamamen değişti. Sultanın reformları oğlu Abdülmecid'in Tanzimat uygulamalarıyla devam etti.
Osmanlıcılık fikri etrafında Osmanlı topraklarındaki bütün milletlerin bir arada tutulmasına çalışıldı.
23 Aralık 1876'da anayasanın yürürlüğe girmesiyle Birinci Meşrutiyet devri başladı.
Anayasanın ilânı Avrupalılar'ın isteklerine karşı bir kalkan olarak düşünülmüştü. Ancak Avrupalı devletlerin amacı Osmanlı İmparatorluğu'nda daha fazla hürriyet ve demokrasinin olması değil kendi çıkarlarını koruyup, geliştirmek olduğu için Batılı müdahalesi sona ermedi.
Kırım Savaşı'ndan sonra imzalanan 1856'da Paris Antlaşması'nda imparatorluğun toprak bütünlüğü Avrupalı devletlerin güvencesi altına alınmıştı. Avrupalılar günümüzde nasıl sözlerini tutmuyorlarsa o dönemde ataları da aynı şeyi yaptılar. 1877-1878 Savaşı'nda Osmanlı'yı Rusya karşısında yalnız bıraktılar. Bu savaşta Osmanlı Devleti büyük bir mağlubiyet aldı, Rus orduları Yeşilköy'e kadar geldiler.
İMPARATORLUK PARÇALANDI
II. Abdülhamid, 33 yıllık hükümdarlığında izlediği siyasetle devleti ayakta tuttu. Sultanı tahttan indiren İttihatçılar iyi niyetliydiler, ancak genç ve tecrübesizdiler.
Osmanlı kimliği ve mecliste bütün milletleri temsil ettirerek imparatorluğu bir arada tutacaklarını zannettiler.
Ancak kısa bir süre sonra yanıldıkları ortaya çıktı. Osmanlı'nın varlık sebebi olan Rumeli kaybedildi.
İttihatçılar, Ağustos 1914'te başlayan Birinci Dünya Savaşı'na 1914 Kasım'ında Almanya'nın yanında İngiltere, Fransa ve Rusya'ya karşı cihad ilân ederek girdiler.
Balkan Savaşı'nda darmadağın olan Osmanlı ordusu dünya savaşında kendisinden beklenilmeyen başarılara imza attı.
Mehmetçikler, Balkan Savaşı'nın utancını silmek ve vatanı kurtarmak için kendisini hiç çekinmeden öne atarak şehadet şerbetini içtiler. Osmanlı Ordusu sadece Kudüs'ü savunmak için 31 Ekim-8 Kasım 1917 arasında yaptığı dokuz gün süren muharebelerde 25 bin kayıp vermişti. Birçok cephede mağlup olmamıza rağmen Çanakkale ve Kûtülamâre'de büyük zaferler kazandık. Çanakkale Savaşları, tarihin gidişatını değiştiren savaşlardın biridir. Çanakkale savaşlarının neticesinde müttefiklerinden yardım alamayan Çarlık Rusyası çöktü.
İngiliz Deniz Kuvvetleri Bakanı olan Winston Churchill görevinden istifa etti.
Çanakkale Savaşları'nın, Türk tarihinin gidişatına da önemli tesirleri oldu. 1768 ile 1774 yılları arasındaki Osmanlı-Rus savaşından itibaren sürekli büyük devletler karşısında mağlup olduğumuz için kaybettiğimiz güvenimiz geri geldi. Çanakkale, sömürgeciler tarafından ezilmiş İslam dünyası için de bir kurtuluş ışığı oldu.
Birinci Dünya Savaşı'nın başında İngiltere- Rusya ve Fransa arasında yapılan gizli görüşmeler sonucunda Osmanlı İmparatorluğu paylaşılmıştı.
Savaşı kaybedince bu antlaşma yürürlüğe girdi.
İmparatorluk paylaşıldı.
İttihatçılar, izledikleri yanlış siyaset ve yapılan büyük idari ve askeri hatalarla 10 yılda Yemen'den Arnavutluk'a kadar uzanan bir imparatorluğun dolayı darmadağın olmasına sebep olmuşlardı. 1908'de 5 milyon kilometrekare ile aldıkları devleti 1918'de 200-300 bin kilometrekare ile bırakmışlardı.
MİLLİ MÜCADELE
Birinci Dünya Savaşı'nda büyük bir mağlubiyete uğrayan Osmanlı İmparatorluğu, 30 Ekim 1918'de Mondros Ateşkes Antlaşması ile teslim oldu ve topraklarımız işgal altına girdi. Birinci Dünya Savaşı'nda büyük bir mağlubiyet alınmasına rağmen tarih boyunca esareti kabul etmeyen Türk milleti mücadele edecek azmi ve kararlığı bularak kendisine giydirilmek istenilen esaret gömleğini yırtmak ve vatanını savunmak amacıyla Anadolu'da ardı ardına kongreler yapıp, Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak cemiyetleri kurarak mücadeleye başladı.
19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a ayak basmasıyla birlikte de Türk milleti Milli Mücadele'de kendisini zafere götürecek liderini bulmuştu. Çanakkale zaferinden gelen ruh ve liderle, yani Mustafa Kemal Atatürk'le ülkemizi işgal eden düşmanlarımıza karşı İstiklal Harbi mücadelesini verdik. Atatürk, hem cephelerde hem de diplomaside başarılı olarak adım adım Milli Mücadele'yi başarıya götürdü.
Milli Mücadele'nin sonunda 26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz, Türk tarihinin son asırlarındaki en önemli taarruzudur.
İmparatorluğun son dönemindeki askeri başarılarımıza bakarsak bunların savunma savaşları olduğunu görürüz. Plevne, Şıpka, Yanya savunmaları gibi. Sarıkamış ve Kanal harekâtı gibi taarruzları ise kaybetmiştik. 9 Eylül'de Yunan ordusunun Ege'ye dökülmesiyle neticelenen Büyük Taarruz'da ise büyük bir zafer kazanılıp, Şark Meselesi'nde Avrupa'nın son noktayı koyması önlendi. Günümüzde ise bu hesaplaşma tüm hızıyla devam ediyor. Türk Milleti 10 asırdır olduğu gibi yine tarihe damgasını vuracaktır.
***
II. ABDÜLHAMİD İMPARATORLUĞU AYAKTA TUTTU
İKİNCİ Abdülhamid'in 33 yıllık hükümdarlığı imparatorluğun içten ve dıştan saldırılara uğradığı çok zor bir dönemdi. İkinci Abdülhamid, padişahlığı döneminde büyük devletler arasındaki rekabeti sürekli körükleyen, tarafsız, bağımsız, çoğu zaman barışçı, bazen tavizkâr fakat yeri geldiğinde de tehditkâr bir dış politika anlayışı izleyerek Osmanlı Devleti'ni ayakta tutmaya çalıştı. Ancak gençler, özellikle de okumuş kesim sultanın politikasını anlayamamış ve muhalefete geçmişlerdi.
İkinci Abdülhamid, 93 Harbi'nin sonunda meclisi resmen kapatmasa da süresiz tatil etmişti. Jön Türkler 1878 sonrasında tekrar meclisi açtırmak için yurt içinde ve dışında yoğun bir muhalefete giriştiler. Sultanın hükümdarlığının son yıllarında İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin faaliyetleri arttı. İngiltere ve Rusya'nın Reval görüşmesinden sonra ülkenin paylaşıldığına inanan İttihatçı subayların birlikleriyle dağa çıkmaları ve bölgede Sultan Abdülhamid'i temsil eden subaylara ardı ardına yapılan suikastlar sonucunda 23 Temmuz 1908'de meclisin açılacağı ilân edilerek İkinci Meşrutiyet dönemi başladı. 31 Mart Vak'ası'ndan sonra ise sultan tahttan indirilince İttihat ve Terakki iktidarı başladı.
-BİTTİ-
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ABD’nin ikiden fazla seçilen tek başkanı Roosevelt (17.11.2024)
- Atatürk’ün son sözü ‘aleykümesselam’ olmuştu (10.11.2024)
- 100 yıl önce Türkiye’nin ilk futbol şampiyonu: Harbiye (03.11.2024)
- ABD seçimlerinin sonucu iç savaşa yol açmıştı (27.10.2024)
- Osmanlı kimliği 150 yıl önce denenmiş fakat tutmamıştı (20.10.2024)
- Lübnan’ın düzenini Avrupalılar bozdu (13.10.2024)
- Gündemden düşmeyen antlaşma: Sykes-Picot (06.10.2024)
- Osmanlı’da canilere 2 türlü ceza verilirdi kısas ve diyet (22.09.2024)
- İstanbul’u sarsan esrarengiz kadın cinayeti (15.09.2024)
- Sultan Abdülaziz’in Mısır seyahati protokolü değiştirdi (08.09.2024)