YENİ HAVALİMANINA İSİM ÖNERİSİ: EVLİYA ÇELEBİ
Herkes Evliya Çelebi'yi bilir. Ancak seyahatnamesinin gerçek kıymetinin farkına varan çok az kişi vardır. Evliya Çelebi Seyahatnamesi, dünyada yazılmış en büyük ve en önemli seyahatnamedir.
Türk nesrinin bir şaheseridir. Bugün üzerinde 45 devletin varolduğu bir coğrafyanın tarihini, kültürünü, folklorunu, mimarisini bu eşsiz seyahatnameden öğrenebiliyoruz. Dünyanın en meşhur seyyahları olan Marko Polo ve İbn Battuta seyahatnameleri bile Evliya Çelebi Seyahatnamesi kadar önemli değildir.
RÜYA İLE HAYATI DEĞİŞTİ
Evliya Çelebi, 1611'de İstanbul Unkapanı'nda doğdu. Babası Derviş Mehmed Zıllî Saray kuyumcubaşısıydı.
Evliya muhtemelen hocasına izafeten aldığı lakabıdır.
Evliya Çelebi, seyahatlerine başlamasını hoş bir hikâyeyle anlatır: Evliya Çelebi, evlerinin yakınında bulunan Ahi Çelebi Camii'ne zaman zaman giderdi. Bir gece evinde iken rüyasında kendini Ahi Çelebi Camii'nde gördü.
Rüyasını şöyle anlatır: "İstanbul'da evimde bir gece uykuya dalmıştım.
Birden kendimi Yemiş İskelesi yakınında bulunan Ahi Çelebi Camii'nin içinde gördüm. Caminin içi nur yüzlü bir cemaatle dolup taşmıştı. Bunların kim olduklarını anlayamadığımdan yanımda bulunan zata dayanamayarak sordum. "A Sultanım mübarek isminizi buyurur musunuz?'. O zat okçuların piri Ebu Vakkas oğlu Sa'd olduğunu söyledi. Derhal elini öptüm.
Yine "Sizin yanınızdaki zatlar kimdir?" diye sual ettiğimde "Onlar Sahabe-i Kiram ve Ensar hazretleridir' dedi. Bu zatlar sıra ile Hazreti Ebubekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman ve Hazreti Ali idi. Bunları doya doya seyredip taze can buldum.
Mihrapta ise kâinatın efendisi Hazreti Peygamberimiz oturmakta idi. Biraz sonra yanımda oturmakta olan Ebu Vakkas oğlu Sa'd hazretleri elimden tutup beni Peygamber efendimizin huzuruna götürdü ve dedi ki "Sadık aşığın, Evliya kulun şefaatini diler".
Ben de derhal Hazreti Peygamber'in mübarek ellerinden öptüm. Fakat heybetlerinden çok korkarak titredim ve heyecandan kendilerine "Şefaat ya Resulallah" diyeceğim yerde "Seyahat ya Resulallah" deyiverdim.
Efendimizin yüzünde tatlı bir tebessüm belirdi. "O zaman seyahatlerimin hayırlı olması için Fatiha" buyurdular.
Bundan sonra sıra ile Ashab-ı Kiram'ın ellerini öptüm ve onlar da bana "Âlemlerin seyyahı ve mübarek bir kul olasın" diye dua ettiler".
MISIR'DAN VİYANA'YA
Evliya Çelebi sabah olunca rüyasını tabir ettirdi. Rüya tabircisinden "Sen büyük bir seyyah olacaksın. Sana seyahat buyurulmuş" sözlerini işitince de seyahatlerine başladı. Evliya Çelebi İstanbul'u gezip dolaştıktan sonra şehir dışına ilk seyahatini 1640'da Bursa'ya yaptı. Ardından değişik devlet adamlarının maiyetinde hiç durmadan Osmanlı İmparatorluğu'nun dört bir yanını gezip, gördüklerini kaleme aldı.
Kendi tabiriyle seyyah-ı âlem, yani cihan seyyahı olan Evliya Çelebi, 17. yüzyıl Osmanlı coğrafyasını köy, kasaba, şehir, dağ, bayır, yayla, ova demeden her yerini karış karış dolaşmıştır.
Anadolu, Kırım, Kafkaslar, Dağıstan, Azerbaycan, Irak, Suriye, Filistin, Arabistan, Mısır, Yunanistan, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Makedonya, Bulgaristan, Macaristan, Romanya ve Moldova'yı gezmiştir.
Fırsatını bulduğunda Osmanlı'nın komşuları Rusya ülkelerini, İran, Çek, Slovakya, Slovenya, Polonya, Almanya, Avusturya, Danimarka ile İtalya'nın bazı yerlerini gezip görmüştür.
Evliya Çelebi, hoşsohbet ve nüktedan bir insandı. Bu yüzden devlet adamları onu yanlarından ayırmazlardı.
Devlet adamları arasında çok tanıdığı olmasına rağmen ikbal hırsına kapılmadan, hayatını seyahate vakfeden Evliya Çelebi, sırf seyahat edebilmek için her türlü görevi kabul etmişti. Evliya Çelebi kendi deyimiyle 51 yılda, yedi iklimi ve on sekiz padişahlığı gezip dolaştığını söyler.
Evliya Çelebi, gezip dolaştığı yerlerde kendisinden iz bırakmak ve latife yapmak için birçok yere "Evliya ruhiyçün el-Fâtiha" yazmıştı.
1684 yılında hayattaydı.
Ancak, Evliya Çelebi'nin ölüm tarihini ve nerede öldüğünü tam olarak bilmiyoruz.
EVLİYA ÇELEBİ SEYAHATNAMESİ
EVLİYA Çelebi'nin hatırat ve seyahatname olan 10 ciltlik seyahatnamesi Türk kültür tarihi için vazgeçilmez bir kaynak olduğu kadar Osmanlı hakimiyetinde yaşayan milletler ve komşuları için de vazgeçilmez bir eserdir. Seyahatnamede Mısır'dan Viyana'ya kadar birçok yeri anlatır.
Evliya Çelebi gittiği yerlerde şehrin tarihi, kalesi, mahalleleri, evleri, camileri, mescidleri, ibadethaneleri, okulları, tekkeleri, çeşmeleri, kervansarayları, hanları, eserlerin kitabelerini, çarşı pazar dükkânları, şairleri, meczupları, giysileri, mahalli dilleri, havası, iklimi, suları, ibret verici yapıları, hamamları, kiliseleri, yiyecekleri, içecekleri, imaretleri, bağ ve bahçeleri, dağları, kırları, ovaları, ırmaklarına kadar herşeyi yazmıştır. Bu yüzden seyahatname, birçok bilim dalının muhakkak müracaat etmesi gereken bir başvuru eseridir.
1841'de Evliya Çelebi Tarihi'nin seçmelerden oluşan bir baskısının yapılması kararlaştırıldı.
Bu baskı daha sonra "Müntehabat-ı Evliya Çelebi" adı ile tanındı. Eser, İstanbul'la ilgili birinci ciltte anlatılanlardan bazı seçmeleri, bir sihirbazlık hikayesini, talih çeşmesi bahsini ihtiva etmekteydi. Seyahatnamenin ilk baskısı basılır basılmaz adeta kapış kapış satın alındı.
Necip Asım Bey ve Ahmed Cevdet Bey'in gayretleriyle 1896'dan itibaren tamamı yayınlanmaya başladı. Neşir ancak 1938'de tamamlanabildi.
Fakat bu neşirde Evliya Çelebi'nin dili ile oynanmış ve birçok ifade yanlış okunmuş ve seyahatname yer yer sansürlenmişti.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi yıllarca okunuş hataları ve birçok eksiği olan bu neşirden kullanıldı. 1996'da rahmetli Yücel Dağlı ve Seyit Ali Kahraman'ın gayretleriyle seyahatnamenin yeni bir neşri yapılmaya başlandı.
Seyahatnamenin son cildi olan 10. cilt 2007'nin sonlarında neşredildi. Daha sonra Evliya Çelebi'nin tamamının sadeleştirmesi yayınlandı.
En son olarak ise Seyit Ali Kahraman tarafından Yeditepe Yayınları arasında "Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nden Seçmeler" adı altında 10 ciltlik seyahatnameden her konuya örneklerin yer aldığı bir seçme eser neşredildi.
Seyahatnamenin tamamını okumayı göze alamayanlara bu eseri tavsiye ediyoruz.