Sanatçı ve yazarlarımız Çanakkale’de de Mehmetçik’leydi
Sanatçı ve yazarlarımızın cephedeki askerlerimizi ziyaret etmesi eski bir geleneğimiz. Birinci Dünya Savaşı sırasında yazar ve sanatçılarımız Çanakkale cephesine giderek Mehmetçik'le 10 gün geçirmişler ve dönüşlerinde Türk kahramanlığına dair intibalarını kaleme almışlardı. Türk edebiyatının önemli ve çalışkan kalemlerinden Beşir Ayvazoğlu, "Edebiyatın Canakkale'yle İmtihanı, Arıburnu ve Seddülbahir'de On Gün" isimli eserinde yazar ve sanatçıların bu seyahatini anlatır.
Atatürk Çanakkale'de.
ÇANAKKALE'YE DOĞRU
1915 Haziran'ının sonlarına doğru 30 kadar yazar, şair, ressam ve bestekâra dönemin Savunma Bakanlığı İstihbarat kısmından bir yazı gitmişti. Yazar ve sanatçılar Türk kahramanlığını ölümsüzleştirmek için Çanakkale cephesini ziyarete davet ediliyordu. Davet edilenlerin 16'sı bu davete uydu. Bunlar "Ben bir Türk'üm, dinim cinsim uludur" mısrasıyla bir nesli etkileyen şair Mehmet Emin Yurdakul, yazar ve düşünür Ağaoğlu Ahmed, yazar ve gazeteci Yusuf Razi Bel, ressam Nazmi Ziya Güran, ressam Çallı İbrahim, tarihi hikâyeleriyle nesilleri etkileyen Ömer Seyfettin, şair Celal Sahir Erozan, bestekâr Ahmed Yekta Madran, eğitimci Hamdullah Suphi Tanrıöver, oyun yazarı Müfid Râtib, şair Ali Canip Yöntem, şair İbrahim Alaeddin Gövsa, şair Orhon Seyfi Orhon, şair Enis Behiç Koryürek, şair Hıfzı Tevfik Gönensay ve şair Hakkı Süha Gezgin'di. Heyete Tanin gazetesi yazarı Muhiddin Bey ile eski darüleytamlar müdürü Selahaddin Bey de katıldı.
Heyet 11 Temmuz günü Sirkeci Garı'nda Çanakkale cephesine doğru hareket etmek için buluştu. Üzerlerinde üniformalar ve başlarında kabalaklar vardı. Uzunköprü istasyonunda trenden inen heyet mensupları otomobillere binerek yola devam ettiler. Yol üzerinde Bolayır'da bombardımandan isabet almış Süleyman Paşa ve Namık Kemal'in türbelerini ziyaret ettiler. Uzun bir otomobil yolculuğundan sonra cepheye vardılar.
Ressam Sami Yetik'in "Arıburnu Muharebesi" tablosu.
EDEBİ HEYET CEPHEDE
Heyet mensupları, Arıburnu cephesinde top ve kurşun sesleri arasında, uçakların tehdidi altında çatışmalara şahitlik ettiler. Heyet daha sonra Seddülbahir cephesine doğru yola çıktı. Muharebe alanlarını mihmandarlarıyla gezdiler. Dürbünle düşman siperlerini gözlemlediler. Esir alınan yaralı düşmanların temiz çarşaflarda yatarken başlarındaki hastabakıcıların sinekleri kovduklarına bile şahit olmuşlardı.
Cepheye yeni getirilen havan toplarının askerlerimiz arasında meydana getirdiği heyecana şahit olmuşlardı. Havan atışları sırasında Mehmetçiklerimiz "Bizim kara oğlan gidiyor" diye sevinçle bağırmaktaydı.
Heyet mensupları, Çanakkale cephesinde Türk askerinin kahramanlığına ve cesaretine şahit olmuşlardı. Konuştukları birçok asker Balkan Savaşı'nın utancını silmek ve vatanı kurtarmak için kendisini hiç çekinmeden öne atmıştı. Bir hücum sırasında yaralanan kahraman bir Metmedçiğimiz yarasının sarılmasını "Ko aksın Balkan Muharebesi'nin karasını ancak bu kan siler" diyerek reddetmiş ve savaşmaya devam ederek biraz sonra şehit olmuştu. Heyettekiler kendi aralarında sık sık Balkan hezimetinden sonra bu mücadele ruhunun nasıl meydana geldiğini tartışmışlardır.
Cephede 10 gün geçiren edebi heyet İstanbul'a döndükten sonra 1915 sonbaharında Harp Mecmuası çıkarılmaya başlanır ve heyet üyelerinin bir kısmı bu dergide intibalarını yayınlarlar.
Heyet Mehmetçik'le.
EDEBİ HEYET VE MUSTAFA KEMAL
Çanakkale cephesinin en ilginç anılarından birisi Albay Mustafa Kemal'in mızıka eşliğinde askerine yemek yedirmesidir. Dar bir sahilde sıkışıp kalan İngilizler, mızıka sesleri üzerine sinirlenerek tepeyi ateşe tutmaktaydılar. Esir edilen bir İngiliz subayı, Türkler'in mızıka çalması üzerine komutanlarının da onları futbol oynamaları için tazyik ettiklerini, bu durumun da kendilerine pahalıya mal olduğunu anlatmıştır.
Ali Canip ve Mehmed Emin beyler, Esad Paşa'nın karargâhından Mustafa Kemal ile bir telefon görüşmesi yaptılar. Mustafa Kemal heyeti Cesarettepesi'ne davet etti, ancak Esad Paşa gidecekleri yolun tehlikesinden dolayı yazar ve şairlere müsaade etmedi. Heyet, Arıburnu'ndayken asker olarak cephede bulunan Şair Ahmed Haşim'le de karşılaşmıştır.
ÇANAKKALE KAHRAMANLIĞINI YAŞATMAK İÇİN
Çanakkale'yi savunanların cesareti, yiğitliği, kahramanlığı dünyayı hayran etti. Yalnız dostların değil, düşmanların da parmağı ağzında kaldı. The Times, Le Temps gibi en meşhur İngiliz ve Fransız gazeteleri de itiraf ediyor ki Birinci Dünya Savaşı'nın en önemli, en kanlı, en ateşli safhaları Çanakkale'de yaşanmaktadır. Müttefikler, hiçbir yerde Çanakkale'de olduğu kadar faaliyet, sebat ve inatla girişimlerde bulunmamış, fakat yine hiçbir yerde Çanakkale'de olduğu kadar kahramanca ve cesurca bir direniş ve savunmayla karşılaşarak zayiat vermemişlerdir.
Çanakkale muharebelerinin dünya tarihinde benzeri yoktur. Hiçbir zaman orada olduğu gibi her taraftan şarapneller, gülleler, bombalar, kurşunlar yağarken, denizde muazzam dretnotlardan, sahilde ağır toplarla donatılmış bataryalardan, daha yakında mitralyözlerden ve gökte uçaklardan sürekli olarak cehennemî ateşler saçılıyorken süngüyle hücum ederek düşman siperini ele geçirecek kadar yiğitlik ve kahramanlık gösterebilecek asker görülmemiştir. Bu harikayı göstermeyi başaranlar, şimdi dünyanın her tarafından şan ve şerefleri yükselen ve kahramanlık hikayeleri dillerde dolaşan Türk aslanlarıdır. Başkumandan vekili ve Harbiye Nâzırı Enver Paşa hazretleri, dünyayı hayretler içinde bırakan Çanakkale savunmasındaki kahramanlıkları sonsuza kadar yaşatmak üzere gayet iyi ve teşekküre layık bir tedbir düşünmüşlerdir. Görevlerini, askerlerimiz gibi ne yazık ki ciddi ve fedakârca yerine getirme imkânı bulamayan genç şair ve ediplerimizden bazılarını savaş alanına davet etmişlerdir. Aynı zamanda bir iki ressam, bir iki musikişinas, birkaç fotoğrafçı ve sinematografçı da davetli olarak savaş alanına gideceklerdir. Arkalarında haki renkte elbise ve kollarında beyaz zemin üzerine gayet zarif yapılmış yeşil yapraklardan ibaret bir işaret bulunacaktır.
Bugün gidecek olan heyet, bir hafta kadar savaş alanlarını gezerek kahraman askerlerle konuşup görüşecek ve sonra ilhamlarını, gözlemlerini, duygu ve düşüncelerini anlatacaktır. Bunların eserlerini yayımlamak için bir de harp dergisi çıkarılması düşünülmektedir. Şairler şiirlerini, yazarlar duygularını yazarken, bestekârlar kahramanlıkların ilham edeceği eserler besteleyecek, ressamlar da gördüklerini resim sanatının diliyle tasvir edeceklerdir.
(11 Temmuz 1915 tarihli 'İkdam gazetesi'nden naklen Beşir Ayvazoğlu, Edebiyatın Çanakkale'yle İmtihanı, s. 10-11)
Heyetle ilgili İkdam gazetesinde çıkan haber.
Çanakkale'yi ziyaret eden heyetin imzaları.
Heyet üyeleri Cevad Paşa'yla (Yusuf Cağlar Arşivi).
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ABD’nin ikiden fazla seçilen tek başkanı Roosevelt (17.11.2024)
- Atatürk’ün son sözü ‘aleykümesselam’ olmuştu (10.11.2024)
- 100 yıl önce Türkiye’nin ilk futbol şampiyonu: Harbiye (03.11.2024)
- ABD seçimlerinin sonucu iç savaşa yol açmıştı (27.10.2024)
- Osmanlı kimliği 150 yıl önce denenmiş fakat tutmamıştı (20.10.2024)
- Lübnan’ın düzenini Avrupalılar bozdu (13.10.2024)
- Gündemden düşmeyen antlaşma: Sykes-Picot (06.10.2024)
- Osmanlı’da canilere 2 türlü ceza verilirdi kısas ve diyet (22.09.2024)
- İstanbul’u sarsan esrarengiz kadın cinayeti (15.09.2024)
- Sultan Abdülaziz’in Mısır seyahati protokolü değiştirdi (08.09.2024)