Adını duysak da harita üzerinde yerini bile bilmediğimiz Madagaskar Osmanlı'dan bu yana hep yanımızdaydı. Büyük vefa borcumuz olan Madagaskar Müslümanları Milli Mücadele döneminde yardım toplayıp göndermişler, dualar etmişlerdi
Cumhurbaşkanımız Tanzanya, Mozambik ve Madagaskar'ı ziyaret etti. Film ve kitaplarda isimlerini duyduğumuz bu Afrika ülkeleri Osmanlı döneminde bizden yardım ister, zor zamanlarımızda da en ufak yardımı bile bizden esirgemezlerdi. Prof. Dr.
Ahmet Kavas, Fransız ve Osmanlı kaynaklarına dayanarak önemli araştırmalar yapmakta ve Afrika'nın Osmanlı yüzünü aydınlatmaktadır.
Ahmet Kavas, "Geçmişten Günümüze Afrika" isimli kitabında Madagaskar Müslümanları'yla ilgili ilginç bir hadiseyi anlatmaktadır.
Afrikalı Müslümanlar
ADA DEVLETİ MADAGASKAR
Madagaskar, Afrika'nın doğusunda Hint Okyanusu'nda yer alan Türkiye'nin yüzölçümünün yarısından büyük bir ada devletidir.
Madagaskar yerlilerine ve konuştukları dile Malgaş denir. Müslümanların adaya çıkmasından sonra Büyük Komor (Kamer) adası olarak bilinen ülke Avrupa sömürgeciliğinden sonra San Loranzo ismini aldı. Sonraki dönemlerde ise Madagaskar denildi.
Doğu Afrika sahillerine gelen Müslüman Arap ve İranlılar, yerlilerle karışarak bölgede onlarca sultanlık kurdular. XVI. yüzyılda Portekizliler, XVII. yüzyıldan itibaren ise diğer Avrupalı devletler bölgeye göz diktiler.
Onların buraya ayak basmasıyla birlikte Müslümanlar zor durumda kaldılar.
Fransa, Madagaskar yerlilerinin direnişlerini kırarak 1885'te adanın tamamını işgal etti.
Sömürgeciler, adadaki yerlilerin topraklarına el koyarak Madagaskar'da çalıştırmak için Hindistan ve Endonezya taraflarından nüfus getirdiler. Getirilenlerin önemli bir kısmı da Müslüman'dı. Ancak sömürgecilerin faaliyetleri sonucu Madagaskar Hıristiyanlaştırıldı.
Müslümanların sayısı azaldı. Madagaskar, bağımsızlığına 1960'ta kavuştu.
Sami Yetik'in İstiklal Savaşı'yla ilgili bir tablosu.
MADAGASKAR VE MİLLİ MÜCADELE
Osmanlı İmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşı sonunda mağlup olması dünyanın değişik yerlerinde yaşayan Müslümanlar'da büyük bir hayal kırıklığına yol açtı. Ancak Anadolu'da Atatürk'ün liderliği altında emperyalistlere karşı Milli Mücadele'nin başlaması sömürge olarak yaşayan Müslümanları büyük bir sevince boğdu. Kendi ülkelerinde sömürge olarak yaşayan Müslümanlar bir taraftan Milli Mücadele için dua ederken bir taraftan da ellerinden gelen yardımı yapmaya başladılar.
Bu yıllarda Fransa'da yaşayan İbrahim Mansur isimli Madagaskarlı bir Müslüman, savaş sırasında Türkiye'ye yardım etmek için koşturup, durmuş, Anadolu Müslümanlarına yardım toplamıştı.
Milli Mücadele'nin başarıya ulaşıp, 24 Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması'nın imzalanması İbrahim Mansur'u büyük bir sevince boğdu. İbrahim Mansur, Lozan haberini alır almaz, Madagaskar'a bir telgraf çekerek bu mutlu haberin her yere duyurulmasını ve bu önemli hadiseyi işyerlerini kapatarak bayram gibi kutlamalarını istedi.
Madagaskarlı Müslümanlar, ertesi gün işyerlerini kapatıp, bütün camilerde Türkiye'nin bağımsızlığı için şehit düşenlere dualar ettiler. Adanın her tarafına Türk bayrakları asıldı. Akşam olduğunda ise yine bütün camilerde hatim duaları yapılıp, mevlitler okundu.
Tamatave şehrinde yaşayan Müslümanlar adına Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne hitaben şu tebrik telgrafını gönderdiler:
"Zatıalinize son derece yüksek saygımızla. İslam'ın muzaffer davası için sonsuz minnetimizle.
Türkiye için yeni bir dönemin ortaya çıkışı yolunda Türkiye Büyük Meclisi ile fikir birliği içindeyiz." Madagaskarlı Müslümanlar, Türkiye için bir yardım kampanyası düzenlediler. Herkes karınca kararınca yardım etmeye çalıştı.
Tanarive ve Tamatave şehirlerinden Türkiye'deki yetim ve savaş gazileri için yardımlar toplandı.
Türkiye'ye yardım yapan Madagaskarlı Müslümanlar'ın listesi.
PİRİ REİS'İN GÖZÜNDEN MADAGASKAR
Büyük Türk Denizcisi Piri Reis, Kitab-ı Bahriye isimli eserinde Madagaskar adası hakkında şunları anlatır:
"Şimdi orada çok büyük olan bir ada vardır ve adına Tinkü derler. Avrupalılar bu adaya San Löranzo derler. Araplar ise Komor adını verirler.
O adanın en kuzey noktası Ekvator'dan on mil güneydedir.
Adanın güney kısmının sınırı ise, tam olarak yirmi dört derecedir. Ey dost, adanın gemi yolu ile uzunluğu, bin iki yüz mil tutmaktadır.
Ancak onun çevresini tam olarak hesap etmediğim için söyleyemedim. Yerlileri bir olduğunu söylemişlerdir, Tinku'dan maksatları da budur. Onların konuştuğu bu dil, Mogadişu dilidir ve kendileri buna Tinku derler. Şimdi yerlileri buna Tinku dediler, onun için bu dediklerime sen inan. Ben o adanın özelliklerini anlatayım, çünkü yerlisi de bu adanın çevresini bilmemektedir.
Ey dost, yerlisi bu ülkenin bir ada olduğunu ve buraya ada denildiğini bilmezler.
Buraya ada denilmesinin ve haritalarda böyle yazılmasının sebebi şudur:
Portekizlilerin üç gemisini fırtınalar buraya sürüklemiş.
Gemilerden ikisi batıp helak olmuş, biri fırtınalardan kurtulmuş. O gemi adaya gelince, içindekiler çevreyi görüp ne olduğunu öğrendiler. Bu gemi adanın çevresini dolaştı; ancak gemi halkı çok kayıp vermişti. Sonunda sandallarla karaya çıktılar, gemileri de mahvolmuştu.
Allah kendilerine yardım etmiş ve gemiden dört kişi ancak kurtulmuştu.
Bunlar bir taraftan gelerek adayı dolaştılar ve adının ne olduğunu bildiler. Bundan önce Habeşliler adanın aslını bilmezlermiş.... Oradaki gazilerin değer verdikleri bir husus da bir padişah gibi itaat ettikleri siyahilerin hükümdarıdır.
Sultan Adil bin Muhammed Han, onların hükümdarlarıymış.." (Piri Reis, Kitab-ı Bahriye, ed.
Ertuğrul Zekai Ökte, İstanbul 1988).
Fransızlar tarafından demiryolu yapımında çalıştırılan Madagaskarlılar.
KANUNİ'NİN SANATKâRININ MUHTEŞEM ESERLERİ
Mimar Sinan herkes tarafından bilinir ama aynı dönemde yaşayan diğer büyük sanatkârlar fazla bilinmez. Kanunî döneminin sadrazamı Sokollu Mehmed Paşa, denizcisi Barbaros Hayreddin Paşa, şairi Baki, mimarı Mimar Sinan, hattatı Ahmed Şemseddin Karahisari, müzehhibi, yani tezhip sanatçısı ise Kara Memi'dir. Elinden çıkmış tezhipli elyazması kitap, ferman ve vakfiyelerdeki çiçek motifleriyle yeni bir üslup ve anlayış getirmiştir.
Kanuni döneminde nakkaşbaşılık yapan Kara Memi, başta Kanuni'nin şiirlerinin toplandığı divanı ve tuğrası olmak üzere birçok eserin tezhibini yapmıştır. Kara Memi'nin muhteşem bir tezhiple bezediği Muhibbi Divanı, bir değerlendirmeyle birlikte Nurhan Atasoy tarafından yayınlandı. "Muhibbi Divanı (Tıpkıbasım- Değerlendirme), Kara Memi" ismiyle Masa yayınları arasında çıkan ve Milenyum yayınlarının dağıttığı eser muhteşem bir matbaacılık ürünü.
Türkiye'de son yıllarda oldukça kaliteli tıpkıbasımlar yapılmaya başlandı. Muhibbi Divanı da onlardan birisi oldu.
Eserdeki su lekelerine kadar her şey olduğu gibi birebir basılmış.
Eserin orijinal kâğıdına uygun bir kâğıt imal ettirilmiş. Sonunda da orijinalini aratmayacak bir baskı yapılmış.
Nurhan Atasoy hocamızı tebrik ederken, yeni eserleri için sağlıklı ve uzun ömürler diliyoruz.