"Osmanlı tüfek bile imal edemedi" diye iddialar var. Osmanlı, geliştirdiği tüfekleri ve toplarıyla birçok savaşta düşmanlarına üstünlük kurmuştu. 16. yüzyılda Osmanlı, Afrika'dan Endonezya'ya, Hindistan'dan Çin'e kadar birçok ülkeye askeri teknoloji satışı yapmıştı
Osmanlı ile Cumhuriyet birbirinin alternatifi gibi sunuluyor. Hâlbuki Osmanlı Devleti de Türkiye Cumhuriyeti de bizim tarihimiz. Fatih de, Atatürk de milletimize büyük hizmetler etmiş bizim devlet başkanlarımız. Sayın Kılıçdaroğlu,
"Koca Osmanlı diyorlar. Bir kilo şeker üretemeyen Osmanlı ile övünüyorlar. O bir kilo şekeri 1926'da Uşak üretti. Koca Osmanlı bir tüfek üretemedi. Osmanlı ile övünelim mi elbette övünelim ama tarihini bilmeyen geleceğini şekillendiremez" şeklinde bir iddia da bulundu.
10 milyon kilometrekarelik bir coğrafyada büyük bir imparatorluk kuran Osmanlılar'ın harp sanayii olmadan altı asır var olabilir miydi? Bir devletin tarih sahnesinde hem var olabilmesi,
hem de önemli rol oynayabilmesi için en başta
gelen şart kendi silah sanayiini oluşturmasıdır.
Osmanlılar, bunu başardıkları için tarihe damgalarını
vurmuşlardı. Gabor Agoston'un "Barut, Top
ve Tüfek" isimli kitabında bu konuda teferruatlı
bilgi bulunabilir.
OSMANLI TÜFEĞİNİN ÜSTÜNLÜĞÜ
Osmanlılar top ve tüfeği icat etmediler ama ateşli silahları geliştirip, öncü rol oynayarak Doğu ve Batı ordularına karşı büyük bir üstünlük kurdular. Fatih Sultan Mehmed döneminden itibaren ateşli silahlar Osmanlı ordusunun vazgeçilmez silahları oldular. Osmanlılar ateşli silahları sadece ithal etmiyor, üretimini de gerçekleştiriyorlardı.
XVI. yüzyılın başlarında Avrupa'da tüfekler ağır ve kullanışsızken, Osmanlı tüfeği kendisine has bir şekil kazanarak, savaşlarda sonucu belirleyen bir silah haline gelmişti. 1526'da Mohaç Savaşı'nın kazanılmasında tüfeğin rolü büyüktü.
İkinci Bâyezid döneminden itibaren Osmanlı askeri tarafından kullanılan tüfekler, özellikle fitilli tüfek mekanizmalarında Avrupa ülkelerinden daha gelişmiş bir teknolojiye sahipti. Osmanlı tüfekleri, hafifliği kadar pratik tetik tertibatıyla da savaşlarda etkiliydi. Tetik mekanizmasının geliştirilmesi Osmanlılar'ın silah sanayiine bir armağanıydı.
Türk tüfeklerinin metalinin kalitesi Avrupalılar tarafından da övülmüştür. Tüfeklerde kullanılan çelik levhalar, barutun yanması esnasında ortaya çıkan basınca namlunun yüksek mukavemet göstermesini sağlamaktaydı.
Osmanlılar, tüfeği İstanbul'un yanısıra Şam, Cezayir, Kahire gibi imparatorluğun birçok yerinde üretiyorlardı. Osmanlı saray teşkilatında ehlihiref cemaati içinde tüfekçi ustaları vardı. Osmanlı teknik sınıfları içinde Müslüman olsun olmasın işini bilen herkes yer bulabilirdi.
ÇİN'DE OSMANLI TÜFEĞİ
Osmanlı İmparatorluğu, 16. yüzyılda tüfek üretiminde dünyanın önde gelen güçlerinden biriydi. Osmanlı tüfekleri her yerde aranır hâle gelmişti.
İran'daki Safevî Devleti, Hindistan ve Endonezya'daki Müslüman emirlikler, hatta Çin bile Osmanlı tüfeğinin peşine düşmüştü. Osmanlı İmparatorluğu, Afrika, Hindistan ve Endonezya'daki Müslüman emirliklere silah ve o bölgelerde Rumî adıyla anılan askeri uzmanlar göndererek, Portekiz ve İspanyollar'a karşı mücadelelerine destek olmuştur. Osmanlı silah ustalarının Çin'deki bilinmeyen ilginç macerasını ise Giray Fidan, Çince kaynaklara dayanarak "Çin'de Osmanlı Tüfeği ve Osmanlılar" isimli eserinde anlatır.
Kanunî döneminde Osmanlı adına Çin'e giden Duo Si Ma ve kardeşi Ba Bu Li'nin içinde bulunduğu elçilik heyeti, yanlarında bir de Osmanlı tüfeği götürmüşlerdi. Giray Fidan, Osmanlı ateşli silahlar uzmanı olarak anılan Duo Si Ma isminin Dursun isminin Çinceleştirilmiş hali olabileceğini söyler. Duo Si Ma, elçilik görevinden sonra Çin imparatorunun yakın muhafız ve İstihbarat teşkilatı olan Jin Yi Wei'ye komutan olarak alındı. Burada Osmanlı kıyafetleriyle görev yaptı ve 40 yıl boyunca üç imparatora hizmet etti.
16. yüzyılın sonlarında Çin'in başı Japon korsanlarla dertteydi. Çin devlet adamlarından Zhao Shi Zhen, Duo Si Ma'dan Osmanlı tüfeğinin inceliklerini kendisine öğretmesini istedi. Duo Si Ma, Osmanlı tüfeğinin inceliklerini Zhao Shi Zhen'e öğretti. Daha sonra birlikte Çin'de Osmanlı tüfeği ürettiler. Zhao Shi Zhen de 1598'de Osmanlı tüfeğinin nasıl kullanıldığını anlattığı resimli Shen Qi Pu'yu (Olağanüstü (Ateşli) silahlar Klavuzu) yazıp, imparatora sundu.
KENDİNE YETEN İMPARATORLUK
Osmanlı İmparatorluğu, silah ve ateşli silahlarda kullanılan hammadedelerin üretiminde kendine yeten bir imparatorluktu. Barutun hammaddesi olan güherçileyi (potasyum nitrat) kendi topraklarında Selanik, Yenice Vardar, Vodena, Avrathisar, Florina, Nevrekop, Manastır, Drama, Filibe, Üsküp, Köprülü, Kumanova, Tımışvar, Budin, Çanad, Güzelhisar, Afyonkarahisar, Denizli, Karaman, Akşehir, Konya, Aksaray, Maraş, Erzurum, Diyarbakır, Malatya, Van, Halep, Bilecik ve Antakya gibi imparatorluğun çok değişik bölgelerinde imal ediyordu. Güherçile üretiminde kendi kendine yeten bir devlet olduğu için düşmanlarına karşı en büyük üstünlüklerinden biri de buydu.
Uzun süren savaşlar sırasında Avrupa ülkelerinden silah satın almasına rağmen, çoğunlukla kendine gereken silahı imparatorluk içinde üretirdi. Macar Tarihçi Gabor Agoston, 19. yüzyıla kadar Osmanlı silah sanayiinin Avrupa devletleriyle boy ölçüşebilecek derecede üretken ve faal olduğunu söyler. 18. yüzyılın sonlarında Osmanlı İmparatorluğu'nda silah ve barut üretilmeye devam etmekle birlikte, silahların ve barutun kalitesi Avrupa'da üretilenlerin gerisinde kaldı. Avrupa'da gittikçe modernleşen silah sanayii arayı açınca, Osmanlı İmparatorluğu 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupa ve Amerika'dan büyük miktarda silah ithal etmeye başladı.
OSMANLI'DA TOP VE BARUT İMALATI
Top dökümhanelerinin en büyüğü İstanbul'da olmakla beraber, Samakov'da, Banyaluka'da, Pravişte'de ve Bilecik'te dökümhaneler vardı. Kuşatma için muhasara altına alınan kalenin çevresinde geçici olarak top dökümhaneleri de kurulmaktaydı.
Barut, İstanbul içinde Bakırköy, Atmeydanı, Şehremini ve Kâğıthane'deki baruthanelerde üretildiği gibi, Budin, Tımışvar Belgrad, Selanik, Gelibolu, Halep ve Kahire gibi birçok şehirde de baruthane vardı.
OSMANLI DÖNEMİNDE ŞEKER ÜRETİMİ
Uşak Şeker Fabrikası'ndan önce Osmanlı bir kilo bile şeker üretemiyordu iddiaları ortaya atıldı. Osmanlı döneminde değil bir kilo tonlarca şeker üretildiği gibi şeker ihraç da edilirdi. Mısır'da üretilen şeker Bursa'daki İranlı tüccarlar tarafından alınarak ülkelerine götürülürdü. Mısır ve Kıbrıs'ta üretilen şeker ise Ankara üzerinden Rusya'ya ihraç edilirdi. Bu konuda Zafer Karademir ve Akif Erdoğru'nun makalelerinden teferruatlı bilgi öğrenilebilir.
Mısır, Suriye, Lübnan'daki çeşitli bölgelerin yanısıra Kıbrıs, Girit, Adana, Antakya, Alanya, Tarsus, Silifke, Alanya gibi yerlerde üretilen şeker kamışları şeker imalathanelerinde (şekerhane) işleniyordu. Hem devletin hem de halkın şekerhaneleri vardı.