Türkler'in millet olarak tarih sahnesine çıkıp, devlet yapılarını oluşturmaları Mete, yani Oğuz Han yönetimindeki Büyük Hun İmparatorluğu zamanında (Milattan Önce 209-174) gerçekleşti. Bu dönemde başlayıp, daha sonraki asırlarda devam eden birçok uygulama Oğuz töresi olarak adlandırıldı.
Oğuz töresine göre devlet, hanedan üyeleri tarafından ortak olarak idare edilirdi.
Devlet başkanlığı seçiminde bir sistem yoktu. Türk devlet geleneğinde hanedan üyelerinin Tanrı'dan kut (hükümdara Tanrı tarafından verilen devlet yönetme yetki ve yeteneği) aldığına inanıldığı için hanedanın her üyesinin devlet başkanı olma hakkı vardı. Devletin merkezine ilk gelip ordu ve hazineyi kontrol altına alan şehzade tahta çıkardı. Veraset sisteminin olmaması tarih boyunca devamlı olarak kaosa ve Türk devletlerinin zayıflayıp, parçalanmalarına sebep oldu.
TAHT KAVGALARI BİTMİYOR
Osmanlı İmparatorluğu'ndan önceki bütün Türk devletlerinde devlet başkanı seçiminde bir sistem oluşturulamaması, devamlı olarak taht kavgalarını beraberinde getirmiştir. Genellikle hanedan üyelerine, isyan etmedikleri sürece dokunulmamıştır.
Hatta isyan edenler birçok defa affedilmişlerdir.
Ancak bu durum on binlerce insanın ölümüne sebep olmuştur.
Büyük Selçuklu Devleti kurulduğunda, Tuğrul Bey hükümdar olmuş, ancak ülke hanedan üyeleri arasında yönetim sahalarına bölünerek idare edilmişti. Tuğrul Bey'in zamanında kardeşi İbrahim Yinal isyan etmiş, daha sonra da Alpaslan, kardeşi ve amcaoğluyla taht mücadelesine girmiştir.
Türkiye Selçuklularında da ilk başlarda isyan etmedikçe şehzâdelere dokunulmadı.
Ancak Asya'da olduğu gibi Anadolu'da da isyan ve taht kavgaları bitmek bilmedi.
Ancak Asya'daki Türk devletlerinden farklı olarak Türkiye Selçukluları'nda hükümdar otoritesini tesis etmek için isyan etmemiş şehzâdeleri öldüren hükümdarlar da oldu.
OSMANLI YENİ DÜZEN KURUYOR
Osmanlılar, taht kavgalarının doğurduğu olumsuz durumu gözönüne alarak bir sistem kurmaya çalıştı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde kardeş katli uygulamasıyla devlet başkanı seçimi bir düzene konulmaya çalışıldı. Kardeş katlinin meşrulaştırılıp, şehzâdelerin isyan etmeden öldürülmeleri, Osmanlılar'ı bütün Türk tarihi içerisinde farklı bir konuma taşıdı. Çok acı bir hadise olan kardeş katli, 600 yıl devam edecek büyük bir imparatorluğun gerçekleşmesindeki en önemli köşe taşlarından birisi oldu.
Kardeş katli uygulamasının vicdanlarda derin yaralar açması yüzünden 17. yüzyılda bu uygulamadan vazgeçilip ekberiyet sistemine geçilerek, en yaşlı şehzadenin tahta çıkarılmasına başlandı.
Ancak bu sistem, sarayda hapis hayatı yaşayan şehzadelerin iyi eğitim almadan tahta çıkmalarına ve hayattaki şehzadelerin tahttaki padişahların hükümranlıkları üzerinde bir gölge gibi dolaşmalarına sebep oldu.
Tarihimizde devlet başkanlığı seçiminde bir sistemin olmayışı, veliahtlık kurumunun oluşturulmayışının tesirleri günümüzde siyasi partilerimizden futbol kulüplerimize kadar uzanır.
Birçok kurumumuzda mevcut başkandan sonra yerine kimin geçeceği belli değildir.
TAHT KAVGALARI SELÇUKLU'YU TARİHTEN SİLDİ
Türkiye Selçuklu tarihi de veraset sistemi olmayışı yüzünden taht kavgalarıyla geçmiştir.
Türkiye Selçuklu hükümdarlarının en önemlilerinden biri olan II. Kılıçarslan, ömrünün sonunda devleti 11 oğlu arasında paylaştırdı. Onbir parçaya bölünen Türkiye Selçukluları taht mücadelelerine girişti. Türkiye Selçukluları'nda Moğol işgaline girdikten sonra bile taht kavgaları bitmedi ve devlet 14. yüzyılın başlarında tarih sahnesinden çekildi.
Selçuklular'dan sonra kurulan Osmanlı Devleti'nde üçüncü hükümdar Birinci Murad'ın tahta çıkmasından itibaren taht kavgaları başladı.
Yıldırım Bayezid'in 1402'de Timur'a esir düşmesinden sonra oğulları Emir Süleyman, Musa Çelebi, Mustafa Çelebi, İsa Çelebi ve Mehmed Çelebi arasında taht mücadelesi başladı. Fetret devri 1413'te bitti ama taht kavgası ve devletin ikiye bölünme tehlikesi İstanbul'un fethine kadar devam etti.