Osmanlı İmparatorluğu ile müttefiki Fransa'nın ilişkileri 16. yüzyıldan imparatorluğun sonuna kadar inişli çıkışlı bir seyir takip etti. İlişkilerin bu şekilde cereyan etmesinde Fransa elçilerinin kişisel beceri ve kabiliyetlerinin önemli bir yeri vardı.
Kont de Ferriol, Fransa elçisi olarak 1 Aralık 1699'da İstanbul'a geldi. Önceki Fransa elçileri iyi bir intiba bırakmamışlardı. 17. yüzyılın sonlarında Osmanlı ile Fransa arasındaki ilişkiler de en zor dönemlerinden birini yaşıyordu. Ferriol'ün hem kendinden önceki elçilerin kötü imajlarını gidereceğine hem de iki ülke arasındaki ilişkileri normalleştireceğine dair büyük ümitler besleniyordu.
İLK SKANDAL
Charles de Ferriol'un yirmi beş gün sonra Sultan İkinci Mustafa tarafından kabul edilmesi kararlaştırıldı. 26 Aralık 1699'da Ferriol ve yanındaki 56 kişi, Topkapı Sarayı'ndaki Divan-ı Hümayun'da başta sadrazam ve Osmanlı devlet ricali tarafından karşılandılar. Divan'daki ziyafet bittikten sonra sıra elçi ve yanındakilerin, Sultan İkinci Mustafa'nın huzuruna çıkmasına geldi.
Fransa elçilik heyetinin padişahın huzuruna çıkması için bütün hazırlıklar yapıldı ve heyet, önde çavuşbaşı olduğu halde ilerlemeye başladı. Fakat bu arada çavuşbaşı, Ferriol'ün kaftanının altında uzun bir kılıç taşıdığını farketti.Elçinin bu şekilde padişahın huzuruna çıkması mümkün değildi. Çavuşbaşı, heyette bulunan Tercüman Mavrokordato'ya durumu anlattı.
Mavrokordato, çavuşbaşının söylediklerini Kont de Ferriol'e iletti. Elçi kılıçla padişahın huzuruna çıkamayacağını öğrenince çok sinirlendi.
Önce birkaç defa kılıcına vurdu ve daha sonra kılıcını belinden ancak kralının çıkarabileceğini yüksek sesle bağırdı. Osmanlı gelenek ve göreneklerinin kendisini ilgilendirmediğini ve kılıcını asla çıkartmayacağını söyledi. Sadrazam ve yeniçeri ağasının uyarıları da işe yaramadı.
Bunun üzerine Amcazade Hüseyin Paşa diplomasi tarihinden eşi benzeri olmayan bir yönteme başvurdu. Elçinin koluna giren görevliler kılıcı almaya çalıştılar, ancak bundan da bir netice alınamadı. Ferriol ve yanındakiler padişahın huzuruna çıkmadan Topkapı Sarayı'ndan ayrıldılar.
Padişaha gönderdiği hediyeler elçiye iade edildi.
KAYIK REZALETİ
Fransa elçisinin daha ilk kabulünde neden olduğu rezaletler son olmayacaktı. Fransa elçisi 1711'de İstanbul'dan gidene kadar daha birçok skandal çıkardı. Elçinin sebep olduğu sorunlardan biri de Boğaz'daki kayık gezileriydi. Ferriol İstanbul'a geldikten sonra saltanat kayıklarına benzeyen bir kayık satın aldı. Sazlı sözlü heyetle büyük bir gürültü çıkartarak kayıkla sarayın önünden geçtiğinden saraydakiler bu durumdan rahatsız oluyorlardı. Padişahın emri üzerine elçinin Boğaz'da gezintiye çıkması yasaklandı. Yasağa rağmen Ferriol eğlenceden bir türlü vazgeçmedi. Boğaz'da gezemese de Fransa elçilik binasında partiler verdi.
ELÇİYE DOKTOR REZALETİ
Ferriol'ün sebep olduğu bir skandal vardı ki bu, daha öncekilere rahmet okutturacak nitelikteydi. Elçi, Ermeni Patriği Avadik'i Avrupa'ya kaçırtmış ve bunun üzerine Osmanlı Devleti ile Fransa savaşın eşiğine gelmişti. Ermeni Patriği Avadik'in, Katolik olduğu haberinin alınması bu skandalı savaşa dönüşmeden önledi.
Osmanlı Devleti ile Fransa arasındaki ilişkilerin savaşın eşiğine kadar gelmesi zaten asabi biri olan Ferriol'ün sinirlerini daha da bozdu. Hatta Ferriol'ün ruhsal dengesi o kadar bozuldu ki bir ara elçi akli dengesini bile kaybetti. Hayatının sonlarına doğru elçinin dengesiz hareketleri daha da arttı ve artık etrafındakilere zarar verir hale geldi. 1709'da elçi bir kez daha sinir krizine girmişti. Fransa elçisi el ve kollarıyla elçilikte ne varsa kırıyordu. Bunun üzerine elçiliktekiler Ferriol'ün ellerini ve ayaklarını bağlamak zorunda kalmışlardı.
1709'a gelindiğinde akli dengesini iyice kaybeden Ferriol, İngiltere Elçisi Sutton'u düelloya davet etti. Çünkü Rusya ile Osmanlı Devleti'nin anlaşmasını destekleyen Sutton'u diplomatik yollarla alt edememişti.
Ferriol, bir ara düzelse de, akli durumu her geçen gün biraz daha kötüye gidiyordu. Artık odasındaki yatağına bağlanmak zorunda kalınmıştı.
Bunun üzerine Fransız tüccarlar elçinin doktorundan makamında kalamayacak kadar deli olduğuna dair 1711'de bir rapor aldılar. Rapor Fransa'ya gönderildi ve Ferriol görevinden alındı. Ferriol'ün yerine Fransa elçisi olarak Kont des Alleurs atandı. Fransa elçisi Kont de Ferriol tarihe diplomatik başarılarıyla değil İstanbul'da neden olduğu skandallar ve delilik hikâyeleriyle geçmişti.
******
Eğlenceden çatışma çıkacak
Kontde Ferriol, 1704'te Fransa kralının torununun doğumu şerefine Fransa elçilik binasında büyük bir parti vermişti. Parti sabahın erken saatlerinde büyük bir ayinle başladı. Eğlencelerin en meşhuru ise her kadeh kaldırılışında elçilikteki topların ateşlenmesiydi. Sabahtan akşam saatlerine kadar kadeh kaldırma ve ardından top ateşleri devam etti. Gürültüden en fazla etkilenen yer ise Topkapı Sarayı'ydı.
Bu gelişmeler üzerine Sadrazam Kalaylıkoz Ahmed Paşa olaya müdahale etti. Tercüman Mavrokordato aracılığıyla Topkapı Sarayı'ndaki hamile olan bazı hanım sultanların gürültüden rahatsız oldukları ve buna bir an önce son verilmesi gerektiği haber verildi. Fakat Ferriol bu sözlerin hiçbirini dikkate bile almadı.
Elçiden umursamaz bir cevap alan Mavrokordato elçilikten ayrıldı. Fransa elçiliğindeki eğlence ise ara vermeden devam etti. Akşam karanlığı şehrin üzerine çöktüğünde Fransa elçiliğindeki eğlencenin verdiği rahatsızlık hat safhaya ulaştı. Çünkü elçilik bahçesindeki bütün ağaçlar ışıklandırılmış ve havai fişek gösterisi de başlamıştı.
Elçiliğin bulunduğu Pera adeta gündüz gibiydi.
Sadrazam Ahmed Paşa, nasihat ile uslanmayan elçiyi yola getirmek için zora başvurmak mecburiyetinde kaldı.
Akşam olduğunda bostancıbaşının emrindeki görevlileri bu rezalete bir son vermek, lambaları ve havai fişekleri söndürmek üzere Fransa elçiliğine gönderdi. Bu durumu haber alan Ferriol ise, "Ne! Şimdi de lambalarıma mı taktılar? Gidin söyleyin o bostancıbaşına, bu lambalar kimseyi rahatsız etmez. Bu lambalar yağları bitinceye kadar yanacak. Zorla söndürmeye kalkışan olursa ben de zor kullanırım" dedi.
Fransız elçisi, hemen aşçılar ve hizmetlilere kadar binadaki herkesi silahlandırdı. Elçilik binasının pencere ve kapılarını da sımsıkı kapattırdı. Elçiliktekilerin silahlandığını ve topçu desteği olmadan içeri giremeyeceklerini haber alan bostancıbaşı da hemen topçu birliği getirtti. Artık silahlı bir çatışma kaçınılmazdı. Gelişmelerin kötüye gittiğini gören elçilikteki sağduyulu birkaç kişi gizlice elçilik binasının ışıklarını söndürdü. Işıkların söndürüldüğünü gören bostancıbaşı da elçinin pes ettiğini zannederek kuşatmayı kaldırdı ve geri çekildi.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.