ERHAN AFYONCU

İsveç, krallarının borcunun üzerine yatmıştı

İsveç, küçük bir ülke olmasına rağmen askerlik alanında tarihte önemli bir aktör oldu. İsveç Kralı Gustav İkinci Adolf, 1618 ile 1648 yılları arasında Avrupa'da meydana gelen "30 Yıl Savaşları"nda çağının askerlik stratejilerini alt üst etti. İsveç'in yetiştirdiği bir diğer önemli komutan Kral Demirbaş Şarl'dı.
ÇOCUK KRAL
Demirbaş Şarl, 15 yaşındayken Nisan 1697'de tahta çıktı. Gençliğini av ve eğlence partilerinde geçiren Şarl, tahta çıkınca eğlence ortamından tamamen koptu ve ihtişamlı elbiselerini çıkararak bir asker gibi giyinmeye başladı. Yeni kral, kendisine karşı birleşip 1700 ilkbaharında İsveç'e saldırarak, "Kuzey Savaşı"nı başlatan Danimarka, Rusya ve Lehistan'la yıllarca savaştı. Müttefikler, asker sayısı bakımından kendilerinden oldukça zayıf İsveç'e karşı rahat bir zafer kazanacaklarına inanıyorlardı. Ancak Şarl, önce Danimarka'yı daha sonra da Polonya'yı mağlup etti. Sıra Rusya'daydı. Şarl, Fin Körfezi'nde bulunan Narva Kalesi'ni kuşatan Rus ordusuna karşı harekete geçti. İsveç Kralı, uzun bir yürüyüşten sonra kalenin yardımına yetişti ve ordusunun yorgunluğu ile sayıca azlığına bakmadan saldırıya geçti. Ruslar, 30 Kasım 1700'de meydana gelen muharebede doğru dürüst savaşmadan tüfeklerini bırakarak başlarında çarları olduğu halde kaçtılar. Demirbaş Şarl, esir aldığı askerleri serbest bırakarak, Rus ordusuna değer vermediğini gösterdi. İsveç Kralı'nın sayıca az ordusuyla ardı ardına kazandığı zaferler, Avrupa'da büyük bir yankı uyandırdı. Avrupa'da yeni bir İskender'in doğduğu konuşuluyordu. İsveç'e karşı mağlup olan Rus Çarı Petro ise bu sırada Avrupa'dan getirttiği subaylarla ordusunu yeniden organize ediyordu.
TÜRKİYE'YE SIĞINDI
Osmanlı hükümeti, Avrupa'nın kuzeyindeki gelişmeleri yakından takip ediyordu ve İsveç'le Rusya'ya karşı ittifak görüşmeleri yapıyordu. Demirbaş Şarl, 1707'de Rusya'nın işgaline girişti. Rus Çarı Petro, modernleştirdiği ordusuna rağmen bir meydan muharebesine girmeyerek geri çekildi. Geri çekilirken de her tarafı yaktırıp, yıktırdı. Holovcin'de meydana gelen muharebeyi yine İsveç kazandı, ancak yiyecek sıkıntısından dolayı İsveç ordusu Moskova'ya doğru gidemeyerek, Ukrayna'ya yöneldi. Ukrayna'da da manzara aynıydı. Demirbaş Şarl, asker, mühimmat sıkıntısına rağmen sefere devam etti fakat bu sefer de ileride Napolyon ve Hitler'i de mağlup edecek Rus kışı ile karşı karşıya kaldı. İsveç ordusu ağır kış şartlarında büyük kayıplar verdi. Şarl, Ukrayna'da Vorskla Nehri'nin kenarında bulunan Poltava'da Rus ordusuyla karşılaştı. İsveç Kralı, muharebeden birkaç gün önce yaralandığı için savaşı iyi yönetemeyerek, 8 Temmuz 1709'da Poltava Muharebesi'nde Ruslar karşısında ağır bir mağlubiyet aldı. Şarl, sedye üzerinde savaşmaya bir süre daha devam etmesine rağmen askerlerinin bir kısmının teslim olması sonucu kaçarak, beş gün beş gece süren zorlu bir yolculuğun ardından Osmanlı Devleti'ne sığındı.
İSVEÇ'İN BORCU
Rus ordusu, iki ülke arasındaki İstanbul Antlaşması'nı çiğneyip İsveçliler'i takip bahanesiyle Osmanlı sınırını geçerek, Özi kenarında kayık bekleyen İsveç askerlerine saldırdı. İsveç Kralı kurtulmasına rağmen, askerlerinin çoğu Ruslar tarafından öldürülmüştü. Üçüncü Ahmed, durumu haber alınca Şarl'ın misafir olarak kabul edilip, bir kral gibi muamele edilmesini, masraflarının Osmanlı Devleti tarafından karşılanmasını emretti. Krala Osmanlı topraklarında mülteci olarak kaldığı müddetçe günlik maaş bağlandı. Demirbaş Şarl'ın Osmanlı topraklarına, sığındığındaki niyeti en fazla iki hafta burada kalarak, tekrar kuvvet toplamak üzere ülkesine dönmekti. Ancak Osmanlı ülkesinde mülteci olarak beş yıl üç ay kaldı. Osmanlı yönetimi, beş yıl üç ay ülkesinde kalan İsveç Kralı ile maiyetinin masraflarını karşılamış ve borç para vermişti. Ülkesine dönerken de Demirbaş Şarl'dan borçları karşılığında iki senet alınmıştı. Bâbıâli, yani Osmanlı hükümeti krala verilen 3 milyon gümüş taleri istemek üzere Ağustos 1726'da Kozbekçi Mustafa Ağa'yı İsveç'e elçi olarak gönderdi. Mustafa Ağa, bir yıl Stockholm'de kaldıktan sonra borcun çok az bir kısmını tahsil ederek geri döndü. 1730'da Mehmed Said Efendi, hem Birinci Mahmud'un tahta çıkışını haber vermek, hem de alacakları istemek üzere İsveç'e gitti. Ancak Said Efendi, İsveç ekonomisinin bozukluğu yüzünden parayı tahsil edemedi. İsveç Kralı Frederik bir müddet sonra, İstanbul'a elçi göndererek, paraları olmadığını borçlarını silah vererek ödemeyi teklif etti. Osmanlı yönetimi alacağını başka türlü tahsil edemeyeceğini anlayınca, bu teklifi mecburen kabul etti. İsveç, 1738'de Osmanlı'ya bir gemi ve 30 bin tüfek vermeyi kabul etti. Alınan silahların değeri İsveç'in borcunu karşılamıyordu. Ancak Sultan Birinci Mahmud, aradaki dostluğa binaen kalan alacağını bağışladı. 1740'da iki devlet arasında Rusya'ya karşı bir ittifak kuruldu. Osmanlı İmparatorluğu, 1742'de İsveç'e 200 bin kuruş borç verdi. 1789'da iki ülke arasında yine İsveç'e karşı ittifak kurulmuş ve 1791'de Osmanlı İmparatorluğu mali açıdan zor durumda olmasına rağmen 400 bin kuruş yardım yapmış, ancak zor durumda olan İsveç Rusya ile anlaşmıştı.
İSVEÇ'TE TÜRK İZLERİ
Demirbaş Şarl'ın Türkiye'ye sığınmasından bir yıl sonra Rus Çarı Birinci Petro'nun Osmanlı'ya karşı uzlaşmaz ve düşmanca siyaseti yüzünden iki devlet arasında savaş patlak verdi. Sadrazam Baltacı Mehmed Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Temmuz 1711'deki Prut Muharebesi'nde Ruslar'a karşı çok büyük bir başarı kazandı.
Osmanlı yönetimi, savaştan sonra Rusya ile anlaşmazlığı uzatmak istemediği için Şarl'ı ülkesine göndermek istedi. Fakat kral yolun güvenli olmadığını öne sürerek, gitmek istemedi. Bu yüzden sultanla arası bozuldu ve hırsını sultanın gönderdiği hediyelerden çıkardı. "Ne erzaklarını isterim, ne de atlarını" diyerek sultanın kendisine hediye ettiği 20 atı karargâh içinde vurdurdu. Kralın ve elçilerinin yaptığı girişimler bu kez işe yaramadı. Sultanın, fermanıyla kral zorunlu olarak 1713'te Bender'den Dimetoka'ya getirildi.
Demirbaş Şarl, 1714 Ağustos'unda padişahtan izin isteyerek Osmanlı topraklarından ayrıldı. Kral, hareket etmeden önce tanınmamak için yanındaki 15 subayıyla birlikte sakal bırakmıştı. Kral, 1714 Kasım'ında ülkesine ulaştı.
İsveç, krallarının olmadığı dönemde perişan bir hâle düşmüştü. Bir başarı kazanarak, mağlubiyet izlerini silmek için Norveç'e karşı bir sefer düzenledi, ancak 1718'de Fredrishald kuşatması sırasında vurularak 36 yaşında öldü.
Demirbaş Şarl'ın Türkiye'de kalması ve Doğu kültürü ile tanışması İsveç üzerinde günümüze kadar gelen derin izler bıraktı. İsveç Kralı'nın ülkesine dönmesinden sonra dolma, buzlu şerbet ve kahve İsveç'e geldi. "Kalabalık, sofa, yıldırım, yaramaz, köşk, divan" gibi kelimeler, İsveç diline girdi.
İsveç Kralı, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki şehir planlanmasından etkilenmişti. Stockholm'da aynı tarz planlamaya gitmeye çalışarak parklar yaptırttı. Demirbaş Şarl, yaptırttığı iki yeni gemiye jilderim (yıldırım) ve jaramas (yaramaz) isimlerini koymuştu. İsveç gemilerinde hâlâ aynı isimler kullanılır.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.