RUSYA-UKRAYNA arasındaki savaş tüm hızıyla sürerken, EKONOMİK sonuçlar da her geçen gün farklılaşmakta.
Bu basıncın bölgeyi ve dünyayı nereye götüreceği ise meçhul...
ABD ve BATI Rusya'ya yaptırım uygulayınca önce gaz krizi yaşandı.
Sonra petrol fiyatlarında dalgalanma.
Savaşla birlikte 140 dolara kadar fırlayan fiyatları gördük.
BATI'nın 60 dolar tavan fiyat uygulaması ise gerilimi yine artırdı.
Medvedev, "Kimsenin aklının almayacağı fiyatları görebilirsiniz" diyerek üst perdeden bir uyarı daha yaptı... Silahla...
AB, ABD ve Birleşik Krallık'ın Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı savaş nedeniyle fosil yakıt ithalatını azaltmaya başlaması, KREMLİN'in rotasında değişime gitme zorunluluğu meydana getirdi. Doğal olarak. 60 dolar tavan fiyatı sonrasında RUSYA daha ucuza petrol satmak için düğmeye bastı.
Mesela 2021'de Rusya'dan günlük en fazla 35 bin varil ham petrol ithal eden Hindistan'ın Ocak ve Şubat 2022'de ithalat miktarı yok denecek kadar azdı. Rus ham petrolünün indirimli satılmaya başlanmasıyla Mart 2022'de Hindistan'ın bu ülkeden alımı arttı. Günlük 68 bin varil seviyesine kadar çıktı. Hindistan'ın Rusya'dan ham petrol alımı takip eden aylarda sürekli artış gösterdi.
Kasım 2022 itibarıyla günlük yaklaşık 959 bin varil seviyesine ulaştı. Böylece, Hindistan'ın Rusya'dan günlük ham petrol ithalatı Mart-Kasım döneminde 14 katına kadar çıktı.
AB yaptırım getiriyor, 5 ARALIK'ta yine düğmeye basıyor, Rusya da kendine başka pazar buluyordu.
Ucuz da olsa bulmak zorunda kalıyordu. Bu nedenle Rusya'nın Hindistan'a deniz yoluyla ham petrol ihracatı savaş döneminde 14 katına, Türkiye'ye 3 katına, Çin'e ise 1.6 katına çıkıyordu.
Rus ham petrolünün şu anda en büyük alıcısı konumunda olan Çin'in ithalatı ise savaşın başladığı Şubat 2022'de günlük 670 bin varil seviyesinden, Kasım 2022 itibarıyla yaklaşık 1.6 katına çıkarak günlük 1.08 milyon varile yükseliyordu. Rusya'nın Türkiye'ye ham petrol ihracatı ise bu dönemde 110 bin varil seviyesinden geçen ay 327 bin varile ulaşıyordu. Tam 3 kat artış görülüyordu.
Birleşik Arap Emirlikleri de savaştan sonra ucuz Rus petrol alımını artıran ülkelere katıldı. Haziran 2020'den bu yana hiç ham petrol almadığı Rusya'dan Mayıs 2022'de günlük 35 bin varil ithalat gerçekleştirdi. Geçen ay da günlük 28 bin varil ithalata imza attı. Petrol üreticisi de olsa "ucuz" diye alıyordu.
Trump'ın milyonlarca HİNTLİ'yle buluştuğu tarihe geçen ziyaretinden sonra savaşın kazananlarından birinin de ABD'nin el verdiği HİNDİSTAN olduğu görülmekteydi. AB kapıları kapatınca Rusya DOĞU'ya dönüyor, Hindistan neredeyse ÇİN kadar petrol alıyordu.
Ancak Rusya'nın sattığı diğer üreticilerinkinden daha ucuzdu. Bir de SİGORTA SİSTEMİ RUS PETROLÜ taşıyan tankerleri tehlike sınırında görüyor ve kapsama almıyordu. Bu zorluk da gemilerin Rus petrolü taşımasının önüne geçiyordu.
Rus gazına ve petrolüne uzak düşen AVRUPA BİRLİĞİ, kışı nasıl geçireceğini düşünürken Kremlin de gelirlerinden olmaktaydı. Ve günlük 7-8 milyon petrol üreten Moskova bu rakamları geri çekmek zorunda kalıyordu. İKİ EKSEN arasında RUS RULETİ tüm hızıyla ürüyordu yani...
Rusya enerji kartını masaya getiriyor, AB sallanıyordu.
Sanayisinin yeni bir yol bulma şansı da yoktu. Rekabet etme imkanları ortadan kalkınca doğal olarak ÇİN ile aralarına mesafe giriyordu. Aynı durum Çin için de geçerliydi.
En büyük pazarlarında kriz olması onları olumsuz etkiliyordu. Bu arada ÇİN'in rakibi olması düşünülen HİNDİSTAN da sürpriz oyuncu olarak şartları fırsata çeviriyordu...
Bütün bunlar küresel ekonomik sistemle ilgili büyük kırılmalar yaşanacağının habercisiydi.
Bu değişim ağrısız sancısız olmazdı. Olamazdı. Bir de DEVLETLERİN BORÇ MİKTARLARININ hiç olmadığı kadar yüksek seviyelere tırmandığı düşünülürse pozitif yorumlar için zemin uygun değildi.
65 trilyon doların karşılıksız olarak yüzdüğü de hesaba katılırsa büyük bir planın büyük bir gürültüyle sahneye konulduğunu, konulacağını görmek durumdaydık...
Kaybedenin de AB olacağı ŞIKLAR arasında ilk sıradaydı!
24 Şubat'tan itibaren Rusya'nın yeni dünya için yeni sistem için düğmeye bastığı ortada. Oyuncuların ve rollerini değişeceği yeni sayfa açılmakta...
Son kareyi bilen yok.
Ancak fırtına başladı. Tam bu arada Arnavutluk Başbakanı Edi Rama birkaç gün önce Türkiye'nin Ukrayna-Rusya Savaşı'nda üstlendiği rol "orta güç" aktivizminin iyi bir örneği olduğunu söyledi.
Rama, Ukrayna'daki savaşın, "Avrupa ve Batı güvenliği açısından dönüm noktası" olduğunu da belirtti. "Kırım'ın istilası, hem Avrupa Birliği hem NATO için tartışmaya kapalı bir kırmızı çizgi olmuş olmalıydı" diyen Arnavut Başbakan, "Böyle bir sınır ihlalinin yalnızca ihtilaflara yol açacağı düşünüldü.
BATI'nın güvenliği açısından olmayacak sonuçlar olabileceği hesap edilmedi..." dedi. Büyük bir devletin büyük bir liderinin ağzından duyabileceğimiz parantezler açtı...
Rama, Türkiye'nin, Avrupa'ya ve küresel güvenliğe büyük katkı verdiğini söyledi. Finalde ise "Merkel olmasaydı Avrupa'nın onuru korunamazdı. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan olmasaydı Avrupa'nın duvarları ayakta duramazdı" dedi.
Ayakta kalması bile büyük ölçüde Erdoğan'a bağlı olan AB, nasıl olacaktı da KEMAL BEY'e ve kurduğu masaya destek verecekti...
Değişimin başladığını önceden görenlerin kazanacağı bir evredeyiz.
Oyuncular ve roller değişirken KÜRESEL ÖLÇEKTE 6'lı masaya ve Kemal Bey'e düşen bir pozisyon var mı? Üzerinde düşünülmesi gereken bu... 6'lı masa ve CHP içinde ADAY konusundaki belirsizlik ve karasızlığın nedeni bu olabilir mi acaba? Düşünelim...