İsmetçiler, paşanın o sözünü yerlere göklere sığdıramamışlardır...
"Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de orada yerini alır"...
Başkan
Johnson'a koyduğu posta hani... Yıl 1964...
Oysa 1947'de Türkiye'yi getirip
"Amerikan dünyasına" sokan da kendisidir.
İsmet Paşa, yaptığı yanlışı 17 yıl sonra mı anlamıştır?
Ama Amerika'nın 1960 darbesine çanak tutmasını hiç eleştirmemişti!
Bu milliyetçilik mi oluyordu?
***
Peki yeni bir dünya kurulmuş mudur?
Bugün bile kurulamadı da sancıları çekiliyor...
Paşa o lafı edince ne oldu?
Devirildi.
Yerine, birkaç aylık bir süre için bürokrasinin temsilcisi (elbette!)
Suat Hayri Ürgüplü geldi, Galatasaraylı ağabeyimiz.
Bu, halka
"tarafsız hükümet" diye yutturuldu.
Vesayet gene duruma el koymuştu.
1965 sonbaharında da seçimi AP yani
"DP'nin mirasçısı" kazandı.
Amerika öyle uygun görmüştü.
***
Peki, İsmetçiler'e ve vesayetçilere sormak isterim:
İsmet Paşa'nın o çıkışını yerlere göklere sığdıramıyorsunuz da, benzer çıkışlar yapan
Tayyip Erdoğan'a niçin nefret kusuyorsunuz?
İnönü yeni bir dünya kurulur derse iyi,
Erdoğan "one minute" derse kötü, öyle mi?
Çünkü biri
"bürokrasinin padişahı", öteki halkın önderi, ondan mı?
Ağababalarınızdan
Nevzat Tandoğan, "Bu memlekete komünizm lazımsa onu da biz getiririz" demişti ya...
Antiemperyalizmi de sizden başka kimse yapmasın, öyle mi?
Bizim solun kafası da budur:
"Kalkınma olacaksa biz yaparız, başkası yapacaksa kalkınma hiç olmasın, herkes fakir kalsın"...
Şimdi kalkınmayı bile nasıl yapacağınızı bilemiyorsunuz da, halkın hiç umurunda olmayan
"güçlendirilmiş parlamenter sistem" gibi lafazanlıklarla top çeviriyorsunuz.
Cevap verin: Nasıl bir dünya kurulur ve Türkiye orada nasıl yerini alır?
Cevap yoktur.
Arkanızdaki Amerika öyle bir şey istemiyor ki!
"Şanghay" deyince nasıl da tüyleriniz diken diken oluyor... Oysa başka bir ittifaka girmedik, alt tarafı bir
"açılım" yaptık, konuya şöyle bir ucundan dokunduk...
Oradan mal getirtip paketleyecektiniz hani, onu bile yapamazsınız.